Yamalı bohça haline gelmiş olan, hukuki ve siyasi meşruluğu olmayan bir anayasaya yapılan eklemelerle sorunlar daha da girift ve içinden çıkılmaz hale geleceği kanaatindeyim. Bu nedenle ilk genel seçim yeni bir anayasa yapımı gayesiyle yola çıkmak söylemi üzerine kurulmalıdır.
Malum olduğu üzere her bir taşınma bir nevi yenilenmenin kendisine giden yolun açılması gibidir. Bu anlamda geçmişe ait notlarımı karıştırırken 28 Mart, 2017 tarihinde değerli hemşehrimlerle birlikte haftalık mutad görüşmelerimizde Fındıkzade Trabzon Erkek Öğrenci Yurdunun yıllarca yükünü çekmiş olan rahmetli Soysal Algan ve hala yükünü çekmeye devam eden Av. Metin Yücesan’ın yeni anayasa değişikliği referandumu öncesi (16 Nisan, 2017) bir anayasa hukukçusu olarak konuşma yapmamı istediklerinde aşağıdaki metni sunmuştum. Ümidim o ki; düne, bugüne ve yarına bir ışık tutabilirsek ne mutlu bize...
Anayasalar milleti oluşturan fertlerin temel hak ve hürriyetlerini korumak için yapılır. 1876’dan beri bu ülkede anayasalar, devlet iktidarını elinde tutan elitist grupları korumak için yapılmıştır. 1982 Anayasası bir darbe anayasasıdır. Uygulamada olduğundan dolayı kanunidir, fakat hukuki ve siyasi meşruiyeti yoktur. Yapılacak yeni bir anayasa değişikliği değil yeni bir anayasa ile bir an önce bu ayıptan kurtulmak gerekir. Kanaatimiz, çerçeve-kısa-ince bir anayasayla Türklük şuuru ve değerlerini yansıtan ve hukukun temel prensiplerine uygun öz bir metin gayesiyle yeni anayasa hazırlanmalıdır. Yamalı bohça haline gelmiş olan, hukuki ve siyasi meşruluğu olmayan bir anayasaya yapılan eklemelerle sorunlar daha da girift ve içinden çıkılmaz hale geleceği kanaatindeyim. Bu nedenle ilk genel seçim yeni bir anayasa yapımı gayesiyle yola çıkmak söylemi üzerine kurulmalıdır.
Madde Bazında Eleştirilerim
9. Madde: Yargının bağımsızlığı ilkesine tarafsızlığının eklenmesi olumlu bir gelişme, fakat asıl olan uygulamada bunu sağlayacak kurumsal yapının inşa edilmesidir.
Seçim barajı kalkmalıdır. Dar bölge seçim sistemi getirilerek, milletvekili çıkaran her bir yer bir seçim bölgesi sayılmalıdır. Böylece parti liderlerinin milletin vekillerinin hür iradesi üzerindeki sultası sona ermiş olacaktır. Ayrıca herkes kendi bölgesinden seçmiş olduğu milletvekilini tanımış olacak, nihayetinde kaliteli adaylar yarışacak, ekonomik gücü olmayanlar da milletin vekili olabilecektir.
SEÇİM BARAJI KALKMALIDIR
75. Madde; Milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkarılmasında bir sakınca görülmemektedir. Hatta her 50,000 kişiyi bir milletvekili temsil edecek şekilde düzenleme de yapılabilir. Fakat milletvekillerinin maaşının asgari ücretin 3 katını geçmeyecek şekilde olması düzenlenmeli, milletvekilliği meslek olmaktan çıkarılmalı, en fazla 2 veya 3 dönem milletvekili olunabilmeli, milletvekilliğinden emekli olunması ve danışmanlık, araba tahsisi, sağlık harcamaları gibi ayrıcalıkları kaldırılmalıdır. Özetle; milletvekilleri insanlardan bir insan olarak yüksek karakterleriyle temayüz etmelidirler. Seçim barajı kalkmalıdır. Dar bölge seçim sistemi getirilerek, milletvekili çıkaran her bir yer bir seçim bölgesi sayılmalıdır. Böylece parti liderlerinin milletin vekillerinin hür iradesi üzerindeki sultası sona ermiş olacaktır. Ayrıca herkes kendi bölgesinden seçmiş olduğu milletvekilini tanımış olacak, nihayetinde kaliteli adaylar yarışacak, ekonomik gücü olmayanlar da milletin vekili olabilecektir.
76. Madde; Seçilme yaşının 18 yaşına indirilmesi olumlu bir gelişmedir, fakat Türkiye’nin ve mevcut sistemin bir realitesi olarak sadece ve sadece zengin yani elitist olanların henüz 18 yaşında bu ezbere dayalı sistemde en az 500,000 TL harcayarak milletvekili olmasının ne anlama geleceği ortadadır.
87.Madde; bakanlar kurulu kaldırıldığından haliyle yeni sistemde yürütme tek kişide olacağından o kişiyi denetleyecek kurumsal bir yapının inşa edilmesi gereklidir. 77. Madde için ifade ettiklerimiz çerçevesinde yasama üstünlüğünü ele geçirmiş olan yürütme zayıf bir meclis nedeniyle denetlenemeyecektir. Oysaki yetkinin olduğu yerde denetimin olması kaçınılmazdır, aksi halde suistimallerin olması kaçınılmaz bir sonuçtur.
YETKİNİN OLDUĞU YERDE DENETİM OLMASI KAÇINILMAZDIR
77. Madde; TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 5 yılda bir aynı günde yapılması, anayasaların devamlılığını sağlamanın olmazsa olmazı olan kurumsal kontrol-dengeyi bozacak çok talihsiz bir düzenlemedir. Aynı günde yapılan seçim, karizması veya iktidar gücünü o an elinde tutan Cumhurbaşkanına her daim mecliste de çoğunluğu garanti edecek bir modellemedir. Oysaki kuvvet bölündüğü zaman kontrol-denge sağlanır, birleştirildiği zaman değil. Seçimlerin en fazla 4 yılda bir yapılması makuldür. TBMM seçimleri meclisin 1/3’nü yenileyecek şekilde 2 yılda bir yapılmasının da kurumsal kontrol-dengeye çok büyük bir katkı sağlayacağı da ortadadır. Nihayetinde temsilcilerin azli ve halk girişimi kurumlarıyla da halk her daim seçtiği kişileri kontrol edebilecektir. Böylece siyaset halka hizmet yeri olacaktır.
87. Madde; bakanlar kurulu kaldırıldığından haliyle yeni sistemde yürütme tek kişide olacağından o kişiyi denetleyecek kurumsal bir yapının inşa edilmesi gereklidir. 77. Madde için ifade ettiklerimiz çerçevesinde yasama üstünlüğünü ele geçirmiş olan yürütme zayıf bir meclis nedeniyle denetlenemeyecektir. Oysaki yetkinin olduğu yerde denetimin olması kaçınılmazdır, aksi halde suistimallerin olması kaçınılmaz bir sonuçtur.
98. Madde; Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran bir Cumhurbaşkanını meclisin denetlemesini beklemek beyhude bir hayal olsa gerek...
Fakat Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri seçimleri farklı günde yapılsa ve de meclisin 1/3’ü 2 yılda bir yenilenmiş olsa böyle bir denetim imkanı doğmuş olacaktır. Fakat getirilen modelle kuvvetler birliği ikame edilircesine yürütme ve yasama tek bir bütün haline getirilmiş olacaktır. Eğer ki çok güçlü adil bir hukuk sistemine sahip olmuş olsaydık, o zaman kuvvetler birliği veya ayrılığının bu noktada çok büyük bir öneminin olmayacağı, asıl olanın yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı olduğunu konuşuyor olacaktık.
101. Madde; görev süresi 4x2 olabilir, bir milletvekili çıkarabilecek sayıdaki seçmen aday gösterebilmelidir.
104. Madde; Anayasa mahkemesinde dava açma yetkisi olmamalıdır. Yürütmenin yasamayla işi ne olabilir? Eski sistemdeki bütün yetkilerin elde tutulduğu ve yeni sistemin doğası gereği (başkancı hükümet sistemi) üstüne yeni yetkilerin eklendiği görülmektedir. Cumhurbaşkanının yardımcısının da kendisiyle birlikte seçilmesi belirlilik ilkesinin gereği olsa gerek. Cumhurbaşkanının yerine vekalet edeceği için atamayla değil, seçimle gelmesi gerekir. Üst kademe görevlilerin atanması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle değil kanunla düzenlenmeli, meclis onayına tabi olmalıdır. Elçilik atamaları da meclis onayına tabi olmalıdır. Milletlerarası anlaşmaların onaylanması meclise ait olmalıdır. Anayasa değişiklikleri her halükarda halkoyuna sunulmak zorunda olmalıdır. Kesinlikle halk girişimi kurumu anayasa da yer almalıdır. TSK’nin kullanılmasına karar verebilmeli, fakat daha sonra bu meclis tarafından onaylanmalıdır. Maddenin son cümlesinde geçen; “ayrıca Anayasa da ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır”, bu ibare çok geniş ve her türlü suistimale açık bir yetkidir. Kamu hukukunda ibadullahın haklarını korumak için yetkiler sayılarak verilir ve sınırları belli olmak zorundadır.
105. Madde; kişisel suçlar ile görev suçları ayrımı yapılmamıştır. Bilerek ve kasden birini öldürse bile bahsi geçen usule göre yargılanması neredeyse mümkün değildir. Konulacak olan düzenlemeyle hesap sorulabilirlik neredeyse imkansız hale getirilmiştir. Görevden sonra da bu korumanın devam ettirilmesi ise daha da garabeti arttırır bir haldedir.
106. Madde; Cumhurbaşkanı yardımcıları meselesi ciddi bir mesele olarak ele alınmalı, atamayla değil seçimle olmalı ve 1 Cumhurbaşkanı yardımcısı olması yeterli gözükmektedir.
116. Madde; Meclis çoğunluğunu elinde tutan (360 milletvekili) Cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesi kararıyla birlikte 3. dönem elde edebilecektir. Belki de 4. dönem...
142. Madde; disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkeme kurulamaması yerinde bir değişikliktir.
159. Madde; her türlü üst düzey atamalar meclis tarafından onaylanmalıdır. Kuvvetin kontrol edilmediği yerde yolsuzluk ve kayırmacılığın ortaya çıkması bir netice olsa gerek.
161. Madde; Bütçeyi Cumhurbaşkanının teklif etmesi? Harcamayı yapacak makam ile harcama kalemlerini tespit edenin aynı makam olması, meclisin onayı olmazsa değerleme yaparak yenilenmesi, meclisi işlevsiz hale getirebilecek çok ciddi sıkıntıların doğmasına yol açabilir.
Değişik Maddelerde Değişiklikler
123. Madde; kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulması çok ciddi bir şekilde yasama yetkisinin gasbıdır.
Yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı umarız partinin başkanı da olma durumuna geçmez, o zaman sistemin tam bir yumak haline dönüşeceği kanaatindeyiz.
PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI
148. Madde; Olağanüstü dönem Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine karşı AYM’nde dava açılamaması, Kuvvet komutanlarının Yüce Divan’da yargılanması...
Hep elitizim kokan hukuk devleti anlayışından uzak düzenlemelerdir, oysaki hukuk bize en çok ve daha fazla olağanüstü dönemlerde lazımdır.
149. Madde; Anayasa yargısında bireysel başvuru yolunu geliştirip (daha ilk derece mahkemelerinden başlatarak) Cumhurbaşkanı ve siyasi partilere dava açma yolu kapatılmalıdır. Özetle; uygulamalardan mağdur olanlar veya etkilenenler bireysel başvuru yoluyla dava açabilmelidir.
150. Madde; Açık ve net bir şekilde Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine AYM önünde kanun gibi güçlüdür etkisi tanımaktadır. Bu uygulamada çok ciddi zararları beraberinde getirecektir.Seçim tarihinin belirlenmesi siyaseten etik olmamıştır, Hakimler ve Savcılar Kurulunun yeniden dizayn edilmesi, yargının...
Tahminimiz; referandumdan evet veya hayır çıkması neticeyi değiştirmeyecek, her halükarda 1-2 yıl içinde seçim yapılacaktır.Partili Cumhurbaşkanlığı...
Yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı umarız partinin başkanı da olma durumuna geçmez, o zaman sistemin tam bir yumak haline dönüşeceği kanaatindeyiz.
Yorum Yazın