Aslında kimse anlatılanlara inanmıyordu. Hayatlarını kaybedenleri düşündükçe, şimdilik yas dışında yapacak bir şeyleri yoktu. Turist sayıları ve turizm gelirlerini rakamlarla oynayarak, kamuoyunu bir sanal başarı hikayesine inandırma girişimlerinin bir benzeri, bu kez karşımıza sertifika aldatmacasıyla çıkıyordu.
Başkanlık sistemi adı tepkilere yol açabilir düşüncesiyle, Cumhur İttifakı üyesi MHP Genel Başkanının önerisiyle, “Cumhur Başkanlığı Hükumet Sistemi -CBHS- olarak belirlenmiş olmalıydı. 24 Haziran 2018 tarihinden bu yana yetki alanı giderek genişletildi. Bu gelişme karşısında, koltuk sayısı sürekli artan TBMM’nin denetim yetkisi azaldı.
Tartışılmadan alınan bir takım köktenci kararlar, sakıncalı yanları ortaya çıktığında kamuoyu tepkisi ile karşılaşsalar da sonuç pek değişmedi. Yeni sistemin sakıncalarını gözler önüne seren, son örneğini 21 Ocak 2025 günü büyük bir acıyla yaşandı.
Kartalkaya’da yangın çıkan otelde, bu tür kazalara karşı yeterli önlemlerin alınmadığı, personelin eğitimsizliği yanında, gereken donanımın da bulunmadığı ortaya çıktı. Gerçeği en azından bir süre gizleyerek, zamanla kamuoyu tepkilerinin, geçmesinin beklendiği izlenimi doğdu.
İçişleri Bakanının yangın öncesinde; denetim yetkisinin hangi kurumda olduğuna ilişkin, “10 gün içinde belirleneceğini” açıklaması, ortada ciddi bir sorun yaşandığını gösterdi. Aslında “İşletme Belgesi” düzenleyen kurum, Kültür ve Turizm Bakanlığıydı -KTB-. Denetim sorumluluğunun Bakanlıkta olduğuna hiç kuşku yoktu.
Biraz geriye gidelim.
Her şey 15 Temmuz 2019 tarihinde TGA -Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının- kuruluşuyla başladı diyebiliriz. Amacında belirtilen etkinlikler arasında, ülkenin turizm amaçlı tanıtılması da yer alan TGA, geçmişte KTB ‘nin doğrudan üstlendiği, yurtdışı reklam ve tanıtım kampanyalarını belirleyecek ve finanse edecekti.
Kaynak sağlamak için önce “Turizm İşletme Belgeli” kuruluşların, yıllık cirolarının belirli bölümünü, TGA’ya ödemeleri zorunlu hale getirildi. Örneğin konaklama tesisleri yıllık cirolarının % 2’lik bölümünü vereceklerdi. Ödemenin herhangi bir nedenle aksatılması halinde, işletmenin belgesi iptal edilecekti.
Uygulamanın hayata geçirilmesi ile önceden uluslararası normlara göre belgelendirilen, konaklama tesislerine, sayılarının iki katı oranında yenileri eklendi. Doğal olarak bakanlığın denetim konusunda deneyimli uzman kontrolörlerinin, bu artışı karşılayabilmeleri söz konusu değildi.
Yetmemiş olmalı ki, yıllarca belediyelerin işletme izinleri -ruhsat- verme yetkileri , ani bir kararla ortadan kaldırıldı. Artık bu alanda tek yetkili, “KTB” idi. Büyük olasılıkla bir taş ile iki kuş vurulacağı hesaplanmıştı. İlki ; “İşletme Belgesi” alınması sırasında ödenecek harç bedelleri, TGA için yeni bir gelir kaynağı olacaktı. İkincisi ise büyük çoğunluğu CHP’li başkanların yönettiği belediyeler, bu gelirlerden mahrum edilecekti. Süreç içinde belediyelerin bu tür işletmeler üzerinde hiçbir yaptırımları söz konusu olmayacaktı.
Uygulamanın hayata geçirilmesi ile önceden uluslararası normlara göre belgelendirilen, konaklama tesislerine, sayılarının iki katı oranında yenileri eklendi. Doğal olarak bakanlığın denetim konusunda deneyimli uzman kontrolörlerinin, bu artışı karşılayabilmeleri söz konusu değildi.
Kısa sürede çare bulundu. Bakanlık yeni sertifikalar verilmesini sağladı. ”Sürdürülebilir Turizm”, “Yeşil Turizm” “ Güvenli Turizm” ve benzeri sertifika uygulamaları başlatıldı.
İstanbul’da çoğu Anadolu Yakasındaki çok yakın adreslerde faaliyet gösteren, merkezleri Dünyanın Türkiye’ye çok ülkelerinde bulunan(!) bu denetim şirketleri, son hızla Bakanlık tarafından yetkilendirildiler. Belge alacak tesislerin Binalarının teknik yeterliklerini inceleyerek, uygunluk raporları düzenliyor ve hatırı sayılır ölçülerde hizmet bedeli almaya başladılar.
Bolu Kartalkaya’da yanan otel binasının, teknik yeterliği küresel çağrışımı uyandıran adıyla, 2 yıllık böyle bir şirket tarafından, yangından kısa süre önce belgelenmişti.
Belediyelerin itfaiye birimlerinde çalışan uzmanlarca yapılan, yangına karşı yeterlik denetimlerini özelleştirmek, isteniyordu.
Turist sayıları ve turizm gelirlerini rakamlarla oynayarak, kamuoyunu bir sanal başarı hikayesine inandırma girişimlerinin bir benzeri, bu kez karşımıza sertifika aldatmacasıyla çıkıyordu.
Aslında kimse anlatılanlara inanmıyordu. Hayatlarını kaybedenleri düşündükçe, şimdilik yas dışında yapacak bir şeyleri yoktu.
Yorum Yazın