TÜSES Vakfı Başkanı Altan Ertürk, CHP’nin yol haritası dosyamıza yazdığı makale ile katkı sundu. Ertürk, “CHP’nin karşısına çıkabilecek en büyük risklerden bir tanesi parti içi kavga ve çekişmelerle son dönemde yakalamış olduğu ivmeyi kaybetmesi riskidir. İktidarın CHP’yi bölme ve parçalama yönünde yapacağı hamlelere karşı CHP hazırlıklı olmalı, tek vücut, tek yürek bir duruş sergilemesi gerekmektedir. Parti içi kavga ve çekişmeleri engelleyecek adımlar bugünden atılmalıdır.” uyarısını yaptı.
---
CHP’nin yol haritası ne olmalı? dosyasındaki tüm yazı ve söyleşileri okumak için buraya tıklayınız.
---
19 Mart 2025 sabahı muhalefetin en önemli cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile birlikte çok sayıda kişinin tutuklanmasıyla Türkiye’de siyaset yeni bir kulvara girdi.
Toplumun önemli bir kesimi bunu sandıkta yenilemeyecek bir rakibi yargı marifetiyle saf dışı etmeye çalışmak, siyaset ve gelecek seçimleri yine yargı yoluyla dizayn etmek amacıyla yapılan bir operasyon olarak okudu.
Bu durum karşısında toplumsal refleks çok hızlı ve birçok kesimin beklemediği bir boyutta gelişti.
19 Mart günü, Ekrem İmamoğlu’nun göz altına alınması ve sonrasında tutuklanmasıyla birlikte büyük bir toplumsal muhalefet, üstelik önceden planlanmadan ve doğaçlama bir şekilde ortaya çıktı. Saraçhane’de yapılan protestolar, ikinci gününde İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin de katılımıyla çok daha yayılıp milyonlarca kişiye ulaşırken, bu büyüklük ve kararlı duruş belki de İBB’ye olası bir kayyum atanmasının da önüne geçti.
Özgür Özel, Saraçhane mitingleri sırasında gösterdiği yüksek performans ile güçlü bir lider profili çizerek, 31 Mart 2024seçimlerinde CHP’yi birinci parti yapmış olması başarısına önemli bir başarı daha ekledi.
23 Mart’ta CHP’nin önceden ilan ettiği cumhurbaşkanı adayı için ön seçim, sadece üyelere değil dayanışma sandıklarıyla herkese açık olunca 15 milyondan fazla kişinin oy kullanması iktidara tepkinin büyüklüğünün bir başka göstergesi oldu. Öyle ki, birçok bölgede CHP üye sayısının çok üstünde, hatta seçimlerde aldığı oyun üstünde oy kullanıldı. Orta yaş ve üstü, sandıklarda tepkisini ortaya koyarken, meydanlarda ise gençlerin ve kadınların oranı yüzde 70’ler civarındaydı.
Gençliğin Rolü ve Etkisi
Gençler, 60’larda, 70’lerde, 80’lerde itirazın ana damarıydılar, bugün de öyleler. Görüldü ki, Z kuşağı apolitik değil politik. Gençlerin siyasete uzak durmalarının ve parti aidiyetlerinin olmamasının arkasındaki en önemli nedenlerden biri mevcut siyaset yapma anlayışını parti ayırmaksızın beğenmemeleri ve güvenmemeleri. Bu nedenle bugüne kadar gençleri apolitik gören siyaset anlayışının, asıl gençleri neden çekemediğini sorgulaması ve bir özeleştiri yapması gerekiyor.
Bugüne kadar siyasete uzak olduğu düşünülen bu kuşak için 19 martta ne değişti? Gençler ellerinde az da olsa kalanları da kaybedebileceklerini, geleceğe dair çabalarının, umutlarının bir kararla nasıl boşa çıkabileceğini gördü. Bu gençler öğrenci de olsalar aynı zamanda emekçiler, özel üniversitelere gidenler içinde bile çalışanların oranı %50 ve bu sistem tarafından unutulduklarını, umursanmadıklarını düşünüyorlar; özgürlüklerinin kısıtlandığını görüyorlar, ailelerinin yaşadığı sıkıntıları, gelecek kaygısını omuzlarında taşıyorlar ve tüm bunlara bir tepki göstermek istediler ve değişimi isteyenlerin başında onlar geliyor.
Aslında gençlerin bu tepkisi çok da beklenmiyordu. Tam olarak bir partiye aidiyetleri yok. Üstelik kontrol edilmeleri zor, kendi başlarına kendi istedikleri istikamete yürümek istiyorlar. Bu durumun olumlu yönleri olduğu kadar, provokasyona da açık olduğunu ve eylemlerin amacından sapabileceğini de geçmiş deneyimlere bakarak söylemek zor değil.
“Gençler iyi ama örgütsüz” diye çekinmek yerine, onlarla birlikte hareket edebilmek ve bu enerjinin doğru yerlere kanalize edilmesini sağlamak lazım. Bunun yolu da gençleri daha çok dinlemek ve kararlarda daha çok söz ve irade sahibi olmalarını sağlamaktan geçiyor.
Bir Sivil İtaatsizlik Örneği: Boykot
Toplumsal sözleşmenin çiğnenmesine tepki olarak, barışçıl-şiddet içermeyen, aksayan kurallara karşı kamuya açık yapılan ve meşru olan sivil itaatsizlik eylemleri toplumsal muhalefetin dinamizmini devam ettirmenin bir yolu. Örneğin; CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in marka ve kurum ismi vererek açıkladığı boykot listesi ile öğrencilerin başlattıkları boykot kampanyaları, -sürdürülebilir olma zorluğuna rağmen- oldukça etkili oldu.
Bugüne kadar AKP her defasında oyun alanını daraltıyor ve CHP buna adapte olmaya çalışıyordu. Boykot bu oyunun alanını değiştiren, AKP’nin de müdahale etmekte çok zorlandığı bir eylem. Boykot örneğinden hareketle, “sivil itaatsizlik bir çıkış yolu mu?” üstünde düşünülmeye değer kritik bir sorudur.
Sokak siyaseti, yankı odalarından çıkıp, sadece muhaliflere benzeyenleri değil toplumun tümünü dinlemeye, toplumun tümünün taleplerini dile getirmeye çalışan bir siyaset yöntemi. Mahalle düzeyinde örgütlenmek, bir eve usulünce girebilmek, bugüne kadar iletişim kurulamayanlara “benim gibi ol” demek yerine “birlikte daha güçlü oluruz” diyebilmek, öğretme rolü yerine empati kurabilmek sokak iletişiminde önemli faktörler…
Sokak Siyasetinin Yeniden Tanımlanması
CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Artık salonda siyaset yapmayacağız, sokakta olacağız” diyerek, doğru bir politikaya işaret etti. Anayasa’nın 34. maddesi “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” derken sadece toplantıları değil, gösteri yürüyüşlerini de temel haklar olarak güvence altına almıştır.
Öte yandan, belki de sokak siyasetinin tanımının yeniden yapılması gerekiyor. Sokak siyasetinden sadece eylemi anlamamak gerekiyor. Sokak siyaseti bir eylemlilik halini ifade ederken, bu sadece kalabalıkların toplandığı mitinglerle sınırlandırılmamalı.
Sokak siyaseti, yankı odalarından çıkıp, sadece muhaliflere benzeyenleri değil toplumun tümünü dinlemeye, toplumun tümünün taleplerini dile getirmeye çalışan bir siyaset yöntemi. Mahalle düzeyinde örgütlenmek, bir eve usulünce girebilmek, bugüne kadar iletişim kurulamayanlara “benim gibi ol” demek yerine “birlikte daha güçlü oluruz” diyebilmek, öğretme rolü yerine empati kurabilmek sokak iletişiminde önemli faktörler…
Bunları yapabilmek için CHP’nin yönetme kültüründe ve örgütlenme anlayışında da köklü bir değişim gerekiyor. CHP gerçekleştirdiği son tüzük kurultayında böyle bir reform gerçekleştirebilirdi, ama söz verildiği için alelacele sıkıştırılmış bir takvimde yapılan tüzük kurultayında böyle bir reform hayata geçirilemedi. Geleneksel il, ilçe örgütlenmesi bugünün koşullarında son derece yetersiz bir örgütlenme modeli olarak kalırken, yönetme kültüründe de yönetişimin öne çıkartılması örgüt sinerjisini artıracak ve örgütlenmeyi güçlendirecektir.
Mahallede iletişimin en önemli unsurlarından biri olan yerel yönetimler de, sadece hizmet birimi değil aynı zamanda güven tesis eden, farklı siyaseti ve politikaları yansıtan yapılar olarak son derece önemli konumdalar. Yerel yönetimlerde katılımcı mekanizmalar oluşturulması, eşgüdüm, koordinasyon ve sürekli gelişim için özel çalışmaların yapılması bu konumu daha da güçlü hale getirecektir.
Nüfusu küçük bir il nüfusundan daha yüksek olan metropol mahallelerinde ise örgütlenmeyi mahalle bazlı düşünmek yetersiz kalmaktadır. Kapsamlı bir yönetişim ve örgütlenme modelinde tüm bunlar yeniden değerlendirilmelidir.
Toplumsal tepkiyi canlı tutabilmede bir başka önemli husus, eylemlere katılanlara sahip çıkma refleksi. Gözaltına alınan gençlere sahip çıkılması, Yozgat’taki çiftçilere kesilen trafik cezalarının ödenmesi, hak arayanlara yalnız değilsiniz mesajını iletiyor, cesaret veriyor, ayrıca CHP’ye güven oluşturuyor.
Toplumsal Tepkiyi Canlı Tutabilmek
Saraçhane’de başlayan, daha doğrusu iyice görünür hale gelen toplumsal tepki, liselilerden çiftçilere kadar geniş bir yelpazede kendini göstermeye devam ediyor. Bu tepkinin canlı tutulabilmesi adına sokak siyasetinin bir parçası olan il ve ilçe mitinglerinin sürekliliği önemli. Bir o kadar önemli olan bu eylemlerin içinde veya bu eylemlere destek olabilecek, farkındalık yaratabilecek eylem çeşitliğinin de üretilebilmesi. Yozgat’taki mitingde verilen mesajı çok daha güçlü hale getiren çiftçilerin traktörlü protestoları, her ne kadar CHP’den bağımsız gelişse de liselilerin protestoları, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın Adalet Bakanlığı önündeki çadırlı adalet nöbeti, bu konuda verebileceğimiz örnekler.
Toplumsal tepkiyi canlı tutabilmede bir başka önemli husus, eylemlere katılanlara sahip çıkma refleksi. Gözaltına alınan gençlere sahip çıkılması, Yozgat’taki çiftçilere kesilen trafik cezalarının ödenmesi, hak arayanlara yalnız değilsiniz mesajını iletiyor, cesaret veriyor, ayrıca CHP’ye güven oluşturuyor.
Atlanmaması Gereken Bir Konu: Dezenformasyonla Mücadele
İktidarın büyüttüğü bir dezenformasyon ortamı var ve bununla mücadelenin ciddiye alınması lazım. Geçişken seçmen dezenformasyondan etkileniyor.
Hızlı yalanlama ve doğru bilgiyi yayma mekanizmaları, doğru bilginin yayılması için bağımsız doğrulama kuruluşlarıyla iş birliği, güçlü ve net mesajları da içeren stratejik bir yaklaşım hayata geçirilmelidir.
Kutuplaşmış toplumlarda dezenformasyona karşı yalanlama ve doğru bilgiyi paylaşma da tek başına yeterli değil. İnsanlar genellikle saf tuttuğu taraftan gelen bilgiyi doğru kabul etmekte. Bu nedenle kutuplaşmayı kıracak, kişilerle duygu ve vicdan ilişkisi kuracak bir iletişim stratejisi izlenmeli.
CHP Parti İçi Siyaset ve İletişimi
Son olarak önümüzdeki günlerde CHP’nin karşısına çıkabilecek en büyük risklerden bir tanesi parti içi kavga ve çekişmelerle son dönemde yakalamış olduğu ivmeyi kaybetmesi riskidir.
İktidarın CHP’yi bölme ve parçalama yönünde yapacağı hamlelere karşı CHP hazırlıklı olmalı, tek vücut, tek yürek bir duruş sergilemesi gerekmektedir. Parti içi kavga ve çekişmeleri engelleyecek adımlar bugünden atılmalıdır.
19 Mart’tan sonra Türkiye’de sadece siyaset değil toplum da başka bir evreye geçti. CHP sokağa inmedi ama sokakla, toplumla siyaset yapmayı öğrenmeye başladı. Peki bundan sonra ne olacak, CHP ne yapmalı? Toplumun farklı kesimlerinden akademisyen ve yazarlara birbirine benzer sorular sorduk. Bazıları doğrudan sorulara cevap verdi bazıları konu bağlamında müstakil yazılar yazdılar. Yazıları ve söyleşileri okumak için yukarıdaki görsele ya da buraya tıklayınız.

Yorum Yazın