Geçtiğimiz Pazar günü Brandenburg’da, ondan iki hafta önce ise Thüringen’deki seçimlerde meclise girmek için gerekli yüzde 5 barajını aşamayan parti, büyük yenilgi almış oldu. Bu yenilgiyi değerlendiren parti liderleri ise istifa kararı almışlar. Elbette bu karar, yalnızca yapılan bu son iki seçimle alınmış değil. Bir süredir aşağı yönlü bir grafik arz eden Alman Yeşil siyasi, geçtiğimiz aylarda Saksonya eyaleti ile Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de benzer bir sonuç elde etmişti.
Almanya'nın Brandenbug ve Thüringen eyaletlerinde yapılan seçimlerde yüzde 5 barajını geçemeyen Yeşiller Partisi'nin eş başkanları Omid Nouripour ve Ricarda Lang, seçim başarısızlığını gerekçe göstererek istifa ettiler. Türkiye açısından bir hayal ve imrenerek izlenen erdemli siyasi davranışlar bunlar…
Son seçimlerde Sosyal Demokrat Parti (SPD)’nin düşük profilli Başbakanı Olaf Scholz ile koalisyon kuran Alman Yeşiller Partisi, iki ayrı eyalet seçimlerinde hiç koltuk kazanamadı. Almanya federal bir devlet olduğu için, her federe devlette ayrı seçim düzenleniyor. Geçtiğimiz Pazar günü Brandenburg’da, ondan iki hafta önce ise Thüringen’deki seçimlerde meclise girmek için gerekli yüzde 5 barajını aşamayan parti, büyük yenilgi almış oldu. Bu yenilgiyi değerlendiren parti liderleri ise istifa kararı almışlar. Elbette bu karar, yalnızca yapılan bu son iki seçimle alınmış değil. Bir süredir aşağı yönlü bir grafik arz eden Alman Yeşil siyasi, geçtiğimiz aylarda Saksonya eyaleti ile Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de benzer bir sonuç elde etmişti. Bu kötü gidişi başka yüzlerle tersine çevirmek isteyen, ekoloji ve insan hakları başlıklarını ana ekseni haline getiren Alman siyasi hareketi, genel seçimlere bir yıl kala lider değişikliğine gitmiş oluyor.
Türkiye için belli sonuçlar çıkarmadan önce, istifa kararı alan siyasetçileri tebrik etmek gerekir. Almanya siyaseti içinde belki de sıradan ve hatta gerekli olan bu davranış biçimi, Türkiye’de “keşke bizde de bu anlayış olsa” diye imrenerek bakılan bir tavır aslında.
İSTİFA KARARI ALAN SİYASETÇİLERİ TEBRİK ETMEK GEREKİR
Almanya’ya bakıp Türkiye için belli sonuçlar çıkarmadan önce, istifa kararı alan siyasetçileri tebrik etmek gerekir. Almanya siyaseti içinde belki de sıradan ve hatta gerekli olan bu davranış biçimi, Türkiye’de “keşke bizde de bu anlayış olsa” diye imrenerek bakılan bir tavır aslında.
Şayet büyük bir siyasi ve ekonomik dalgalanma yaşanmazsa, ki Almanya gibi bir ülkede öyle şeyler pek olmuyor, önümüzdeki yıl bu sıralarda genel seçimler yapılacak. Yine oyları aşağı yönlü bir grafik izleyen iktidarın büyük ortağı SPD’nin halk nezdinde ki desteği %15-16 olarak ölçülüyor. Liberal ve sol siyasetin kan kaybettiği Almanya’da merkez sağ Hrıstiyan Birlik Partileri (CDU/CSU), %32-33 bandında destek sağlayarak oylarını artırmış durumda, ancak asıl çıkışı aşırı sağcı AfD yaptığını görmek gerekiyor. Esas Doğu Almanya’da büyük destek sağlayan aşırı sağ hareket, örneğin son yapılan Brandenburg seçimlerinde SPD’nin ardından ikinci sırayı alsa da bu eyalette oylarını bir önceki seçime oranla %6 artırmış durumda. 2025 Eylül’ünde yapılacak seçimlere kadar elbette köprülerin altından çok sular akar, ancak böyle giderse AfD’nin Alman siyasi yapısında “marjinal” bir siyasi hareketin dışına çıkarak, “kral yapıcı” bir noktaya evrildiği kolaylıkla görülebilir.
Almanya için ideal olan, belki de kalbimden geçen, insan hakları politikaları ve bakışı neredeyse aynı olan liberal FDP ile Yeşillerin koalisyonundan yana bir sonuç alınmasıdır; ne var ki içinde bulunduğumuz koşullarda bu mümkün görünmüyor. FDP, Yeşillerle koalisyona yanaşmayacağını da ihsas ettiriyor. Bu durumda ibre ve büyük olasılık, Eylül 2025’ten itibaren yine bir Hristiyan Demokrat-Sosyal Demokrat koalisyonundan yana dönüyor. Bu büyük koalisyonları aslında Alman siyaseti seviyor, yalnızca ara sıra büyük partilerden yaka silken seçmen, küçük partilerle kaçamak yapıyor, sonra tekrar eski aşkına dönüveriyor.
Gerçekçi yeşil politikalara dönülmesi AKP ile mümkün değil. Bu durumda 2027 veya 2028’de yapılacak genel seçimlere kadar Yeşilsol Parti’nin hazırlıklarını tamamlayarak halkın karşısına çok daha yetkin ve ikna edici bir söylemle çıkıp oy istemesi gerekiyor.
GERÇEKÇİ YEŞİL POLİTİKA AKP İLE MÜMKÜN DEĞİL
Alman siyasetinden çıkıp Türkiye’ye dönersek, Türkiye açısından yeşil siyasetin önünün açılması gerekiyor. Ekolojiyi, ilkim değişikliğini, hayvan haklarını, doğa ve insan haklarını ana akım politikası haline getiren, nükleere, kaynakların sermaye tarafından talanına, vahşi madenciliğe ve doğa katliamına, işkence ve kötü müameleye, hayvanların sırf insanlar öyle istediği için öldürülmelerine karşı politikaları sürdüren tek siyasi parti olan Yeşilsol Parti, DEM bileşemlerinden biri olarak varolma mücadelesini sürdürüyor. AKP’nin yarattığı talan ve yağmaya dayalı “yeni yeşil düzen”, güneş enerjisi paneli üreticilerine cam ara maddesi sağlayan AKP’li siyasetçi şirketlerinden başka hiç kimsenin işine yaramıyor. Gerçekçi yeşil politikalara dönülmesi ise AKP ile mümkün değil. Bu durumda 2027 veya 2028’de yapılacak genel seçimlere kadar Yeşilsol Parti’nin hazırlıklarını tamamlayarak halkın karşısına çok daha yetkin ve ikna edici bir söylemle çıkıp oy istemesi gerekiyor.
Türkiyeli seçmen açısından bir karşılık oluşturacak söylemin, toplumda herkesi ilgilendiren noktalar olduğunu düşünüyorum. Kürt siyasi hareketinin ürettiği söylem içinde boğulmaktansa Türkiyeli yeşil siyasetin kendi bildiği denizde yüzmesinin daha doğru olduğuna inanıyorum. Bu nedenle, zaten kısıtlı kaynaklar ve enerjinin, sahibi belli olan ve büyük bir söylem üretebilen Kürt siyasetinin içinde kalarak harcanmamasının doğruluğuna inanıyorum; daha ekoloji ve hak savunuculuğu merkezli söylemler üretilmesinin toplum nezdinde de karşılık yaratabileceğini görüyorum. Bu yönde ilerlenirse, hem DEM Parti bileşeni olarak kendisine hem de bileşeni olduğu topluluğa verebileceği katkının artacağını biliyorum. Türkiye’de ne Türk ne Kürt siyasetinin konuşmadığı, söylenmeyeni söyleyecek bir yeşil siyasete her zamankinden daha çok ihtiyaç var ve ancak yeni istikametler Türkiyeli yeşillere Alman yeşillerin geçmişte elde ettiği başarıların kapılarını açabilir.
Yorum Yazın