Eldeki kısıtlı veriler, Türkiye’de çocuk cinayetlerinin Narin cinayetiyle sınırlı olmadığını, 2024’ün ilk altı ayında en az 343 çocuğun önlenebilir sebeplerle yaşamını kaybettiğini gösteriyor. FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nin tespitlerine göre, son 2,5 yılda Narin gibi 133 çocuk ev içi şiddet ya da şüpheli ölüm sebebiyle yaşamını kaybetti.
Türkiye günlerdir 8 yaşındaki Narin Güran’ın Diyarbakır Bağlar’daki Tavşantepe Köyü’nde cansız bedeninin kendisinden haber alınamayan 19 günün ardından evinden yaklaşık 1,5 kilometre uzaktaki bir dere kenarında bulunmasını konuşuyor. Narin'i kimin nasıl öldürdüğüne ilişkin pek çok soru işareti gündemdeyken, devam eden soruşturmayla bu soruların cevaplanması ve suçluların cezalandırılması bekleniyor.
Narin’in katledilişinin ardından Türkiye’de başta kız çocukları olmak üzere tüm çocukların yaşam koşulları ve güvenliği yeniden tartışmaya açıldı. Türkiye, giderek genişleyen bir şiddet sarmalının içine sürüklenirken, yasalar ve uluslararası anlaşmalar gibi çocuk koruma mekanizmaları yeterince hayata geçirilmediği için çocuklar giderek artan bu şiddet sarmalından maalesef nasibini alıyor.
Aslında çocuk cinayetlerinin de kadın cinayetleri gibi politik olduğunu söylemek mümkün zira bu cinayetlerde işlenen suçtan dolayı ceza almamak ve hatta cezasızlıktan faydalanmak söz konusu.
Erkek şiddetinin cezasızlık eliyle meşrulaştırıldığı bir ortamda neredeyse kız çocuklarının şiddet görmesine ve vahşice öldürülmesine zemin hazırlanıyor.
Narin’in katledilişiyle birlikte tekrar konuşmaya başladığımız Türkiye’de çocuklara yönelik işlenen suçların boyutları son derece rahatsız edici.
Türkiye kayıp çocuklar ülkesine döndü. Kaybolan çocukların bulunmasındaki bu isteksizliğin, yetersizliğin nedeni nedir?İktidar, giderek kritik hale gelen bir konuda sekiz yıldır veri paylaşılmamasını hangi bahaneye sığınarak açıklayabilir?
KAYIP ÇOCUKLAR ÜLKESİ
Narin’in cansız bedeni bulunmadan önce tartışmaya açılan Türkiye'deki kayıp çocuk vakalarının geldiği boyutu bilmiyoruz mesela. TÜİK ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere bu konuda yetkili olan kurumlar, bu verileri 2016’dan bu yana paylaşmıyor.
Türkiye kayıp çocuklar ülkesine döndü. Kaybolan çocukların bulunmasındaki bu isteksizliğin, yetersizliğin nedeni nedir?
İktidar, giderek kritik hale gelen bir konuda sekiz yıldır veri paylaşılmamasını hangi bahaneye sığınarak açıklayabilir?
Veri açıklamayarak toplumsal, sosyal ve ekonomik olarak çok boyutlu, çok katmanlı bir mesele yokmuş izlenimi mi verilmek isteniyor?
Ancak her yıl yayımlanan güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuk istatistiklerinden kaybolan ancak sonrasında bulunan çocuk sayısına ulaşılabiliyor.
Bu meseleyle ilgili çok fazla detaylı veriye ihtiyaç var. Kaybolan ve bulunamayan çocuklar, bu çocukların yaş grupları, cinsiyetleri, yaşadıkları yerler, kayıpların yoğunlaştığı kentler, kaybolan çocukların Türkiye vatandaşı ya da sığınmacı olup olmadıkları, kaybolup canlı bulunamayan çocukların durumu gibi pek çok veriye sahip olunması gerekiyor.
İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökçe’nin sosyal medya hesabından paylaştığı verilere göre, ortada üzerine hassasiyetler eğilmek gereken ciddi toplumsal, sosyal ve ekonomik boyutları olan bir gerçeklikle karşı karşıyayız.
- Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2023 yılında çocuklara cinsel istismar suçuna ilişkin 41 bin 170 dosyada 44 bin 830 şüpheli yer aldı. 14 bin 184 dosya hakkında kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar verilirken, 14 bin 299 dosya için kamu davası açıldı.
- Çocukların cinsel istismarı suçuna ilişkin Cumhuriyet başsavcılıklarında açılan dosya endeksi 2015’te 100 iken 2023’te neredeyse ikiye katlanıp 194'e çıktı.
- TÜİK verilerine göre, 2023’te güvenlik birimlerine giden veya götürülen mağdur 242 bin 875 çocuğun yüzde 12'ye yakını cinsel istismar nedeniyle mağdur oldu.
- Geçen yıl cinsel istismar kurbanı olan çocukların yüzde 85'inden fazlasında mağdur kız çocuklarıydı.
- FİSA Çocuk Hakları Merkezi verilerine göre 2023’te en az 2.107 çocuk önlenebilir nedenlerle hayatını kaybetti. 20 çocuk intihar, 36 çocuk gördükleri şiddet, 245 çocuk ihmal nedeniyle hayatını kaybetti.
- 2023 Eylül - 2024 arasında tarım sektöründe 24 çocuk, sanayi sektöründe 17 çocuk, inşaat sektöründe 13 çocuk ve hizmet sektöründe 12 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.
- Türkiye'de sekiz yıldır TÜİK kayıp çocuklarla ilgili adli istatistik verilerini açıklamıyor. 2008 ve 2016 arasında hakkında resmi olarak kayıp müracaatı yapılan ve güvenlik birimleri ya da vatandaşlar tarafından bulunarak güvenlik birimlerine getirilen çocuk sayısı 104 bin 531 oldu.
- OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ikinci ülke yüzde 21,8 oranıyla Türkiye.
- UNICEF raporuna göre Türkiye'de 15 yaşındaki çocukların yüzde 47'si mutsuz. Türkiye bu oranla OECD ülkeleri arasında sonuncu sırada.
FİSA Çocuk Hakları Merkezi tarafından hazırlanan bilgi notu Türkiye’deki çocukların maruz kaldığı ölümle sonuçlanan yaşam hakkı ihlallerini içeriyor.
“Türkiye’de Çocuğun Yaşam Hakkı” çalışmasının ilk altı aylık sonuçlarına ilişkin tespitlerine göre, 2024 yılının ilk altı ayında en az 343 çocuk önlenebilir sebeplerle yaşamını kaybetti.
Yine FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nin elde ettiği tespitlere göre, son 2,5 yılda Narin gibi en az 133 çocuk hayatını kaybetti. Bu çocuklar ev içi şiddet ya da şüpheli ölümler sebebiyle yaşamını kaybetti.
Eldeki kısıtlı verilerle aslında Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu politik ve ekonomik ikliminin töreyle, gelenekle, kültürel bazı kodlarla, tarikat/cemaat yapılanmalarının meydanı boş bulmasıyla ve cezasızlığın yaygınlaşmasıyla harmanlanması sonucu derin bir çocuk tahakkümü oluşturduğunu görüyoruz.
DERİN BİR ÇOCUK TAHAKKÜMÜ
Raporda yer alan bazı bulgular şöyle:
- Devletin ihmali sonucunda yani intiharlar, bireysel silahlanma, karşıt gruplar arasında çıkan çatışmalar, şüpheli ölümler, şiddet, çeşitli ihmal türleri, iş cinayetleri nedeniyle en az 309 çocuk ölümle sonuçlanan yaşam hakkına maruz bırakıldı.
- İş cinayetleri çocuk işçiliğinin en kötü sunucudur. İlk altı ayda gittikçe ağırlaşan ekonomik koşulların etkisiyle daha uzun saatlerde, çok daha kötü koşullarda ve kayıt dışı çalışan çocuklardan en az 33’ü iş cinayetleri sebebiyle yaşamını kaybetti. Bu çocukların 11’i iş yerinde gerçekleşen olaylar sonucu yaşamını kaybederken, 22 çocuk işçi olarak çalıştırıldıkları yerlerde gerçekleşen ihlaller sonucu öldü.
- 195 çocuk ihmal sonucu yaşamını kaybetti. FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nin elde ettiği verilere göre, ilk altı ayda en az 28 çocuk, ev içi fiziksel güvenlik/ev kazaları nedeniyle en az 44 çocuk, kentsel ve kırsal açık alanda yaşanan olaylarda en az 2 çocuk, soba/ doğalgaz zehirlenmeleri sonucu en az 95 çocuk, trafik kazalarında en az 15 çocuk, yangınlar sonucu en az 11 çocuk, diğer durumlar sebebiyle yaşamını kaybetti.
Kaybolan, bulunamayan çocukların yanı sıra istismara uğrayan çocuklar, erken yaşta doğum yapan çocuklar, yoksulluk sebebiyle aç yatan, zayıflık, bodurluk gibi sağlık sorunlarına sahip büyüyen çocuklar, eğitimden koparılan, işçi olarak ağır işlerde çalıştırılan çocuklar ve suça karışmış cezaevlerinde hayatını sürdüren çocuklara ilişkin pek çok veriye ihtiyaç olduğu net biçimde görülüyor. Veri neden çok önemli? Veri olmadan sorununun nerede olduğunu tespit edip konuya ilişkin politika üretebilir misiniz?
Eldeki kısıtlı verilerle aslında Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu politik ve ekonomik ikliminin töreyle, gelenekle, kültürel bazı kodlarla, tarikat/cemaat yapılanmalarının meydanı boş bulmasıyla ve cezasızlığın yaygınlaşmasıyla harmanlanması sonucu derin bir çocuk tahakkümü oluşturduğunu görüyoruz.
Çocuklarına sahip çıkmayan bir devletin topluma herhangi bir gelecek vaadinde bulunabilmesi mümkün mü?
Yorum Yazın