Tüzük değişikliği ile CHP’de parti içi demokrasi, katılım, şeffaflık tam olarak işleyecek mi? Partinin her aşamasında liyakat esas olabilecek midir? Bütün bunlara tam olarak “evet” demek kolay değildir. Çünkü, mesele hukuki metinlerin (tüzük, anayasa), uygulayıcılar için ne kadar bağlayıcı olup olmayacağıdır. Yani önemli olan uyulması gereken metinler değil, uygulamadır.
CHP bir kurultay heyecanı daha yaşıyor; Tüzük Kurultayı.
4 Eylül’de Sivas’ta başlayan tüzük mesaisi bugün Ankara’da devam etti.
“İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı” ana temasıyla başlayan kurultayın üst başlığı; “Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci Partisi” şeklinde.
Salon dışında ise en çok göze çarpan slogan ise;
“Her Derdin
Var Bir Çaresi
Cumhuriyet Halk Partisi”.
Tüzük değişiklikleri ile ilgili bilgiler ve yeni tüzük dünden bu yana kamuoyunda dolaşıma çıktı. İlçelerden itibaren katılımcı bir süreçle hazırlanan tüzük taslağı, komisyon tarafından kabul edildi. Kabul edilen yeni tüzük taslağı kurultayda delegelerin onayına sunulacak. Medyaya kapalı tartışmalarda hazırlanan tüzüğün ne kadar değiştiğini göreceğiz.
Özetle kurultay delegelerinin onayına sunulan tüzük taslağı uzun süren bir sürecin sonunda hazırlandı. Bu açıdan katılımcı bir sürecin ürünü olarak olabildiği ölçüde demokratik olduğunu söyleyebiliriz.
Tüzük kurultayı, 29 Mayıs 2023 sabahı Ekrem İmamoğlu’nun başlattığı değişim çağrısının bir anlamda 2. aşaması. Bu sürecin ilk aşaması, 4-5 Kasım 2023 tarihinde yapılan olağan kurultayda yaşanan lider ve yönetim değişikliğiydi.
2. aşamada “tüzük değişikliği” olacak. Bunun takip edecek olan 3. aşama ise muhtemelen altı ay sonra gerçekleşecek olan “program kurultayı” olacak.
Tüzük değişikliği, tüzüğün demokratikleşmesi tek başına partinin demokratikleşmesini garanti etmez. Bir partiyi demokratik yapacak şey, o partinin yönetim aklının demokrat olup olmadığıdır. CHP ve Özgür Özel’in asıl sınavı burada olacaktır. Bunu da uygulamalarda göreceğiz.
PARTİ ARTIK DAHA DEMOKRATİK DİYEBİLİR MİYİZ?
Taslak tüzüğe göz gezdirdiğimizde, önceki tüzüğe göre demokratikleşmiş olduğunu söylemek mümkün.
Ancak bu aşamada sorulması gereken soru, tüzük değişiklerinin tek başına CHP’yi daha demokratik bir parti yapıp, yapmayacağıdır. Yani tüzük değişikliği ile CHP’de parti içi demokrasi, katılım, şeffaflık tam olarak işleyecek mi? Partinin her aşamasında liyakat esas olabilecek midir?
Bütün bunlara tam olarak “evet” demek kolay değildir.
Çünkü, mesele hukuki metinlerin (tüzük, anayasa), uygulayıcılar için ne kadar bağlayıcı olup olmayacağıdır.
Yani önemli olan uyulması gereken metinler değil, uygulamadır.
Nitekim, bu tüzük değişikliğinde de, genel merkeze özellikle ön seçim, kontenjanlar, dönem sınırlaması konusunda inisiyatif tanınabilecek alanlar bırakılmış görünmektedir.
Bu açıdan tüzük değişikliği, tüzüğün demokratikleşmesi tek başına partinin demokratikleşmesini garanti etmez. Bir partiyi demokratik yapacak şey, o partinin yönetim aklının demokrat olup olmadığıdır.
CHP ve Özgür Özel’in asıl sınavı burada olacaktır.
Bunu da uygulamalarda göreceğiz.
CHP’de değişimin 2. aşaması tamamlanıyor, 3. aşama başlıyor. Ancak CHP için bu sürecin hızlanması ve Türkiye’nin birinci partisi olma özelliğini pekiştirmek için, ülke sorunlarına yönelik çözümler, projeler ve bunu gerçekleştirecek kadrolarla çıkması giderek önem kazanıyor. Sonuç olarak CHP’nin temel ihtiyacı, değişimi hızlandıracak bir dokunuş.
DEĞİŞİM İÇİN DOKUNUŞ ŞART
Tüzük kurultayına, önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu katılmadı. Bunu kendisi kamuoyuna duyurmuştu.
Kılıçdaroğlu’nun katılmaması taraflar tersini ifade etse de, yönetimle arasında bir mesafe olduğunu gösteriyor.
Kılıçdaroğlu katılmadı ama bazı eski genel başkanlar katıldı.
Tüzük kurultayının açılışında Genel Başkan Özgür Özel konuşma yaptı.
Özel konuşmasının salonu ve izleyicilere merhaba derken, “Atatürk’ün askerlerine” de, ülkenin tüm “demokratları”na da seslendi ve merhaba dedi.
Tüzük kurultayının kendisi için bir güven ya da güvensizlik oylaması olmadığını ifade eden Özel, İmamoğlu’na da sahip çıktı. Özel; “Partinin Genel Başkan sıfatıyla üyelerimizin adına İmamoğlu'nun tutumu partimizin tutumudur. CHP, İmamoğlu'nun yanındadır. İstanbul'un sevgilisini kimsenin insafına bırakmayız. Herkes haddini bilecek.” ifadelerini kullandı.
Özetle CHP’de değişimin 2. aşaması tamamlanıyor, 3. aşama başlıyor.
Ancak CHP için bu sürecin hızlanması ve Türkiye’nin birinci Parti olma özelliğini pekiştirmek için ülke sorunlarına yönelik çözümler, projeler ve bunu gerçekleştirecek kadrolarla çıkması giderek önem kazanıyor.
Sonuç olarak CHP’nin temel ihtiyacı, değişimi hızlandıracak bir dokunuş.
Geç olmadan...
Yorum Yazın