MHP lideri Bahçeli’nin PKK lideri Öcalan’ı Meclis’te DEM Parti grubunda örgüte silah bırakma çağrısı yaparken, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, PKK’lı ile bağlantıları nedeniyle gözaltına alınıp, tutuklanıyor. İlginç değil mi? ... Açıkçası Türkiye'nin bugünden itiberen gerçek bir "Demokrasi Koalisyonu"na ve ona liderlik edecek siyasetçiye, kadroya ve enteletüel bir çabaya her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktadır.
Dün ilginç bir gün oldu.
Cumhuriyet’in ilanının 101. yılı tüm ülkede coşku ile kutlanmasının takip eden sabah, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alındı ve tutuklandı.
Özer’in terör örgütü ile bağlantıları olduğu ve terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklandı.
Yine iktidara yakın medyaya göre ise Özer’in yerine kayyum bile atanmış.
MHP lideri Bahçeli’nin PKK lideri Öcalan’ı Meclis’te DEM Parti grubunda örgüte silah bırakma çağrısı yaparken, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, PKK’lı ile bağlantıları nedeniyle gözaltına alınıp, tutuklanıyor.
İlginç değil mi?
Ancak kabul edelim ki, ilginç değil.
Muhalefet ne kadar farkında bilmiyorum ama devlet/iktidar bloku geçmişi 7 Haziran 2015’e kadar giden ideolojik ortaklığını yeni bir aşamaya taşıma karar vermiş görülüyor.
28 Şubat 2015’de açıklanan Dolmabahçe Mutabakatı, aradan geçen üç hafta sonra 21 Mart 2015’de yok sayılmış ve 3 Ocak 2013’ta başlayan çözüm süreci fiili olarak sona ermişti.
O günlerde AKP-MHP arasında arka kapıda başlayan diyalog 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra da devam etti. 1 Kasım 2015’de seçim yenilendi ve AKP yeniden tek başına iktidar oldu.
15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL’i takip eden süreçte MHP lideri Bahçeli, Erdoğan’ın rafa kaldırdığı başkanlık sistemini gündeme getirdi ve 2018’de Türkiye’de yönetim sistemi değişti.
Bu 2015’de başlayan AKP-MHP siyasi ortaklığının en somut adımı oldu. Bu adım aynı zamanda ideolojik bir dönüşümü de ifade etti.
Bahçeli’nin Öcalan’a çağrısı da, Türkiye’nin sistem değişikliği kadar önemli bir adımdır.
Erdoğan’ın dün Meclis grubunda yaptığı konuşmaya bir bütün olarak bakıldığında uygulamaya konulan yeni sürecin en az sistem değişikliği kadar önemli olduğu da açıktır.
Evet, iktidar bloku için Kürt sorunu yok, terör sorunu var. Ve terör sorunu da Öcalan üzerinden çözülmek isteniyor. Öcalan’ın örgüt ve DEM Parti üzerinden etkisizleştirme gücü kullanılarak iç politikada kendi gücünü konsolide etmek ediyor.
Bu bağlamda Erdoğan’ın yine dünkü Meclis grubunda CHP lideri Özgür Özel’e yönelik teşekkür ve çağrılara baktığımızda, orada da CHP’yi bu sürece engel değil destek olmaya davet etmektedir. Kaldı ki, Erdoğan'ın konuşmasından Esenyurt dosyasına hakim olduğunu anlıyoruz. Dahası Özel'e bu konuda mealen tepkisiz kalması çağrısı da yapmaktadır.
Ahmet Özer’in gözaltına alınıp tutuklanması, açık biçimde CHP’yi kriminalize etme amacı taşımaktadır. Ve bu bağlamda Esenyurt ilktir ve devamının gelmesi muhtemeldir. Hedefin de Ekrem İmamoğlu olduğu açıktır.
Evet, devlet/iktidar bloku içerde dikensiz gül bahçesi istiyor. Yıllar önce ifada edilen “Yerli ve Milli” muhalefet, iç cephe söylemi ile hayata geçirilmek isteniyor.
Devlet/iktidar bloku planını işletmeye devam ediyor.
Bu bağlamda bir kez daha ifade edelim, burada sorumluluk CHP başta olmak üzere tüm siyasi muhalefete ve sivil alandaki toplumsal muhalefete düşmektedir.
Ve bu noktada ifade edelim ki son gelişmeler DEM Parti’ye de büyük bir sorumluluk yüklemektedir.
Açıkçası Türkiye'nin bugünden itibaren gerçek bir "Demokrasi Koalisyonu"na ve ona liderlik edecek siyasetçiye, kadroya ve entelektüel bir çabaya her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktadır.
Yorum Yazın