Azerbaycan’daki COP29 iklim zirvesinde Bakan Kurum, ilk defa fosil yakıtlardan çıkış hedefi dile getirdi, ancak herhangi bir takvimden ve sayısal hedeften bahsetmedi. Üstelik, Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi belgesinde de kömürün adı yok. Emisyonlarının yüzde 20’si kömür kaynaklı olan Türkiye’nin kömürden çıkışı temel alan bir iklim stratejisinin ortaya koyamaması, açıklamanın ciddiyetini sorgulatıyor…
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 29’uncu Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine yönelik Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi belgesini açıkladı. Söz konusu yol haritası 2053 yılında yüzde 50 yenilenebilir enerji ve yüzde 30 nükleer enerji hedefinde bulunuyor.
Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine önemli katkı sağlayacağı iddia edilen belgede kömürden çıkışa dair bir politika yer almıyor. Böyle bir politikaya yer verilmemesinin yanı sıra belgede kömür kelimesinin dahi yer almaması dikkat çekerken, genel bir hedef olarak, mevcut fosil yakıta dayalı tesislerin altyapısının gözden geçirileceği aktarılıyor.
İşin bir diğer ilginç tarafı Murat Kurum’un fosil yakıtlara ilişkin açıklamasıyla yaşandı. Kurum’un 2053 Türkiye’nin Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi sunumunun ardından Greenpeace Türkiye Program Direktörü Berkan Özyer, “Uzun vadeli hedefte kömür ve genel olarak fosil yakıtlardan çıkışa yönelik hiçbir hedefin yer almamasına” dair bir soruyu doğrudan Bakan Kurum’a yöneltti.
Kurum bunun üzerine 2053 yenilenebilir hedeflerini tekrar dile getirdikten sonra “Zaman içerisinde fosil yakıtlardan bu süreçte çıkmış olacağız. Emisyon üretmeyen enerji tesis edecek adımları da inşallah atmaya devam edeceğiz” yanıtını verdi.
Böylece Bakan Kurum, ilk defa fosil yakıtlardan çıkış hedefini dile getirmiş oldu.
FOSİL YAKITLARDAN ÇIKIŞ İÇİN NET TARİH YOK
Bu niyetin ilk adımının da Afşin-Elbistan A Termik Santrali’ne, yeni bir santral büyüklüğünde, 688 MW’lık ek ünite yapılmasının iptali olması gerektiğini belirten Özyer, “Karbon Nötr Türkiye Yolunda İlk Adım: Kömürden Çıkış 2030 raporu, kömürden adil bir çıkışın 2030 yılında yapılmasının mümkün olduğunu gösteriyor. Şimdi hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na hem de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na soruyoruz: Fosil yakıtlardan çıkış için net tarih ne zaman?” diye sordu.
Kurum’un açıkladığı iklim hedeflerinden öne çıkanlar şöyle:
- Birincil enerjide yenilenebilir enerjinin payının yüzde 50’ye, nükleer enerjinin payının ise yüzde 30’a çıkarılması planlanıyor.
- 2053’e kadar 7 bin kilometre yüksek hızlı tren ve hızlı tren hattı inşa edilecek, demiryollarının lojistikteki payı yüzde 5'ten yüzde 22’ye çıkarılacak.
- 2035 yılına kadar elektrikli araç sayısının 4,2 milyona ulaştırılması, yerlilik oranının ise yüzde 75’e çıkarılması hedefleniyor.
- Ormancılık sektöründe mevcut ormanların korunması, millet bahçelerinin, yeşil alanların ve yeşil koridorların artırılması yoluyla yutak alan kapasitesi yükseltilecek.
- Tarım alanlarının yüzde 10’unda organik tarım yapılacak, hayvancılık sektöründe biyogaz tesislerine öncelik verilecek.
- Atık sektöründe geri dönüşüm oranı yüzde 70’e çıkarılacak. Depozito yönetim sisteminin makine ve altyapı kurulumu 2025 sonuna kadar yapılarak ülke genelinde uygulamaya geçirilecek.
Kurum tarafından açıklanan belgede "kömür" sözünün hiç geçmemesi eleştirilere neden oldu.
TÜRKİYE’NİN EMİSYONLARININ YÜZDE 20’Sİ KÖMÜR KAYNAKLI
Peki Türkiye’nin halihazırda kömürlü termik santrallerdeki mevcut durumu nedir, kömüre bağımlılık hangi seviyede bir göz atalım…
Türkiye’nin güçlü iklim hedeflerine ulaşması için acilen “yeni kömürlü termik santral yapmama” kararı alması ve kademeli olarak kömürden çıkışı planlaması gerekiyor.
Tüm gelişmiş ülkeler, küresel ısınmanın en büyük nedenlerinden biri olan ve finansal geleceği kalmayan kömürü terk ederken, Türkiye’de halen yeni santral yapımı gündemde. Kömürlü termik santralların yarısının ithal kömüre dayalı olduğu, ekonomik teşviklerle ayakta kalabilen kömür sektörü kamu kaynaklarının boşa harcanmasına neden oluyor.
Örneğin, Afşin-Elbistan A Termik Santralı’na, yeni bir santral büyüklüğünde, 688 MW’lık ek ünite yapılmak isteniyor. 40 yıldır kömürün gölgesinde yaşayan halk için bu, daha fazla kaldıramayacakları yeni sağlık ve çevre sorunları anlamına geliyor.
Kömürden elektrik üretimi kaynaklı emisyonlar Türkiye emisyonlarının yüzde 20’sine denk geliyor.
Kömürden elektrik üretimi son 10 yılda iki katına ulaşırken, 2023 yılında 118 TWh’lik kömürden elektrik üretimi Türkiye’nin en yüksek üretimi olarak kayıtlara geçti. Bu durum, aynı zamanda Türkiye’nin emisyonlarının beşte birinin sadece kömüre dayalı termik santrallerden kaynaklandığını da ortaya koydu.
Öte yandan, Türkiye’deki kömür rezervlerinin çok büyük bir kısmının ısıl değerinin düşük olması, birim elektrik üretimi için yüksek miktarlarda kömür tüketilmesini gerektiriyor. Linyit yakıtlı santrallerde 1 MWh elektrik üretimi için ortalama 1700 kg kömür tüketilirken, ısıl değeri yerli kömüre göre yüksek olan ithal kömür yakıtlı santrallerde 1 MWh elektrik üretimi için 350 kg kömür kullanılıyor.
Global Energy Monitor tarafından hazırlanan Küresel Kömürlü Termik Santral Takibi raporununTürkiye ile bölümleri önemli bilgiler içeriyor.
Türkiye’nin geliştirilmekte olan kömürlü termik santral kurulu gücünde 2015 yılından bu yana düşüş yaşanırken, iptal edilen kurulu gücün devreye alınan tesislerden daha fazla olduğu görülüyor. Bunun elbette Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu ekonomik krizle ve sanayi üretimindeki düşüşle doğrudan ilgisi olduğu söylenebilir.
Türkiye, 2023 yılında yerli kömür sanayini geliştirmeye devam etse de, dünya sıralamasında geliştirilmekte olan kömürlü termik santral kapasitesinde 8’inci sırada yer alıyor.
Ancak yine de Türkiye, OECD ülkeleri ve komşu Doğu Avrupa ve Batı Asya ülkelerine kıyasla geliştirme aşamasındaki en yüksek kapasiteye (4,8 GW) sahip olmaya devam ediyor.
Türkiye, 2023 yılında ne yeni bir kömürlü termik santrali işletmeye aldı ne de yeni bir inşaata başladı.
Ancak, Türkiye’de halen altı kömürlü termik santral projesi bulunuyor.
Türkiye’nin işletmedeki kömürlü termik santrali filosu 2015’ten bu yana 5,2 GW (yüzde 34) arttı.
Toplam kurulu güçte çok daha büyük bir artış görülmesi beklenirken, toplam 73,8 GW’lık kömürlü termik santral projesi iptal edildi veya bu dönemde iptal edildiği varsayıldı.
Son birkaç yılda mahkeme ve devlet kurumlarının kararlarıyla birkaç yeni termik santral projesinin hayata geçirilmesi durduruldu veya engellendi. Tabi, yapımı tamamlanmış projelerin bazılarının bile beklenen şekilde çalıştırılmadığı da bir gerçek.
Kurum’un ilk defa fosil yakıtlardan çıkış hedefini ilk kez dile getirmiş oldu, bu önemli bir gelişme ancak herhangi bir takvimlendirilmiş hedefin ortaya konmamış olması ve üstelik strateji belgesinde kömürün k’sinden bahsedilmiyor olması hayal kırıklığı yaratıyor.
KÖMÜRDEN ÇIKIŞI OLMAYAN İKLİM STRATEJİSİ
Kömürden elektrik üretimi kaynaklı emisyonların payı 2012 yılında yüzde 14 seviyesindeyken, 2022 sonrasında yüzde 20’ye yaklaştı. Bu yükselişin ana nedeni de Türkiye’nin enerji portföyü içerisinde ağırlığı artan ithal kömüre dayalı santraller olarak ortaya çıkıyor.
Murat Kurum’un ilk defa fosil yakıtlardan çıkış hedefini ilk kez dile getirmiş oldu, bu önemli bir gelişme ancak herhangi bir takvimlendirilmiş hedefin ortaya konmamış olması ve üstelik strateji belgesinde kömürün k’sinden bahsedilmiyor olması hayal kırıklığı yaratıyor. Maalesef, kömürden çıkış hedefi olmayan bir iklim stratejisi Türkiye için gerçekçi gözükmüyor.
COP29 öncesi Enerji Bakanlığı tarafından açıklanan Yenilenebilir Enerjide 2035 Yol Haritası’nda Türkiye’nin 2035 yılında 120 bin MW güneş ve rüzgar kurulu gücüne ulaşma hedefi ilan edildi.
Yani, bugün 30 bin MW olan güneş ve rüzgar kurulu gücünün dört katına çıkarılması hedefi kondu. Ancak, bu hedef tek başına yeterli değil, bunun hedefleri ve takvimi belirlenmiş bir iklim stratejisiyle birlikte uygulamaya konması gerekiyor. Dolayısıyla, kömür kullanımından kademeli olarak çıkışa dair bir strateji değişikliğine gidilmemesi 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşılmasını da zorlaştırıyor.
Sözün özü şu: Emisyonlarının en az yüzde 20’den fazlası kömürlü termik santrallerden kaynaklanan Türkiye’nin iddialı bir iklim hedefi için yeni kömürlü termik santral yapmama kararı alması, kömürden çıkış hedeflerini takvimlendirmesi ve kademeli olarak kömürden çıkışı planlaması gerekiyor. Diğer türlü, “zaman içinde çıkacağız” gibi topu taca atan muğlak ifadeler hamasetten öte gidemiyor.
Yorum Yazın