Yargının iktidar lehine tam boy araçsallaştırılması ile sorun çözülmez, sorun üretilir. Düzen çürütür ve çökertir. Bu yol silahsız, çatışmasız Türkiye gerçekleştirmenin esas hedef olmadığını, sanki bu momentte esas kullanılacak - araçsallaştırılacak bir hedef olarak düşünüldüğünün gösteriyor. İktidar çevresinin “Kenan Evren veya 28 Şubat vari” bir tarzda kötülüklerle günümüz dünyasında AK Parti cumhuriyeti inşa etmeye çalışması, gerçekleşmesi imkansız bir hayal kurmak olabilir.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim 2024'de Meclis'teki hamlesiyle beliren süreci, 21 Ekim 2024 tarihinde partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısının açılış konuşmasında “Tarihi fırsat penceresi” olarak tanımladı ve “kişisel hırslara kurban edilmesin” diye temenni etti.
Şubat ayı içinde olup bitenlere göz atıldığı zaman, kritik bir eşiğe doğru ilerlerken, cumhurbaşkanının kendisini uyarmak durumunda hissettiği birileri mi var veya kimler olabilir bunlar sorusunu sormak gerekiyor.
Hiç kuşkusuz kritik eşik PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yapacağı yazılıp çizilen, söylenen silahlı mücadeleye son verecek çağrısı. Birçok kişinin olası çağrının eli kulağında olduğunu iddia ettiği günlerde, birileri yargının düğmesine basmış gibi bir toplumsal atmosfer ve siyasi iklim oluştu.
Özellikle İstanbul adliyesinde olup bitenler dikkat çekici. Yer yer dehşete düşürür nitelikte. Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi'nden yargı marifetiyle yeni bir siyasi rejim inşa ediliyor toplumsal algısı oluşturmaya yönelik nitelikte gelişmeler peş peşe yaşanıyor.
Gelişmelerden hedefin cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak olduğu anlaşılıyor. Siyaset yargı eliyle dizayn edilmeye çalışmakla kalınmıyor, tarihi fırsat penceresinin de bu yanlış hesaba kurban edilme riski üstlenilmiş görünüyor.
Dün de düzgün olmayan yargının yeni hali
Son dönemde siyaset makinası gibi işleyen yargıda olanları kısaca hatırlayalım: Halk TV program ve yöneticileri ve Kürt gazetecileri tutuklandı.
İBB'in CHP’li Başkanı Ekrem İmamoğlu'na peş peşe soruşturma açıldı, hızla iddianame hazırlandı. Siyasi yasaklı yapma yolundaki çabalar hız kazandı.
İş insanı Osman Kavala'nın ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, Ciğdem Mater, Can Atalay, Tayfun Kahraman, ve Mine Özerden'in 18 yıl ile cezalandırıldığı dava dosyası 12 yıl sonra yeniden açıldı.
Sanatçı menajeri Ayşe Barım “menajerlik alanında tekel kurmak” iddiasıyla gözaltına alındı, Gezi davasından tutuklandı. Birçok ünlü sanatçının dava kapsamında ifadesi alındı.
Bu hafta Ayşe Barım İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından önce tahliye edildi. Başsavcılık karara itiraz etti. Barın tekrar tutuklandı. Tahliye kararı veren hakim hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) inceleme ve soruşturma başlattı. Başsavcılığın itirazı üzerine Barım yeniden tutuklanırken HSK müfettiş görevlendirildi.
Kent Uzlaşısı ittifakıyla seçilen Esenyurt'un CHP’li Belediye Başkanı Ahmet Özer aylardır tutuklu, hakim karşısına çıkmayı bekliyor.
Beşiktaş'ın CHP'li Belediyesi Başkanı bir sabaha karşı operasyonla gözaltına alındı, yolsuzluk iddiasıyla tutuklandı. Suç ortağı ise AK Partili bir bakanın kardeşi.
Birçok CHP'li belediye Cumhurbaşkanın bakana verdiği i silkelenmesi talimatıyla ağır yaptırım altında.
Yerel seçimlerin üzerinden 11 ay geçti, Kürtlerin seçtiği 11 Belediye başkanı görevden alındı, yerlerine kayyım atandı. Her gün yeni kayyım haberiyle uyanıyoruz.
Bu günlerde Ankara savcılığı tarafından yürütülen son kongreye ilişkin soruşturmanın kılıcı CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve arkadaşlarının başının üzerinde sallanıp duruyor. Ne hikmetse cumhurbaşkanının CHP kongresinin araştırılmasını istemesi sonrası, delegelerde itirafçılar, şikâyetçiler türedi.
Bir plan uygulanıyor. Bunun salt oy hesabıyla, seçimlerle sınırlı bir plan olması düşünülemez. İktidar partisi ya bölgesel gelişmeleri fırsata çevirerek, yargı eliyle siyaseti dizayn edip iktidarda kalma süresini uzatmak için sopasını fütursuzca kullanıyor. Ya da yepyeni bir cumhuriyet rejimi inşa etmek istiyor.
BİR PLAN UYGULANIYOR
Cumhurbaşkanının tabiriyle turpun büyüğü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının torbasından çıktı.
Cumhuriyet başsavcılığı yeni bir siyasi operasyon başlattı. Salı günü savcılık X sosyal medya paylaşımıyla Halkların Demokratik Kongresi'ni Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 02.12.2019 tarih ve 2018/4589 Esas- 2019/7385 sayılı kararına dayanarak Demokratik Toplum Kongresi (DTK)'nin devamı niteliğinde legal görünümlü bir cephe yapılanması olduğunu duyurdu. Aynı gün sabaha karşı İstanbul ve 9 farklı ilde 52 kişi gözaltına alındı. Kürtler için yeni bir yargı kumpas havuzu oluşturuldu. Kimi ararsanız bulabileceğiniz
Bütün bunların birbirinden bağımsız gelişmeler olmadığı çok açık. Bir plan uygulanıyor. Bunun salt oy hesabıyla, seçimlerle sınırlı bir plan olması düşünülemez.
İktidar partisi ya bölgesel gelişmeleri fırsata çevirerek, yargı eliyle siyaseti dizayn edip iktidarda kalma süresini uzatmak için sopasını fütursuzca kullanıyor. Ya da yepyeni bir cumhuriyet rejimi inşa etmek istiyor. Bir anlamda AK Parti cumhuriyeti.
Bu nedenle bütün yargı eliyle siyasi operasyonlar bir yol temizliği işlevi görüyor. TÜSİAD operasyonundan ekranlara yansıtılan görüntüler olup bitenin özetliyor. Artık sistem içi sınır aşıldı.
Bunun kazananı olmaz. Yargının iktidar lehine tam boy araçsallaştırılması ile sorun çözülmez, sorun üretilir. Düzen çürütür ve çökertir.
Bu yol silahsız, çatışmasız Türkiye gerçekleştirmenin esas hedef olmadığını, sanki bu momentte esas kullanılacak,/araçsallaştırılacak bir hedef olarak düşünüldüğünün gösteriyor.
İktidar çevresinin “Kenan Evren veya 28 Şubat vari” bir tarzda kötülüklerle günümüz dünyasında AK Parti cumhuriyeti inşa etmeye çalışması, gerçekleşmesi imkansız bir hayal kurmak olabilir.
Bu durumda “tarihi fırsatı penceresini” kişisel hırslara kim veya kimler kurban etmiş olacak.

Yorum Yazın