Yerel yönetimin takdiri ile sahipsiz köpeklerin nüfus artışının sorun yarattığına karar verilip, öldürme işlemi de gerçekleştirilebiliyor. Öyle ya, yazın yapılan değişiklikte Kanunda yer alan “sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” ilkesi kaldırılmıştı. Görevin kötüye kullanılması kavramı karşısında endişe oluşturan açık noktalardan bunlar.
Bu yazıyı yazmak benim için zorlayıcı. Araştırma yaparken sosyal mecralardan hayvanların mevcut durumuna dair görüntüler karşısında kendimi kötü hissediyorum. Barınaklardaki görüntüler öldürülecek olan canlıların başlarına geleceklerden habersiz masum duruşlarını gösteriyor, dayanamayıp kapatıyorum. Kimi zaman bu türlü görüntülere karşı metanetli durmak güç.
Sabah bir yazıya denk gelmiştim. Yazı kısaca tolerans göstermek çaba ister, anlamak ise kabule götürür ve anlayınca tolere etme çabasının yorgunluğu olmaz insanda diyordu. Bu toplum yaşamını etkileyen ama anlayamadığı meselelere dair durumları tolere ederken yoruldu son yıllarda. Sokakta yaşayan masum, zararsız canlıların çevre ve insan sağlığına sözümona tehdidi sebebiyle maalesef keyfi alıkonabilmesi, götürüldükleri yerlerde hasta değilseler bile bakımın yetersizliğinden hasta olmaları ve sonucunda yaşamlarının son bulabilmesi… Bu cümleyi yazmak bile ağır.
İzlediğim görüntülerin birinde Trakya bölgesinden bir kız çocuğu yetkililere bağırıyor, mahalledeki köpeğin götürülmesini engellemek için, "Bir şey yapmıyor, ellemeyin" diyor, çığlıklarıyla tepkisiyle engelliyor köpeğin o an alınmasını. Bazen içimdeki kız çocuğunun böyle bağırdığı oluyor benim de, bir şey yapmıyor hayvan, bir zararı yok işte! Böyle sebepsiz götürülmelere neden olabilecek şu yasa değişikliğinden bu yana konuya duyarsız kalamayan herkes gibi.
Hayvanları Koruma Kanunu'nunda geçtiğimiz yaz yapılan değişiklik hükümleri, sonuçları bakımından boyutları etraflıca değerlendirilmeden ya da önemsenmeden getirilmiş. Uygulamadaki karşılığı da işte sosyal medyada dolaşan o görüntülerde. Bu değişiklik maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz süreci ise sürüyor, son durumda konunun esastan görüşülmesine karar verilmişti.
Bu konudaki önceki yazımda da bahsetmiştim, sokak hayvanlarıyla ilgili bunca gündeme sebep olan noktalardan biri, Kanuna ötanazi kavramının getirilmesi. 2024 yazında yapılan değişiklik öncesi öldürme işlemi "hayvanların kesimi” başlığındaki madde ile gıda ihtiyacına dair veya dini amaç taşıyan bir düzenlemeydi. Yani sahipsiz hayvanların bakımları konusundaki yetersizliklerin neticesinde otorite kararıyla yaşamlarının sonlanması ihtimali doğrudan eyleme geçer şekilde düzenlenmemişti. Değişiklik ile madde başlığına ötanazi kavramı eklendi ve bu değişikliklerin yönetmelik ile düzenleneceği kabul edildi.
Türk Veteriner Birliği de nitekim 13 Aralık 2024 günü yayınladığı açıklamada Anayasa Mahkemesinde iptali değerlendirilen konuya dair bir uygulama yönetmeliğinin yürürlüğe girmesinin sorun yaratacağını belirtiyor.
UYGULAMA YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ SORUN YARATIR
Geçtiğimiz 13 Aralık 2024’te yürürlüğe giren de söz konusu beklenen yönetmelik. Hayvanseverlerin bu hafta yeniden bu konuda ses yükseltmesine sebep, konu Anayasa Mahkemesinin incelemesindeyken ve değişikliklerin iptal edilmesi umut edilirken, ötanazinin nasılını da açıklayan yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle aksi yönde bir adım daha atılmış olması.
Türk Veteriner Birliği de nitekim 13 Aralık 2024 günü yayınladığı açıklamada Anayasa Mahkemesinde iptali değerlendirilen konuya dair bir uygulama yönetmeliğinin yürürlüğe girmesinin sorun yaratacağını belirtiyor. Yönetmelik ötanazinin veteriner tarafından gerçekleştirileceği ve hangi durumların izin verilen ötanazi kapsamı dışında olduğunu sıralamış. Bu hallerden biri veteriner gerekli görmedikçe ateşli silah kullanılmaması. Yani veteriner gerekli görürse ateşli silah kullanılarak hayvanın öldürülmesinin önü açık... Yerel yönetimin takdiri ile sahipsiz köpeklerin nüfus artışının sorun yarattığına karar verilip, öldürme işlemi de gerçekleştirilebiliyor. Öyle ya, yazın yapılan değişiklikte Kanunda yer alan “sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” ilkesi kaldırılmıştı. Görevin kötüye kullanılması kavramı karşısında endişe oluşturan açık noktalardan bunlar.
Gönüllü faaliyetleri açısından ise yönetmelik çok destekleyici değil. Yerel yönetimle işbirliği içine girmeye hazır gönüllü sanatçılar, tanınmış kişiler var. Bu konunun çözümü için gayret ederek örgütlenme içinde hareket etmekteler. Yürürlüğe giren bu yeni yönetmelikte “özel hayvan yaşamevleri” düzenlemesiyle bu türlü gönüllü faaliyetlerinin gerçek ya da tüzel kişilik, yani bireysel ya da şirketleşmiş faaliyetlerle sürdürülebilmesi mümkün ama bu iş için bu türlü özel inisiyatifler kaynaklarını da kendisi ortaya koymak durumunda. Burada çözüme yönelik uzlaşmacı bir tutumu yerel yönetimlerin söz konusu gönüllüler ile işbirliği yapmasında görebiliriz. Yerel yönetimlerin, uygun görmesi veya ihtiyaç duyması halinde özel hayvan yaşamevleriyle işbirliği protokolü yapabilmesi yönetmelik kapsamında mümkün.
Anayasa mahkemesinden sonucun sokak hayvanlarının ve bu konuya duyarlı insanların yüzlerini güldüren şekilde gelmesini umuyor ve etik kurallar içinde yerel yönetim – gönüllü işbirlikleri görmenin her anlamda iyi olacağını düşünüyorum.
Yorum Yazın