Fosil yakıtlara 2023’te vergi muafiyeti, istisnası ve indirimleri yoluyla 43,8 milyar TL teşvik sağlandı. Bu, yeni vergi paketinin devreye girmesiyle 2024'ün ilk dört ayında elde edileceği hesaplanan 38,5 milyar TL’den fazla. Bu hesaplama, fosil yakıt teşviklerinden neden vazgeçilmesi gerektiğini net şekilde ortaya koyuyor.
Türkiye, son günlerde yeni vergi paketinin içeriğini tartışıyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve yakın zamanda kamuoyuna sızan yeni vergi paketi taslağı pek çok yeni verginin gündemde olduğunun habercisi…Daha taslak halindeyken vergi paketinin satır satır haber yapılması, Hazine ve Maliye Bakanlığı bürokrasisinde de tartışmaya neden oldu. Taslağın, Bakanlık tarafından değil, Cumhurbaşkanlığı bürokrasisi tarafından sızdırıldığı iddiaları da gündemde.
Malum Türkiye’de temel sorun doğrudan vergi gelirlerinin düşük olması.
Ancak, bu sızdırma operasyonu sonrası doğrudan vergilerin payını artırmaya yönelik birçok maddenin tartışmalar sonrası taslaktan çıkarıldığına dair de bazı haberler yer aldı.
Yeni vergi düzenlemelerini içeren paketin sızdırılmadığını, kamuoyunda yaratacağı etkiyi ölçmek için test amacıyla bilinçli olarak yayıldığını düşünenler de var.
Her ne kadar Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, vergi paketi hazırlığına ilişkin, “Bizim tercihimiz vergilendirilmeyen alanlardan vergi almak, vatandaşımıza yeni bir vergi yükü getirmek değil” dese de hepimiz uygulamada bunun böyle gerçekleşmeyeceğini biliyoruz.
Biz vergi paketine farklı bir açıdan bakalım, kamu maliyesi ve vergilendirme meselesine fosil yakıt teşvikleri yönünden ayna tutalım.
Türkiye’de düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve iklim değişikliği mücadelesi başta olmak üzere enerjinin finansmanı üzerine çalışmalar yapan Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) bu konuda çok önemli bir çalışmaya imza attı.
Fosil yakıtlar Türkiye’de hatırı sayılır bir yere sahip. Bu durum hem iklim kriziyle mücadele dinamiklerini güçleştirirken, aynı zamanda Türkiye’nin net sıfır hedefleriyle de uyumsuz bir görünüm sergiliyor.
FOSİL YAKIT, İKLİM KRİZİYLE MÜCADELE DİNAMİKLERİNİ GÜÇLEŞTİRİYOR
Fosil yakıt teşvikleri açısından raporun temel tespitleri neler bakalım…Türkiye, son yıllarda enerji kaynaklarını çeşitlendirirken, yenilebilir enerjide de önemli bir gelişme gösterdi. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kurulu güç kapasitesinde 2015-2022 yılları arasında yüzde 54 oranında bir artış görülürken, 2021-2026 döneminde yenilenebilir elektrik kapasitesinin yüzde 53 oranında artması bekleniyor.
Bu ilerlemeler elbette sevindirici ancak bu kapasite artışlarına rağmen fosil yakıtlar Türkiye’de hatırı sayılır bir yere sahip. Bu durum hem iklim kriziyle mücadele dinamiklerini güçleştirirken, aynı zamanda Türkiye’nin net sıfır hedefleriyle de uyumsuz bir görünüm sergiliyor.
Türkiye, hali hazırda petrolde yüzde 93 ve doğalgazda ise yüzde 99 oranında ithalata bağımlı durumda.Üstelik, bilinenin aksine, birincil enerji arzındaki kömür kaynakları içerisinde yüzde 55 oranında ithal kömür kullanan santraller var. Elektrik arzında ise yine ithal kömürlü termik santraller kaynaklı elektrik ağırlıkta. Bu haliyle Türkiye, fosil yakıtların üretim ve tüketimini desteklemeyi sürdürüyor.
Türkiye Ulusal Enerji Planı’nda 2030 yılına kadar 1,7 GW yerli kömür santralinin sisteme dahil edileceği görülüyor. 2035 yılına kadar devreye alınacak yeni kömür kapasitesinin 3,2 GW’a erişmesi planlanıyor. Diğer yandan, Katma Değer Vergisi (KDV) muafiyeti, gelir vergisi istisnaları, yatırım destekleri, işveren tarafından ödenen sigorta primlerine istisnalar, vergi indirimleri gibi tedbirler yoluyla kömür, petrol ve doğalgazda ithalata bağımlılığın azaltılmasına odaklanan önemli destekler söz konusu. Önümüzdeki yıllarda hedeflenen kapasite artışlarının gerçekleştirilmesi için bu alanda daha fazla bütçe ve vergi harcaması yapılması beklenebilir.
Fosil yakıt teşvikleri, fosil yakıt kullanımının artışı yoluyla neden olduğu çevre ve sağlık maliyetlerinin yanında, yenilenebilir enerji kaynakları karşısında fosil yakıtlara maliyet avantajı da sağlıyor. Böylece yenilenebilir kaynakların tercih edilirliği zorlaşıyor.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Türkiye’de fosil yakıt teşviklerini incelediği çalışmasında fosil yakıt kullanımıyla doğrudan ilişkili teşvik kalemlerini hesaplamaya dahil etti. 2023 yılındaki vergi harcamaları kapsamında, harcama oluşan 18 teşvik başlığı hesaplamada baz alındı.
En güncel verilerle değerlendirildiğinde, 2022 yılında 29,3 milyar TL olan vergi harcamaları 2023 yılında 43,8 milyar TL’ye yükseliyor.
Aynı dönemde bütçe transferlerinin 12,1 milyar TL’den 20 milyar TL’ye yükseldiği görülüyor. Böylece, 2022 yılında 41,4 milyar TL olan toplam fosil yakıt teşviklerinin, 2023 yılı itibarıyla 63,8 milyar TL’ye yükseldiği göze çarpıyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hazırladığı ve kamuoyuna sızan yeni vergi paketinde Türkiye’nin küresel asgari kurumlar vergisi uygulamasına uyumunu sağlayacak zorunlu düzenlemelerden, diğer gelir ve kurumlar vergisi düzenlemelerine, kripto varlıklardan işlem vergisi alınmasından, borsa kazançlarının vergilendirilmesine, yem ve gübredeki KDV istisnasının kaldırılmasına kadar birçok ayrıntılı madde yer alıyor.
Yeni vergi paketiyle gündeme taşınan bu tartışmalar iklim krizini ve bunun kamu maliyesindeki yansımalarını tartışmak açısından da önemli bir fırsat sunuyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde düzenlenen İklim Ekonomisi-Sürdürülebilirlik Finansman Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2003 başından 2024 ilk çeyreği sonuna kadar geçen 21 yılda fosil yakıtlara 900 milyar dolar ödediği bilgisi verdi. Bu rakam Türkiye’nin bu dönemdeki birikimli toplam cari açığının 1,5 katı. Şimşek’in fosil yakıt teşviklerinin kaldırılması gerekliliğine ilişkin görüşlerini paylaşmış olması, bu konunun kendisinin gündeminde olduğunu gösteriyor.
Fosil yakıt teşviklerinden vazgeçerek önerilen vergi paketindeki yurt dışı çıkış harcının 20 kat artışından beklenen gelirden yüzde 75 daha fazla gelir elde edilebilir. Anayasal bir hak olan seyahat özgürlüğü kısıtlanmadan, kamu bütçesini desteklemek mümkün.
YURT DIŞI HARCININ 20 KAT ARTIŞINDAN BEKLENENDEN YÜZDE 75 FAZLASI
Fosil yakıt teşviklerinden vazgeçerek kamu gelirlerini kayda değer oranda artırmak mümkün.
Sadece 2023 yılında fosil yakıtlara sağlanan vergi muafiyeti, istisnası ve indirimleri yoluyla sağlanan 43,8 milyar TL’lik teşvik tutarı, yeni vergi paketinin devreye girmesiyle 2024 yılının dört ayında elde edileceği hesaplanan gelirden (38,5 milyar TL) yüzde 14 daha fazla. SEFİA’nin yaptığı hesaplamalara göre, fosil yakıt teşviklerinden vazgeçerek hem vergi paketinde öne çıkan önlemleri telafi etmek hem sosyal ve ekonomik fayda gözetmek mümkün:
- Fosil yakıt teşviklerinden vazgeçerek önerilen vergi paketindeki yurt dışı çıkış harcının 20 kat artışından beklenen gelirden yüzde 75 daha fazla gelir elde edilebilir. Anayasal bir hak olan seyahat özgürlüğü kısıtlanmadan, kamu bütçesini desteklemek mümkün.
- 2023 yılında fosil yakıtlara sağlanan vergi teşvikleri ile kira geliri istisnalarının kaldırılması yoluyla elde edilmesi beklenen 40 milyar TL’lik geliri karşılamak mümkün. Barınma sorunundaki mevcut problemleri derinleştirmek yerine, fosil yakıt teşviklerinden vazgeçilebilir.
- Yem ve gübre teslimlerindeki KDV istisnasının kaldırılması ile elde edilecek gelir, sadece 2023 yılında fosil yakıtlara sağlanan vergi teşviklerinin yüzde 78’i kadar. Fosil yakıtları teşvik etmek yerine tarım ve hayvancılığı destekleyerek hem üretim korunabilir hem de gıda enflasyonu azaltılabilir.
- Sadece 2023 yılında fosil yakıtlara sağlanan 43,8 milyar TL’lik vergi teşviki tutarıyla, borsa kazançlarının vergilendirilmesi ile elde edilmesi beklenen gelirin yüzde 60’ı karşılanabilir. Fosil yakıt teşviklerinden vazgeçerek vergi yükü azaltılabilir ve ekonomi güçlendirilebilir.
Fosil yakıt teşviklerinden vazgeçilmesi kamu maliyesi açısından önemli bir kaynağa işaret ediyor. Türkiye’nin fosil yakıt teşviklerini sürdürmekteki ısrarı, hatırı sayılır bir kaynak harcamasına neden olmasının yanında, enerjide ithal bağımlılığını artırması bakımından da cari işlemler dengesini bozucu bir etkiye neden oluyor.Bunun yanında çevresel, sosyal ve sağlık maliyetleri, ve özellikle de Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefleri göz önünde bulundurulduğunda, fosil yakıt teşviklerinin kaldırılmasından sağlanacak tasarruflar, kamu faydasını gözeten ve Türkiye’nin 2053 net sıfır patikası ile uyumlu kalkınma patikasını destekleyecek alanlara yönlendirilebilir.
Yorum Yazın