31 Mart seçim sonrası, enflasyon ile mücadele programının terk edileceğine dair ve Sayın Şimşek’in şahsının görevine devam etmeyeceğine dair çıkan söylentilere açıklık getirilmesi ve mevcut politikaların kararlılıkla süreceğine dair yapılan açıklamalar yerindedir. Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından yapılan açıklamalar, piyasa beklentilerinin yönetimi açısından çok önemlidir. 31 Mart seçim sonrası, enflasyon ile mücadele programının terk edileceğine dair ve Sayın Şimşek’in şahsının görevine devam etmeyeceğine dair çıkan söylentilere açıklık getirilmesi ve mevcut politikaların kararlılıkla süreceğine dair yapılan açıklamalar yerindedir.Özellikle Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak, enflasyonda artışa neden olacağı gerekçesiyle, gelir vergisi ile katma değer vergisinde ek artışların olmayacağının açıklanması, ek vergi yükünün gelmeyeceğine işarettir. Bu durum, ekonomi otoritesinin talep enflasyonundan çok maliyet enflasyonunun olduğunu kabul ettiğini göstermektedir. Bunun anlamı, talebi kısarak enflasyonun belli bir noktaya kadar düşürüleceği anlaşılmıştır. Çünkü, fiyat ile maliyet arasındaki makasın daraldığı; ek vergi yükünün doğrudan fiyatlara yansıdığı ve enflasyonu tetiklediği bir gerçektir.Kredilerin tüketime değil üretime yönlendirileceğine ilişkin bir açıklama yapılmıştır. Bu açıklamanın iki boyutu vardır. Birinci boyut; eğer üretim maliyetlerini düşürecek ve arzı arttıracak bir finansal destek paketi olarak sunulursa, firmalar için çalışma sermayesinin yönetimi ve reel aktivite dengesinin sağlanması açısından olumludur. İkinci boyutu ise, şirketlere verilecek krediler, üretim maliyetlerinin düşürülmesini ve üretim hacminin artışını sağlamaz ve dışa bağımlı sektörlerde üretimi teşvik ederse, cari açık ve likidite artışına yol açar. Bu durum enflasyonun yükselişini besler. Bu nedenle, uluslararası rekabet gücü ve katma değeri yüksek sektörler desteklenirse, daha sağlıklı sonuçlar alınır.Sağlık Bakanlığı haricinde hiçbir bakanlık (emekli olanların yerine yapılacak atamalar hariç) personel alamayacağına dair yapılan açıklama; kamu harcamalarında azalma olacağına dair bir işaret olarak görülmektedir. Ancak yeterli değildir; kamu harcamalarının azaltılması sadece yeni atamalar yapmayarak, emek gücünden yararlanmanın azaltılmasıyla yapılması; verimlilik açısından orta vadede olumsuz sonuçları olacaktır. Bu politikayla sağlanacak tasarruf çok sınırlıdır. Kamuda yapılacak tasarruflar; genel bütçe kalemleri incelendiğinde, görülecektir ki daha radikal adımlar atılarak, daha sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilecektir. Özellikle atama bekleyen dinamik ve verimli işgücünün katma değer sağlayacağı göz ardı edilerek; motivasyonlarının düşürülmesi gelecekte daha yüksek maliyetlere yol açacaktır. Tasarruf kavramı, yatırımlardan vazgeçmekle açıklanamaz; tam tersine gereksiz maliyetlerin sonlandırılması olarak açıklanmaktadır. Bu nedenle kamusal tasarruf, gereksiz, israf durumundaki harcamaların sonlandırılmasıyla sağlanmalıdır.
Son olarak, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek’in yenilenebilir enerji ile ilgili yapmış olduğu açıklama yerindedir. Yenilebilir enerjinin Türkiye’nin en büyük önceliği olduğunun belirtilmesi çok önemlidir.Sayın Şimsek’in Merkez Bankası'nın elinin serbest olduğunu, ne gerekiyorlarsa yapabileceklerine dair yapılan açıklamaları olumludur. Merkez Bankası'nın bir kur hedefinin olmadığının belirtilmesi, aşırı dalgalanmalar karşısında piyasada istikrarsızlığa neden olabilecek, bir ortamın oluşmaması için tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de merkez bankasının gerekli müdahaleleri yapabileceğine dair yapılan açıklamalar; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın bağımsızlığına ilişkin hassasiyetlerin oluştuğu bir ortamda, Merkez Bankası yönetiminin kendilerine bırakılması yerinde olacaktı. Özellikle para politikası ile maliyet politikasının koordinasyonun sağlanmasına ilişkin atılacak adımlarda, para politikası otoritesinin prestijine zarar verecek, merkez bankası yönetimin gölgede bırakacak açıklamalar, iletişim açısından sakıncalıdır.Son olarak, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek’in yenilenebilir enerji ile ilgili yapmış olduğu açıklama yerindedir. Yenilebilir enerjinin Türkiye’nin en büyük önceliği olduğunun belirtilmesi ve kısa sürede bu konuda önemli adımlar atılacağının belirtilmesi çok önemlidir. Seçimden sonra baraj, göller ve denizlerde yüzer GES’ler ve RES’lerin enerji santrallerinin kurulması için gerekli düzenlemelerin yapılacağının belirtilmesi önem arz etmektedir. Ancak yenilenebilir enerjiye ilişkin atılması gereken adımlar bunlarla sınırlı olmamalıdır. Tüm konut ve iş yerlerinin yenilenebilir enerji kaynaklarından beslenmeleri sağlanmalıdır. Bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalı ve yerel yönetimler de yetkilendirilmelidir. Buna ek olarak, yenilenebilir enerji üretiminde kullanılacak ürünlerin yurtiçinde üretimi teşvik edilmelidir.
Yorum Yazın