Kaçınılmaz olan deprem, deprem sonrası kayıplar değil. Her depremde can kaybı yaşamak zorunda değiliz. Depremde kaybettiklerimizin birer sayı değil canlarımız olduğu şuuruna sahip olalım ki, tekrar tekrar aynı acıları yaşamayalım.
25 yıl önce yaşadığımız 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Marmara Depremi, Türkiye'nin en yıkıcı doğal afetlerinden biriydi ve çok büyük acılar yaşadık. Bir daha yaşamayalım demiştik ki, 2003’te Bingöl’de, 2011 Van’da, 2020’de Elâzığ-Sivrice ve İzmir’de ve ne yazık ki en son 2023’te gerçekleşen ve 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depreminde de yine aynı büyük acılar yaşadık.
Yaşadığımız her deprem sonrası, çaresizlik duygusu içinde günlerce yediğimiz lokmadan, uyuduğumuz yataktan utandık. Binlerce canımız enkaz altında kurtarılmayı beklerken, yakınları da enkazların başında, çaresiz bir şekilde yardım gelmesini bekledi.
Her deprem sonrası, tüm ülke birlik olup deprem yaralarını sarmaya çalıştı. Yardım kampanyaları yapıldı, kurumlar, STK’lar deprem yaralarını sarmak için seferber oldu.
Ya Sonra!.. Her Acı Zamanla Unutulur Diyerek Yaşadığımız Bu Büyük Acıları Unuttuk Mu?
TBMM’nin raporuna göre, 17 Ağustos 1999 depreminde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi yaralandı. Ayrıca 505 kişi ise sakat kaldı.
6 Şubat 2023 depreminde ise ilk açıklamalarda can kaybının 50 bin olduğu söylendi, zamanla farklı açıklamalar yapıldı ve “depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 53 bin 537 olarak güncellendi” haberleri çıktı.
Kaybettiğimiz canlar birer sayıdan mı ibaret, binlerce can hayatını kaybetti, biz ise sayıları artık kanıksamaya mı başladık!
Oysa dünyada bu tür büyük kayıplar sadece sayıdan ibaret kalmasın diye çalışmalar yapılıyor. 11 Eylül 2001’de New York’daki ikiz kule saldırılarında hayatını kaybeden insanlar için New York TimesKeder Portreleri isimli bir proje başlattı. İkiz Kuleler’de ölen 2500’ü aşkın kişinin hayat hikayesi her gün gazetede yer aldı. Bu hayat hikayeleri bir kitapta toplandı ve okullarda ders kitapları olarak okutuluyor. Ayrıca keder portreleri isimli bir internet sitesi yapıldı.[1]
Biz hangi büyük kaybımızda bunu yaptık? Hep birileri yapsın diye mi bekledik ve sadece söylenip, eleştirdik mi? Mesela, bir belediye, bir kurum böyle bir çalışma yaptı mı, en azından kendi mensupları için yaptı mı? Kaybettiğimiz canlarımız için, hangi belediyenin, kurumun internet sitesine girdiğinizde uzun uzun araştırma yapmadan en başta görebileceğimiz bir sütun, bir başlık ayrıldı?
1999 depremi sonrasında Yalova, Düzce, Sakarya, Kocaeli ve Bursa’daki yargılamalar sonrasında bin 762 davada karar verilirken 525 kişi mahkûm edildi. 6 Şubat 2023 depremi ile ilgili Adalet Bakanı tarafından yapılan açıklamada, 351 kişinin tutuklandığı ve yargılamaların halen devam ettiği söylendi.
YA KAYBETTİĞİMİZ CANLARIMIZIN HESABINI SORABİLDİK Mİ?
1999 depremi sonrasında Yalova, Düzce, Sakarya, Kocaeli ve Bursa’da toplam 2 bin 435 dava açıldı. Bu davalardan 3 bin 649 kişi yargılandı, 537 kişi tutuklandı. Yargılamalar sonrasında bin 762 davada karar verilirken 525 kişi de mahkûm edildi.
Yalova’da 286 kişinin yargılandığı 119 dava sonucunda 210 kişi hakkında en çok 2 yıl 6'şar ay hapis cezası verildi. Düzce’de karara bağlanan 708 davada 288 kişi 10'ar ay, 13 sanık da 1 yıl 8'er ay hapis cezasına çarptırıldı. Depremin en fazla yıkıma yol açtığı Kocaeli'nde ise 995 davada 3 bin 632 kişi yargılandı. Karara çıkan 935 davada en az 1 yıl 3'er ay hapis cezası verildi. 14 kişi ise 5'er yıl hapis cezasına çarptırıldı.[2]
6 Şubat 2023 depremi ile ilgili Adalet Bakanı tarafından yapılan açıklamada, 1757 şüpheli hakkında işlem yapıldığı, 351 kişinin tutuklandığı ve yargılamaların halen devam ettiği söylendi.
17 Ağustos 1999’da Yaşadığımız Deprem Sonrasında, Sorumluları Doğru Tespit Edip, Etkin, Hızlı ve Adil Yargılamalar Yapabilmiş Olsaydık Aynı Acıları Yine Yaşar Mıydık?
17 Ağustos 1999 depreminden sonra, her kurum kendi içinde, kendi uzmanlık konusu ile ilgili düzenli olarak yıllık deprem raporu hazırlamış, sorunları, çözüm önerileri ile birlikte tespit etmiş ve internet sitelerinde ulaşılabilir bir şekilde yayınlamış olsa çözüme katkısı olmaz mıydı?
6 Şubat 2023 deprem yargılamaları, yaşadığımız acıları bir daha yaşamamak için bir milat olabilir mi?
Sorumluları doğru tespit edip, hukuk önünde hesap vermelerini sağlayabilecek miyiz?
Baroların, ilgili meslek kuruluşlarının ve STK’ların deprem yargılamaları için ortak bir çalışma yapması, her bir dava için komisyon oluşturulması, komisyonda, dava dosyalarını, teknik ve ceza boyutuyla değerlendirebilecek uzmanların olması, yargılamaların çok daha etkin ve adil bir şekilde yapılmasına katkı sağlamaz mı?
ETKİN, ADİL, HIZLI YARGALAMALAR İÇİN NELER YAPILABİLİR, NELER YAPTIK?
Deprem yargılamaları için ayrı ihtisas mahkemeleri kurduk mu? Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 25.11.2021 tarihli, 31675 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan kararında ihtisas mahkemeleri kurulmuş ve bazı suçların bu ihtisas mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir. Benzer bir düzenleme deprem nedeniyle görülecek olan ceza dosyaları için de düşünülebilir mi? İhtisas mahkemelerinde davaların görülmesi yargılamaların hızlı ve adil bir şekilde yürütülmesini sağlayabilir mi?
Hangi STK deprem yargılamalarına müdahil olarak katıldı?
Baroların, ilgili meslek kuruluşlarının ve STK’ların deprem yargılamaları için ortak bir çalışma yapması, her bir dava için komisyon oluşturulması, komisyonda, dava dosyalarını, teknik ve ceza boyutuyla değerlendirebilecek uzmanların olması, yargılamaların çok daha etkin ve adil bir şekilde yapılmasına katkı sağlamaz mı?
Ceza yargılamasında amaç maddi gerçeğin ortaya çıkması olduğuna göre, söz konusu bu katkı aslında yargının da işini kolaylaştırmaz mı?
Ya Deprem Yargılamalarını Ne Kadar Takip Edebiliyoruz?
Hukuki normları göz ardı etmeden, masumiyet karinesini de dikkate alarak, bu yargılamalar canlı olarak yayınlanabilse çok daha etkin ve adil yargılamalar yapılabilir mi?
Karşılaştırmalı hukuk da dikkate alınarak, yargılamaların aleni bir şekilde yayınlanmasına ilişkin kanuni düzenleme yapılabilir mi? Kamuoyuna ilgilendiren ve kamu yararı olan davaların duruşmaları için CMK 183. maddesine sınırları hukuki normlar çerçevesinde belirlenmiş bir istisna hüküm konabilir mi?[3]
Aleni yapılacak yargılamaların, mahkemeler üzerinde olumsuz bir baskı oluşturabileceği düşünülse de işlerini özveriyle yapan yargı mensuplarının emeklerinin görülmesi ve yargılamalardaki şaibelerin de oluşmasına engel olunması açısından olumlu olmaz mı?
Kaçınılmaz olan deprem, deprem sonrası kayıplar değil. Her depremde can kaybı yaşamak zorunda değiliz.
Depremde kaybettiklerimizin birer sayı değil canlarımız olduğu şuuruna sahip olalım ki, tekrar tekrar aynı acıları yaşamayalım.
[1] Şirin, Selçuk. “Bir Türkiye Hayali” Doğan Kitap, 2017, s.28 https://archive.nytimes.com/www.nytimes.com/interactive/us/sept-11-reckoning/portraits-of-grief.html?_r:0.
[2] https://www.istanbulbarosu.org.tr/HaberDetay.aspx?ID=18174&Desc=Baro-Ba%C5%9Fkan%C4%B1m%C4%B1z-Av.-Filiz-Sara%C3%A7%E2%80%99%C4%B1n-17-A%C4%9Fustos-Depremi-De%C4%9Ferlendirmesi
[3] Alman Mahkemeler Anaysa Yargısında bu konuya ilişkin düzenlemeler yer almakta ve istisnai olarak izin verilebilmektedir.§ 169 GVG - Bireysel hükümler (gesetze-im-internet.de)
“İtalya’da duruşmanın ciddiyetine ve kurallara uygunluğuna engel teşkil etmemek şartıyla ve taraflar kabul ederse, toplumsal menfaatin de olması durumunda ise rıza aranmaksızın kısmen veya tamamen duruşmada fotoğraf, video çekilmesi ya da televizyon ve radyo yayını yapılmasına hâkim tarafından izin verilebilmektedir”. Aydın, Aslı. “Aleniyet İlkesi Ve Basın Özgürlüğü Kapsamında Ses Veya Görüntülerin Kayda Alınması Suçu (TCK M. 286)”. Kırıkkale Hukuk Mecmuası 4, no. 1 (April 2024), s.410.
Yorum Yazın