Ömer Aras’ı söylemedikleri üzerinden suçlayan AKP ve onun kamusal gücüyle fonlanan medyası ne düşünürse düşünsün bir Bankacı siyaset yapmaz. Siyaset yapanların anlamadığı gerçek tam da budur. Bankacılar siyaset eşit şartlarda yapılsın ister. Tüm dertleri bundan ibarettir.
Bankacılara öğretilen hayat derslerinin ön sırasında siyasi konularda yer almamak gereği ifade edilir.
Özellikle müfettişlik ve müdürlük yıllarımda toplumun her kesiminden insanla muhatap olmanın bir sonucu olarak bu konuya çok büyük hassasiyet göstermekteydim.
Aktif bankacılar sosyal medyalarına kadar izlendiklerini iyi bilirler ve kişisel görüşlerini kendilerine saklarlar.
Kimileri için Atatürk’ün kimileri içinse CHP’nin Bankası olan İş Bankası çalışanları özellikle ikincisi nedeniyle zaman zaman tacize uğrasalar da bu konuda ketumluğu elden bırakmazlar.
Canı sıkılan kimi müşteri için İş Bankası’nın CHP’li üyelerinin sembolik varlıkları üzerinden kendince teoriler üretmek, bunu büyük oyuna falan bağlamak sıradan faaliyettir.
Bankacı ise söylenenleri sessizce dinler ve müşteri çok zorladıysa Bankanın resmi söylemini ifade etmekle yetinir.
Türk Bankacılık sisteminin kamu tarafının halini yakın zamanda yazıya konu etmiştik. Bunların en büyüğünün hayırsever genel müdürünün piyasaları dalgalandıran söylemleri hızlı biçimde gündemden düştü. AKP’nin Hükümeti Devletleştiren yapısı içinde Kamu Bankaları çok fonksiyonlu yapılarını sürdürecekler kuşkusuz.
Türk Bankacılık sistemindeki yabancı sermayeli Bankalar ise çoğunlukla özelleştirme karşıtı söylemle anılırlar. Ticari Bankacılığın kamusallaşmasının ülke ekonomisinde yarattığı olumsuzlukları pek de dikkate almayan bu tutum Bankacılığın kamusal tasalluttan arınmasının sağlayacağı faydaları göz ardı eder. Bu tutumun bir sonraki aşamasında ise konuyu Bankayı alan grubun ülkesine bağlayan yaklaşımları görürsünüz.
Özellikle Körfez sermayesine karşı kimi kesimlerdeki hassasiyet Bankalar arasındaki ayrımcılığı bir Milliyetçilik meselesine de dönüştürmüştür.
Bu noktada yaşı yetenlerin anımsayabileceği bir Banka reklam spotu geliyor akla:
“Yok aslında birbirimizden farkımız…”
Yukarıda belirttiğimiz Kamu Bankalarının çalışma ve yönlendirilme biçimlerinin aldığı hali düşündüğümüzde aslında bu reklamı sadece Özel Bankalar için kurabiliriz. İster yerli, ister yabancı sermayeli olsun Bankalar arasında bir fark yoktur. Kamu Bankaları için oluşan durumu ise ülkenin geldiği iktisadi, toplumsal, siyasal durum üzerinden teşhis edebiliriz.
Hayatı soğuk savaştan kalma ideolojik heveslerle geçmiş Eğitim Bakanı 12 madde ile TÜSİAD’a karşı çıkar ama Ömer Aras’ın sorduğu tek soruya cevap vermez. Ömer Aras ne yapıldığını değil, yapılırken toplumsal mutabakat sağlanıp sağlanmadığını sormaktadır.
Tam bu noktada baştaki siyasi alanda pozisyon almaya dair tartışmaya dönebiliriz. TÜSİAD’ın toplantısında Başkan Orhan Turan’dan ziyade Ömer Aras’ın konuşması gündemi işgal etti. Orhan Turan’ı yakın zamanda Ekopolitik toplantısında canlı izlemiş ve gıyabi tanışıklığımız adına yanına gidip vicahi olarak da tanışmıştım. O günkü toplantının gündem maddesi çözüm üzerineydi ve başkan o gün de özellikle kayyum politikalarına dair eleştirisini ortaya koymuştu. Zamanın ruhu bu konuşmayı gündemde ön sıraya atmamıştı.
Ömer Aras’ın konuşması ise gündemi çok daha fazla işgal etti ve bir anlamda pandoranınkutusunu açtı. Ömer Aras da bir Bankacı ve hatta Türkiye’nin en iyi Bankacılarından biri.
Ömer Aras Türk Bankacılığında çok önemli işlere imza atmış Finansbank’ı Hüsnü Özyeğin’le beraber kurmuş. Bu da yetmemiş Hüsnü bey bankayı önce Yunanlılara sattığında Hüsnü Beyle değil Bankayla kalmış. Bugün Finansbank markasını isminden silen QNB olarak yola devam eden Bankanın Yönetim Kurulu Başkanı. QNB’nin Q’su Katar demek.
Katar’ın Dünya Bankacılık liginde geldiği noktayı bir başka yazıda konu etmiştim.
GSMH’sının çok üzerinde bir Bankacılık hacmini döndüren Katar’a ilişkin duygular ise bilindiği üzere muhtelif.
Günün sonunda Ömer Bey konuşmasını TÜSİAD’ın üst düzeyindeki konumu ile yapmış olsa da onun bankacılık elbisesini ayrı düşünmek olası değil.
Peki Ömer Aras siyaset mi yaptı? AKP’lilere ve güdümlü medyaya bakarsak siyasetin daniskasını yaptı.
Peki Ömer Aras bunca yıllık bankacılık birikimi ile benim gibi Şube Müdürlüğünden emekli bir bankacının bildiği gerçekleri bilmeyecek biri mi? Ömer Aras siyaset yapmadığını biliyor.
Ömer Aras insanlık tarihinin parayı icadından kısa bir süre sonra başlayan Bankacılık faaliyetinin ancak hukukla, adaletle, çifte standarttan vazgeçmeyle olacağını ifade ediyor.
AKP için siyaset AKP ne derse onun doğru olduğundan ibaret. Siyasal islamcı bir tarikata ülkenin anahtarlarının verilmesi için dahi milat varken ve bu hareket bilfiil bir darbe tezhgahlamışken; “Gezi için darbedir. Zamanaşımı yoktur “saptamasını hiçbir Bankacıya kabul ettiremezsiniz.
Kamu Bankacıları biten sermayenin devlet tarafından yerine konulacağına tereddüt duymazlar. Özel Bankacılar ise sermayedardan telafi istemenin zorluğunu, hesap vermenin öneminin farkındadırlar.
Sadece iktidarın beğenmediği karakterlerin kısa bir süre içinde yargı önüne gelmeleri bir Bankacıda tereddüt oluşturur. Bankacılıkta sermayeniz kaybolursa telafisi için gideceğiniz bir Maliye Bakanı yoksa paranızı emanet ettiğiniz kredi müşterinizden gelen erken sinyalleri gözetmek zorundasınızdır.
Ömer Aras bu yargı fiillerinin muhatapları “suçlu mu değil mi” bilmez. Ama sinyaller onu bunu sorgulamaya iter:
“Bu olaylarda suç vardır yoktur diyemeyiz. Ancak çok kısa sürede arka arkaya gelen bu olayların toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını söyleyebiliriz.”
Hayatı soğuk savaştan kalma ideolojik heveslerle geçmiş Eğitim Bakanı 12 madde ile Tüsiad’a karşı çıkar ama Ömer Aras’ın sorduğu tek soruya cevap vermez. Ömer Aras ne yapıldığını değil, yapılırken toplumsal mutabakat sağlanıp sağlanmadığını sormaktadır:
“Müfredat değişikliklerini şeffaf ve katılımcı bir yaklaşımla yapmalıyız.
Geri bildirimler için bu alanda çalışan uzmanlara ve sivil toplum örgütlerine makul süreler vermeliyiz.”
Ömer Aras’ı söylemedikleri üzerinden suçlayan AKP ve onun kamusal gücüyle fonlanan medyası ne düşünürse düşünsün bir Bankacı siyaset yapmaz. Siyaset yapanların anlamadığı gerçek tam da budur. Bankacılar siyaset eşit şartlarda yapılsın ister. Tüm dertleri bundan ibarettir:
“Türkiye'mizin, dünyada sözü geçen, bölgesinde istikrarın teminatı olan, ekonomisi istikrarlı, demokrasisi sağlam, hukuk devleti ilkeleri yerleşmiş, toplumu huzurlu bir ülke olması yönünde elbirliği ile çalışmalıyız.
Bunu ancak hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının yarattığı güven ortamında iyi yetişmiş, liyakatla göreve gelmiş insanlar ve eşitlikçi bir yaklaşımla yapabiliriz.
Bunu yaptığımız taktirde en önemli yapısal reformu gerçekleştirmiş olacağız.
Bizi yönetenlere iyi niyetle önerilerimizi aktarmak görevimizdir”

Yorum Yazın