Öncelikle AKP liderinin “SGK’yı batıran CHP’li belediyeler” açıklamasının fena halde “SSK’yı batıran Kılıçdaroğlu” söylemine benzediğini vurgulayabiliriz. Erdoğan yıllarca Kılıçdaroğlu’nu iki koyunu güdemeyecek beceriksiz bir adam olarak göstermiş, Kılıçdaroğlu’nun SSK Müdürlüğü sırasında kurumda ortaya çıkan devasa mali çöküntüyü de CHP’nin eski liderinin beceriksizliğin bir kanıtı olarak sunmuştu. Şimdi bu düşünme tarzı parti liderine değil, doğrudan doğruya partiye yöneltilmiş durumda. SGK battı, borçlarını ödemeyen CHP’li belediyeler başlıca sorumlu.
Erdoğan’ın CHP’li belediyelerin SGK borçlarıyla ilgili açıklaması ve sonrasında yaşananlar iç siyasal gündemi tümüyle değiştirdi. AKP liderine göre her türlü etkinliğe para bulan, bu yolla halkın gözünü boyayan CHP’li belediyeler SGK’ya olan prim borçlarını ödemiyordu. SGK’nin sürekli bir şekilde açık vermesi ve düşük emekli maaşları önemli ölçüde ödenmeyen borçlardan ve CHP’lilerin vurdumduymaz tavrından kaynaklanıyordu. Bu açıklamayı takip eden süreçte Çalışma Bakanı en borçlu 5 belediyeyi açıkladı. Tahmin edileceği gibi 5’i de CHP’liydi. Açıklamaları icraat izledi. Mersin Büyükşehir’in hesaplarına haciz kondu. Anadolu’daki çeşitli belediyelerden benzer haberler gelmeye başladı.
Erdoğan’ın yaptığı bu hamleyi çok katmanlı bir şekilde ve birden fazla kertede yorumlamak mümkün elbette. Öncelikle AKP liderinin “SGK’yı batıran CHP’li belediyeler” açıklamasının fena halde “SSK’yı batıran Kılıçdaroğlu” söylemine benzediğini vurgulayabiliriz. Erdoğan yıllarca Kılıçdaroğlu’nu iki koyunu güdemeyecek beceriksiz bir adam olarak göstermiş, Kılıçdaroğlu’nun SSK Müdürlüğü sırasında kurumda ortaya çıkan devasa mali çöküntüyü de CHP’nin eski liderinin beceriksizliğin bir kanıtı olarak sunmuştu. Şimdi bu düşünme tarzı parti liderine değil, doğrudan doğruya partiye yöneltilmiş durumda. SGK battı, borçlarını ödemeyen CHP’li belediyeler başlıca sorumlu. Geldiğimiz yer bakımından bu yargının politik bir argümana dönüşeceğini ve Erdoğan’ın popüler CHP eleştirisinde sıklıkla kullanılacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok.
Kent lokantaları gibi markalaşmış projeler ibreyi merkezden yerele kaydırdı. Yoksul halk için umudun CHP’li belediyeler haline gelmesi AKP’nin siyasal cazibesini daha da aşağı çekmekte. İşte böylesi bir konjonktürde geldi belediye müdahalesi. Birikmiş SGK borçlarının ödenmesi Halk Partili belediyelerin büyük bir kısmını mali açıdan zorlayacak. Pek çok kalemde daha az harcama yapılması kaçınılmaz. Böylelikle ekonomik kriz döneminde CHP lehine iyice açılan popülizm makası tekrar kapanabilir.
CHP LEHİNE İYİCE AÇILAN POPÜLİZM MAKASI TEKRAR KAPANABİLİR
Belediye borçları tartışmasının altında bir popülizm kıskançlığı hali de var. Son çeyrek asır bakımından açık ara en popülist lider Erdoğan, en popülist parti ise AKP’ydi. Ancak 2019’u takip eden süreçte dengeler yavaş yavaş değişmeye başladı. Önce İmamoğlu ve Yavaş gibi sağ kökenli siyasetçiler CHP’ye popülerlik kazandırdı. Ardından gelen ekonomik kriz merkezi hükümeti zor durumda bıraktı. Ekonomik krizin yarattığı tahribat nedeniyle AKP’nin toplumun orta ve orta alt katmanlarıyla kurduğu popülist ilişki önemli ölçüde aşınmış durumda. Geçim sıkıntısı büyük, yardımlar ise yetersiz. Erdoğan ve kurmayları kötü günlerin geride kalacağını söylüyor. Vatandaşa sabır tavsiye ediyor. İmamoğlu ve Yavaş gibi siyasetçiler ise belediyenin bol kaynaklarını daha yoğun bir şekilde sosyal yardıma aktarıyor. Kent lokantaları gibi markalaşmış projeler ibreyi merkezden yerele kaydırdı. Yoksul halk için umudun CHP’li belediyeler haline gelmesi AKP’nin siyasal cazibesini daha da aşağı çekmekte. İşte böylesi bir konjonktürde geldi belediye müdahalesi. Birikmiş SGK borçlarının ödenmesi Halk Partili belediyelerin büyük bir kısmını mali açıdan zorlayacak. Pek çok kalemde daha az harcama yapılması kaçınılmaz. Böylelikle ekonomik kriz döneminde CHP lehine iyice açılan popülizm makası tekrar kapanabilir.
Bu tartışmayı gündelik polemik seviyesinin dışına çıkararak yeniden ele almak, fırsata çevirmek de mümkün. Ayağını yorganına göre uzatmak tüm kamu birimleri için zorlu bir hedef. Yerel yönetimler bakımından ise ayrıca bir çalışma yürütmek lazım. Belediye borçlarının yeniden yapılandırılması, bir daha bu kadar borçlanmamaları için ek yasal tedbirler alınması ve yerel mali yeterlilik için adım atılması yapılacaklar listesinin üst sıralarında yer almalı.
BU TARTIŞMAYI FIRSATA ÇEVİRMEK MÜMKÜN
SGK borçlarının ortaya çıkmasından sonra CHP’nin ürettiği karşı söylem ise düşündürücü. İstanbul Büyükşehir tüm borçları ödeyeceğini açıkladı. Mansur Başkan ise basın toplantısı düzenleyerek asıl sorunun anapara değil, faiz olduğundan yakındı. Borçların faizi silinirse anaparayı hemen ödeyebileceklerini söyledi. CHP sözcüleri ve partinin basındaki organik aydınları ise vergi ödemeyen şirketleri gündeme getirdi. Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde ahlaki bir zaaf ortaya çıkıyor. Her şeyden önce belediyenin işveren olarak işçilerin maaşlarından kestiği primleri SGK’ya yatırmamasının hiçbir bahanesi olamaz. Tüm CHP’li belediyeler, bu borç onlara siyaseten hatırlatılmadan önce borçlarını ödemeliydi zaten. Dahası bir yanlışın yanıtı başka bir yanlış olmuyor maalesef. SGK’ye sadece belediyeler değil pek çok kamu ve özel kurum da borçlu. Ayrıca maliye verginin büyük bir kısmını şirketler ve zenginlerden değil halktan topluyor. Nereden bakılırsa bakılsın kamunun genel refahıyla pek de uyuşmayan bir kamu tahsil politikası var. Ama iktidarın ülkeyi liyakat kurallarını çiğneyerek yönettiğini iddia eden ana muhalefetin kendisinin de benzer hatalar yapması, bir anlamda merkezi iktidarın yanlışlarını yerel yönetimlerde yeniden üretmesi doğru bir şey değil. CHP’liler borç kendilerine hatırlatıldığında hemen savunmaya geçmesi partiler arası rekabet bakımından belki anlaşılabilir bir şey. Ama bir şeyi anlıyor olmamız ona katılacağımızı göstermez.
Bu tartışmayı gündelik polemik seviyesinin dışına çıkararak yeniden ele almak, fırsata çevirmek de mümkün. Şöyle ki, biz de yerel yönetimler mali yeterlilikten uzak yapılar. Çoğu makul düzeylerin ötesinde borçlanmış durumda. Borç sadece SGK’ya değil hemen her kuruma var. Ayrıca harcama eğilimleri fazlasıyla kontrolsüz. Merkezi hükümetlerin bütçe ciddiyeti yerelde yok. Keza Türkiye’de merkez de topladığından fazlasını harcıyor. Ayağını yorganına göre uzatmak tüm kamu birimleri için zorlu bir hedef. Yerel yönetimler bakımından ise ayrıca bir çalışma yürütmek lazım. Belediye borçlarının yeniden yapılandırılması, bir daha bu kadar borçlanmamaları için ek yasal tedbirler alınması ve yerel mali yeterlilik için adım atılması yapılacaklar listesinin üst sıralarında yer almalı.
Yorum Yazın