Gösterişçi ruh hali kuşkusuz sadece yenilen içilen şeylerde, gidilen yerlerde değil; yaptıkları her şeyde kendisini belli ediyor. Bunlar iktidarın halktan koptuğunun en yakın zamandaki örnekleri sadece. Bu örnekleri aslında birçok alanda, yıllardır hep beraber yaşıyoruz.AKP iktidarının Türkiye’ye en büyük zararlarından biri de kuşkusuz kurnazlığın masumiyete, hızlı kazancın emeğe galip geldiği bir kültür erozyonu yaratmış olması.Bu erozyonla bir nesil yetişti. Bu durumun en tehlikeli tezahürü de saygısızlığın, kuralsızlığın ve cezasızlığın normalleşmesi oldu. Televizyon dizilerinde neredeyse ilahlaşan kabadayı figürleri, sosyal medyada emek harcamadan kazandıklarını görgüsüzlükle harmanlayan fenomenler gün geçtikçe daha da popüler hale geldi. Bu popüler kültür, en çok çocukları ve gençleri etkisi altına aldı önce. Aynı çocuklar, akranlarıyla bir arada oldukları okullarda ne Türkiye ne dünya edebiyatıyla karşılaştı. Ergenken kendilerine kurmaları gereken hayal dünyalarını edebiyat eserlerinden, oradaki karakterlerden değil; Instagram’da gördükleri, emeğiyle kazanmadıkları paralarını estetik cerrahide, kozmetik sektöründe harcayanlardan şekillendiriyorlar. Genç kızlar makyaj videosu çekmeye başladı, genç erkekler de paçaları kısalttı, kabadayı pozları vererek yaşıtlarına gövde gösterisi yapmaya başladı. Hepsinin hayali tek: Kısa zamanda ve kolay para kazanmak. Hayat nedir, ben kimim, dünya nasıl bir yer gibi günümüzde fazlaca derinlikli kalan sorular, bu gençler için bir komedi unsuru sadece. Özgürlüklerinin bittiği yeri de, toplumsal rollerini de öğrenemeden büyüdüler.
Gönül isterdi ki bu cümleyi “yediklerini, içtiklerini” diye kurabilelim ama malum bu mümkün değil; zira belli ki hâlâ ıstakoz yerken yanında çay içtiklerine emin olan bir kitleleri olduğunu zannediyorlar.
ISTAKOZ YERKEN…
Türkiye’de eğitim sistemi, siyasal İslam’ın; televizyon kanalları, diziler, programlar, internet site ve uygulamaları da RTÜK’ün esaretinde. Bilinçli aileler de kontrol etmekte doğal olarak çok zorlandıkları bir ortamda ebeveynlik yapmaya çalışıyorlar. Bilinçli olmayanlarsa, fırsatçılık metotlarını günün koşullarıyla uyumlanarak hayata geçirmeye başladılar. Bu erozyondan elbette yetişkinler de nasibini aldı; kısa zamanda ve kolay para kazanmanın, sınıf atlamanın iktidarın yanında yer alarak mümkün olacağını görenler, gözümüzün önünde köfte ekmekten ıstakoza terfi ettiler. Terfi etmek diyorum çünkü bu insanlar için bunun bir terfi konusu olduğu aşikar ki; mesleklerine, yaptıkları işe ve bulundukları örgüte bakmadan yediklerini, bulundukları yeri ifşa edebiliyorlar. Gönül isterdi ki bu cümleyi “yediklerini, içtiklerini” diye kurabilelim ama malum bu mümkün değil; zira belli ki hâlâ ıstakoz yerken yanında çay içtiklerine emin olan bir kitleleri olduğunu zannediyorlar.Milletvekilleri, bugünün Türkiye’sinde eğer gerçekten milletin vekili olsalardı; kollarında Rolex saatleri, Bulgari bileklikleriyle dünya jet sosyetesinin gittiği bir kulüpte, ülkemizde en ucuz mekanda asgari ücretin yarısına yiyebileceği bir ıstakoz boğazlarından geçer miydi?
Yorum Yazın