Ankara dün ilginç gelişmelere sahne oldu. Sabah saatlerinde Anayasa Mahkemesi (AYM), Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde “manipülasyon ve dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Daire Başkanlığı ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan düzenlemeyi iptal etti. AYM’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin bazı bölümlerini iptal kararını X hesabından paylaşmasının ardından, bir süre sonra paylaşım silindi. Aynı anlarda AYM’nin internet sitesine erişim sağlanamamaya başladı.
AYM, CHP başvurusuyla yaptığı incelemenin sonunda 17 Eylül 2020 tarihli ve 66 sayılı “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin bazı maddelerinin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali ve yürürlüğünün durdurulması” konulu başvuruyu inceleyip karara bağladı. AYM, kararında “Dava konusu kurallarla, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizin stratejik iletişimle yönetilmesine ilişkin tedbirler alınması ve her tür manipülasyon ile dezenformasyona karşı faaliyette bulunulması amaçlanmaktadır. Kurallar uyarınca alınacak tedbirler ve yapılacak faaliyetlerin Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile 28. maddesinde yer alan basın hürriyetine müdahale teşkil edeceği açıktır. Bu bağlamda kuralların, kapsamları itibarıyla Anayasa'nın İkinci Kısım İkinci Bölümü'nde yer alan kişi hakları ve ödevleri ile ilgili düzenlemeler içerdiği görülmüştür. Sonuç olarak kuralların Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenemeyecek yasak alana ilişkin düzenlemeler içerdiği anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralların konu bakımından yetki yönünden Anayasa'ya aykırı olduklarına ve iptallerine karar vermiştir.” ifadelerini kullandı.
AYM’ye göre ifade özgürlüğü, kriterleri onlarca AİHM kararıyla da belirlenen ve Türkiye hukuku kabul edilen birtakım sınırlı koşullar altında ve ancak kanunla sınırlanabiliyor. Burada ise açıkça kanun olmadan bir ifade özgürlüğü sınırlama girişimi görülüp iptal edilmiş durumda.
İktidarın kanunsuz işlem yapma aşkı tam gaz
Artık neredeyse otomatikleşen hukuka aykırı ifade özgürlüğü sınırlamalarına neredeyse alışmışken (!) bu AYM kararının iktidarın sınır tanımayan kanunsuz işlem yapma aşkına bir set çektiğini söylemek gerekir. Zaten ejderhaların öfkesini çekerek yakılıp yıkılmak istenen AYM, herhalde bu karardan sonra iyice hedefe oturtulur, belki de doğrudan kapatılır diye düşünebilirsiniz, ama dünkü gelişmeler bununla sınırlı değildi.
AYM’nin söz konusu kararı, resmi X hesabından "İletişim Başkanlığının Basın Özgürlüğü ve İfade Özgürlüğüne Müdahale Etmesine İmkan Tanıyabilecek Kuralların İptali" başlığıyla paylaşmasından kısa bir süre sonra, paylaşım birden silindi.
Aynı anlarda, hem AYM’nin internet sitesine erişim kesildi hem de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)’nın, büyük sosyal medya araçlarından Instagram’a erişim yasağı devreye girdi.
Bu gelişmeyi Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı sayın Fahrettin Altun’un Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin öldürülmesinin ardından, önceki günkü “Heniye'nin şehadeti dolayısıyla insanların taziye mesajı yayınlamasını herhangi bir gerekçe göstermeden engelleyen sosyal medya platformu Instagram'ı da şiddetle kınıyorum. Bu çok açık ve net bir sansür girişimidir.”mesajıyla birlikte değerlendirmek gerekiyor.
Altun, AYM’yi cezalandırdı mı?
Altun’un Instagram’ı kınamasının üzerinden 24 saat bile geçmeden BTK’nın erişim yasağı kararı gelmesi manidar. Dah manidar zamanlama ise, tam aynı anlarda AYM’nin de sitesine internet erişiminin kesilmiş ya da engellenmiş oluşu.
İsyter istemez, adeta gelen geçenin tokatladığı bir “şamar oğlanına” dönen AYM’nin bu defa da İletişim Başkanı tarafından cezalandırılıp cezalandırılmadığı Ankara2Da büyük bir merak konusu oldu.
Bereket, bu olasılığı öngören AYM’den; “66 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin bazı kurallarını iptal eden 2020/88 esas sayılı kararımız 2/8/2024 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmış olup erişime açıktır. İnternet trafiğindeki yoğunluk nedeniyle sitemize erişim şu anda sağlanamamaktadır” açıklaması geldi de, yüreklere su serpilmiş oldu. Yani AYM, ya “karar Resmi Gazete’de de yayınlandı, sanki orayı da mı kapatacaksın?” diye sordu, ya da “mızrak çuvala sığmıyor” demek istedi sanki…
Konuyla ilgili bir açıklama da Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nden geldi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medyada paylaşılan,‘Anayasa Mahkemesi, İletişim Başkanlığının basın ve ifade özgürlüğüne müdahale eden yetkilerini iptal etti. Kararın ardından Dezenformasyonla Mücadele Merkezi çalışmalarına devam edemez’ iddiası manipülasyondur. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik müdahale yetkisi zaten bulunmamaktadır. Ayrıca karar, doğrudan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanına bağlı bir koordinatörlük olarak faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin çalışmaları açısından herhangi bir sonuç doğurmamaktadır…. Anayasa Mahkemesinin verdiği karar, İletişim Başkanlığına bağlı bazı daire başkanlıklarının kuruluş kararnamesi ile ilgilidir. Anayasa Mahkemesi bazı maddelerin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi değil, kanun ile düzenlenmesi gerektiğine dair hüküm vermiştir.”
Açıklamadaki tek doğru, söz konusu kurumun faaliyetlerine devam edebileceği hususu, çünkü AYM kararına 9 ay sonra yürürlüğe girme şartını koymuş durumda. Elbette bu sürenin sonunda herhangi bir işlem yapılmazsa, İletişim Başkanlığı’nın o bölümü kapatılacak. Bununla birlikte, getirilmeye çalışılan hukuka aykırı hükümlerle İletişim Başkanlığının basın ve ifade özgürlüğüne yönelik müdahale yetkisinin bulunduğunu, söz konusu Merkezin çalışmaları açısından hangi sonuçların doğacağını ve aslında iktidarın kanunsuz işlem aşkını, bizatihi AYM kararının gerekçesinden okuyabilirsiniz.
Instagram yasağı: Tam bir ifade özgürlüğü sınırlaması
BTK'nın site bilgileri sorgulama menüsünden Instagram'a erişim engeli kararı alındığı öğrenilirken kurumdan yapılan açıklamada “Instagram katalog suçlara uymadığı gerekçesiyle kapatıldı” ifadelerine yer verildi. Erişim engelinin ne kadar süreceğine yönelik bir açıklama ise yapılmadı.
Elbette, Altun’un Instagram’a yönelik eleştirisindeki “çok açık ve net bir sansür girişiminin” nasıl yapılabileceğini, BTK duyan duymayan herkese göstermiş oluyor.
Yine aynı hezeyan devreye girmiş görünüyor. Sanki bütün Instagram üç tane sosyal medya fenomeninden ibaretmiş, vergisi ödenen apayrı bir ticaret sistemi durdurulmuyormuş zannediliyor. İçinde kötü şeyler yazan ya da hoşa gitmeyen yazılar bulunan bir kaç kitap yüzünden bütün bir kütüphaneyi kapatmak, ancak bizim Türkiye Yüzyılında olabilirdi. Tabi bu karar, kanun gereği bir Sulh Ceza Hakimliğine onaylatılmak zorunda, ancak bence o mesele değil. Burada gerçek mesele, sansürü eleştirip sansüre sansürle karşılık verme çabası. Bu eylem ve işlemlerin tümünü aynı gün içerisinde yapıp sonra da olanları bir “iletişim başarısı” olarak göstermeye çalışırlarsa, pes demek gerekiyor!
Yorum Yazın