İstediğim, önerim çok basit, Orman Bakanlığı bir kitap basacak, bu kitabın içinde 1982’den günümüze çıkan her orman yangını mahallinin, o bölgenin yangın öncesi hava fotoğrafını ve hemen altında da bugünkü hava fotoğrafını koyacak, yangın alanları tekrar orman niteliğine kavuşmamış ise nedenini yazacak, o yanmış orman bölgelerinde otel, başka turistik tesis, konut ya da başka şeyler varsa da bu fuzuli şagilin kimliğini verecek… Yaz geldi, böyle oldu, orman yangınları yine başladı, bu orman arazilerinin yerine neler yapılacağı yine belirsiz ama onlarca senedir her yaz geldiğinde aynı şey oluyorsa ve bu konuda da hiçbir şeffaflık yoksa biz vatandaşlara da bu konuda bir şeyler talep etmek düşer.Orman yangınlarının tümünün arazi rantı arayışı ile çıkarıldıklarını kimse söyleyemez ama bu yangınların azımsanmayacak bir bölümü maalesef otel, tatil köyü, siteler üretmek ve kısmen de tarım sahası açmak için çıkarılıyor.Sosyal medyada “otel olmayacak yerden duman çıkmaz” gibi yarı şakalara tanık oluyoruz, malum bir laf vardır, izahı olmayınca mizahı oluyor.
Sadece Muğla’da biraz dolaşın, bölgenin kırk, elli sene öncesini de hatırlıyorsanız yeni inşa edilmiş otellerin, sitelerin yerlerindeki ormanlar gözünüzün önüne geliveriyor.
OTELLERİN YERLERİNDEKİ ORMANLAR GÖZÜNÜZÜN ÖNÜNE GELİYOR
Orman yangınları tarihte her zaman olmuştur, son elli seneye kadar ise bu yangınların kısm-ı azamı doğal sebeplerle ya da savaşlarda çıkmıştır, hala doğal sebeplerle ve savaş silahı olarak orman yangınları çıkıyor ama günümüzde rant kollamacı yangınlar çok öne çıkmış durumda, bu gözleme dayanmayan bir iddia değil, sadece Muğla’da biraz dolaşın, bölgenin kırk, elli sene öncesini de hatırlıyorsanız yeni inşa edilmiş otellerin, sitelerin yerlerindeki ormanlar gözünüzün önüne geliveriyor; muhtemelen en çirkin örnek de, tam bir gözlem, Bodrum Güvercinlik’te Pina yarımadasındaki turistik tesisler, Anayasaya açık aykırı ama 1987 tarihli Bakanlar Kurulu kararı var ortada maalesef, Tevfik Fikret’in “han-ı iştiha” dediği tam da bu galiba.Yürürlükteki Anayasamızın 169’uncu maddesi, üst başlığı “Ormanların korunması ve geliştirilmesi”, okuma bilenler için, 1 Ocak 1982’den sonra çok özel durumlar dışında (Anayasada açıkça sayılıyor) “orman sınırlarında daraltma yapılmasının” yasakladığını görüyorsunuz; tekraren söylüyorum, bölgeyi bilenler biliyor, yanan ormanlar yerine illegal olarak yapılan turistik tesislerin hiçbiri Anayasa 169’da yazılı bu özel şartları haiz değil.Gelelim bu yazıda bilmem kaçıncı defadır yazdığım Tarım ve Orman Bakanlarına açık önerime; yarım dakikalık bir internet araştırmasında 7 Mart 2022 tarihinde Ahval sitesinde, 25 Haziran 2022 ve 26 Ağustos 2023 tarihlerinde Artı Gerçek sitesinde bu önerimi yaptığım yazılarıma rastladım, başka ulaşamadığım yazılarım da var, bu son üç yazıda aşağıda TEKRARLAYACAĞIM önerimi doğrudan, ismen dönemin Tarım ve Orman Bakanları Bekir Pakdemirli ve Vahit Kirişçi’ye ve bugünkü Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya yöneltmişim, bugünkü yazı ile birlikte Bakanımız İbrahim Yumaklı’ya ikinci kez aynı öneriyi yapıyorum.Yukarıda belirtmiş idim, Kenan Evren Paşamız 31.12.1981 tarihinden geriye yönelik olarak bir tür hukuka aykırı bir orman affı çıkarıyor, anayasal değil de diyemiyoruz çünkü o tarihte bir anayasamız da yok, ben de istemeden de olsa önerimi bu tarihten (31.12.1981) sonrası için yapıyorum, Kenan Evren’in yaptığının davası olmaz diyerekten.Orman Bakanlığı çok köklü bir bakanlığımız, arşivlerinde, kayıtlarında, eminim, ormanlarımıza ilişkin çok detaylı bir fotoğraf, bilgi arşivi vardır, mutlaka vardır, ya da olması gerekir, şayet Bakanlık “bu bilgiler, bu hava fotoğrafları 1982’den günümüze elimizde yok” derse oraya bakanlık değil başka şey denir, çünkü bürokrasi her şeyden önce sistematik kayıt demektir.Bakanlığın elinde yine mutlaka 31.12 1981’den günümüze Türkiye’nin her noktasında çıkan orman yangınlarının tarihleri, detayları da mevcuttur, mevcut olması gerekir, yoksa bile sıradan bir gazete taraması bu bilgiyi ortaya çıkarır.Önerim çok açık ama önerimi bir kez, bir kez daha formüle etmek ve karşılığında da hiçbir geri besleme alamamak insanı hem üzüyor hem de, ne yalan söyleyeyim, çok daha kuşkucu yapıyor, Orman Bakanları bu önerdiğim kitabı basmıyorlar ise, insanın aklına ister istemez kötü fikirler, burnuna da kötü kokular daha fazla geliyor.Bugünkü Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı böyle bir kitabı eksiksiz, büyük bir saydamlıkla yayınlayabilir ise eminim gelecek senelerde çocuklarına, torunlarına “bu kitap babanızın, dedenizin şeref kitabıdır, babanızla, dedenizle gurur duyabilirsiniz” diyebilecektir, bir baba, bir dede için ne büyük bir saadet.
Yorum Yazın