Açıp bakıyorsunuz; kim kimi haksız çıkarmış, kabahat kimde? Ali Koç’ta mı, federasyonda mı, Suudilerde mi? Kulüplerin tavrından, Erdoğan’ın taşlanmasından keyif alıyorsunuz. Bu yazıyı geçin öyleyse. Çünkü yaşananlara soğukkanlı bakmayı öneriyorum.Neden Suudi Arabistan’da oynanıyor abi? Başka yer yok muydu? Çoğunuz bu soru soruları soruyorsunuz ama cevabını aramıyorsunuz, farkındayım. Zira olayın üstünden beş gün geçti, bilen bilmeyen herkesin bir tavrı oluştu.Evvela kupa krizi nereden çıktı, mevzu nasıl buraya geldi, 14 Kasım’daki yazımda tafsilatıyla anlatmıştım, tane tane... Onu tekrar buraya bırakıyorum, gerçekten merak edenler istifade etsinler. Bazı konuları anlamak için kronolojisine bakmak yeterli...
ÜÇ BEŞ KURUŞ DEĞİL, BAYAĞI PARA!
Baştan söyleyeyim, ben burada “üç kuruş para için” lafları etmeyeceğim, mevzuya endüstriyel futboldan girmeyeceğim. Süper Kupa’nın Suudi Arabistan’da oynanmasını ne savunuyorum, ne de buna karşıyım. Sadece olguları ortaya koyuyorum.Sosyal medyamda dediğim gibi, iki kulüp de Suudi Arabistan'a para için gitmeye gönüllüydü. Son dakika gösterdikleri tavır zevahiri kurtarmak içindir. Suudiler, o küçük şova izin vermeyince sahaya çıkmamaktan başka çareleri kalmadı. Muhalif kamuoyunun baskısı olmasaydı, bu maç o gece her şeye rağmen oynanırdı. Yani ben Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin Galatasaray’ı ve Fenerbahçe’yi peşinden sürüklediğini düşünmüyorum. Kendisinin öyle bir gücü yok zaten.Futbolu iyi takip ediyorsanız, Türkiye’de kulüplerin borç batağında olduğunu, gelirlerinin temlikli olduğunu, bankalarla anlaşmak zorunda kaldıklarını, transfer yasağı ve puan silme cezaları aldıklarını, bilhassa yayın pastasından payını alamayanların düştüğü durumu da bilirsiniz.Yayıncı kuruluşun ödemeleri aksattığını, aradaki farkın Spor Toto Teşkilatı eliyle devletin cebinden ödendiğini bilirsiniz. Fenerbahçe’nin neden Bankalar Birliği anlaşmasını imzaladığını ve sonra neden çekilmeye çalıştığını da... Suudiler TFF’nin şampiyonluk ödülü olarak verdiği paranın iki katını veriyor, bir maçta! Hiç öyle “üç kuruş için” değil yani. Kulüplerimizin bu paraya ihtiyacı vardı, önce bunu bir bilelim…Ha bu kulüplerin kötü yönetildikleri söyleyebilirsiniz, öyle ki Arap’ın parasına tamah edecek duruma düştüler diyebilirsiniz. Peki İspanyollar ve İtalyanlar neden Süper Kupa’larını Arabistan’da oynuyorlar? 10 gün sonra Real Madrid ve Atletico Madrid de Riyad’da olacaklar misal. Dünyanın en güçlü spor kulübü olan Real Madrid’in paraya ihtiyacı var mı? Tabii ki, her zaman var! Kulüpler futbolun rekabetçi ortamında gelirlerini her geçen gün artırmak zorundadırlar. Real oraya giderse sen de gitmek istersin, bunu da bilelim…Hülasa, bana göre kulüpleri suçlamaya hakkınız yok. Süper Kupa pekâlâ Suudi Arabistan'da oynanabilirdi. Bu kupanın adı "Cumhuriyet Kupası" değil, "Atatürk Kupası" değil, neden orada oynanamasın? Galatasaray ve Fenerbahçe cumhuriyetten eskidirler. İkisinin de cumhuriyete ve Atatürk'e borçları yoktur. Yarın Allah korusun saltanata geri dönülse, bu iki köklü kulüp yine var olacaklardır. Bunu birinin söylemesi gerekiyor.Ama yanlış anlaşılmasın, ben şunu söylüyorum sadece. Bunlar her şeyden evvel birer spor kulübüdür. Çok şey beklemeyin bunlardan. Öyle siyasi bir tavır sergilemeye mecbur değiller.Şunu da ekleyeyim, gerçek taraftarlar maçın Suudi Arabistan’da oynanması fikrinden çok rahatsız olmamışlardı. Takımlarının sahaya çıkmayıp ülkeye geri dönmesinden de memnunlar tabii ki. Çünkü gerçek taraftar evvela kulübünü düşünür ve sahiplenir her zaman. Yangını başlatanlar, büyütenler onlar değil. Ben de bir Galatasaray taraftarı olarak itiraz etmiyorum Arabistan’ın terkedilmesine…Kulüpler ise cumhuriyetin 100. yılı dolayısıyla muhalif kesimlerden gelen tepkileri yumuşatmak için ikircikli, hatta tabiri caizse riyakâr bir tutum gösterdiler. Divan kurullarında Suudi Arabistan’a gidilmemesi yönünde kararlar çıkarıp kamuoyuyla paylaştılar ama yönetim kurulları maçın orada oynanmaması için federasyon nezdinde doğru düzgün bir girişimde bulunmadı…
ONLAR DAVET ETTİLER, ÇÜNKÜ…
Şimdi gelelim TFF’nin maçı Arabistan’a götürmesine… Bakıyorum da Mehmet Büyükekşi’nin işgüzarlığına gayretkeşliğine verip veriştiriliyor. Ama teklifin Suudilerden geldiği belli, bunu kimse görmüyor galiba.Malum Süper Kupa finali genelde yaz sonunda oynanırdı. Bu yıl finalistlerin Avrupa’daki maçları nedeniyle, yani takvimdeki sıkışıklıktan dolayı sezon ortasına, kış dönemine ertelendi. Hâlbuki normalden 10 gün önce, yani temmuzda oynanabilirdi. Bunun bir sebep değil, bahane olduğunu anlamak kolay. Çünkü dediğim gibi, İspanyollar ve İtalyanlar da Süper Kupa maçlarını Suudi Arabistan’da oynuyorlar. Ve onların maçları da kışın oynanıyor tabii. Arabistan’ın sıcak ikliminde yazın top oynamak zor tabii, ondan…Büyükekşi bu maçı önce uygun bir nedenle erteletti; sonra milli maç arasında, milletin gözü kulağı milli meseleye çevrilmişken bir fırsatını bulup yurt dışında oynatılacağını açıkladı; ondan sonra da ‘Almanya’ya İngiltere’ye götüremedim, onlar istemediler’ deyip, sanki başka yer bulunamıyormuş gibi Suudilere teslim etti. Ülkedeki siyasi atmosferi ve olası tepkileri göz ardı etti. Süreci yönetmektense ‘oldu-bitti’ye getirmeye çalıştı.Kulüpler ise cumhuriyetin 100. yılı dolayısıyla muhalif kesimlerden gelen tepkileri yumuşatmak için ikircikli, hatta tabiri caizse riyakâr bir tutum gösterdiler. Divan kurullarında Suudi Arabistan’a gidilmemesi yönünde kararlar çıkarıp kamuoyuyla paylaştılar ama yönetim kurulları maçın orada oynanmaması için federasyon nezdinde doğru düzgün bir girişimde bulunmadı…Özetle ben Suudilerle TFF arasındaki anlaşmanın, sonradan kâğıda dökülse de yaz döneminde yapıldığı kanaatindeyim. Yukarıda “TFF Başkanı Büyükekşi’nin Galatasaray’ı ve Fenerbahçe’yi peşinden sürüklediğini düşünmüyorum, kendisinin öyle bir gücü yok zaten” demiştim. Ama Erdoğan’ın o gücü var. Peki bu taşın altından da Tayyip mi çıkacak? Tabii başka kim çıkacak, öyle değil mi? Taşı toprağı Araplara satan adam, Galatasaray’ı ve Fenerbahçe’yi de satmıştır kesin, diyorsunuz. Ben sizin gibi düşünmüyorum, kusura bakmayın.Önceki yazımdan alıntı yapacağım:“Suudi Arabistan 2034 Dünya Kupası’na ev sahibi olmak için FIFA’ya başvurdu. Suudiler Arap Yarımadası’nı bir futbol diyarına dönüştürmek için kesenin ağzını açıyorlar. İtalya ve İspanya’dan sonra Türkiye’ye getirdikleri teklif, Erdoğan’la dostluk ilişkilerinden ziyade, kötü siyasi sicillerini sporla aklamak, olumsuz imajlarını düzeltmek için uyguladıkları daha geniş bir planın parçası…"İtalya ve İspanya’nın yanında Türkiye’nin Süper Kupa’sı da sofradaki yemeğin yanındaki küçük çerez tabağı olacaktı. Bu yüzden çok para verip Riyad’a çağırdıkları takımlarımıza taviz vermediler, protokol dediler, yönetmelik dediler; aslında parayı veren düdüğü çalar dediler, yani canları istemedi.Yani ben krizin Suudi yöneticilerin Atatürk antipatisiyle alakalı olduğunu da sanmıyorum. Konu sizin sandığınızdan daha basit bana göre. Ali Koç’un aklına maça üç gün kala Atatürk pankartıyla sahaya çıkmak geldi. Dursun Özbek de ondan geri kalmamak için ben de futbolcularıma Atatürk tişörtü giydireyim öyleyse dedi. Suudiler protokolü gerekçe gösterip reddettiler. Bu arada TFF’nin araya girip olayı tatlıya bağlaması gerekiyordu ama yapamadılar.Organizasyonu federasyon gerçekleştirdiği takdirde ev sahibi TFF olur. Forma ve pankartla çıkma hususlarında TFF dışında kimse müdahale edemez. TFF FIFA üyesi olduğu için muhatap ev sahibi ülke değildir. Arapların arkasına sığındıkları o sebep yalan…
Yorum Yazın