Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, 2024’te rekor kıran küresel kömür talebi, 2027’ye kadar her yıl rekor kırmayı sürdürecek. Kömür talebi 2027'ye kadar 8,77 milyar tona yükselecek. 2024’te üç kömürlü termik santral planını iptal eden Türkiye ise OECD ülkeleri içinde yeni kömürlü termik santral izinlerini yasaklamayı taahhüt etmeyen tek ülke olmaya devam ediyor…
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) bu hafta yayınladığı bir rapordaki veriler, gelecek 10 yılda kömüre olan talebin artmaya devam edeceğine dikkat çekiyor.
IEA'nın en son eğilimleri analiz ettiği ve orta vadeli tahminleri güncellediği yıllık kömür piyasası raporunun en güncel hali olan Coal 2024, dünyanın en fazla karbon emisyonuna sahip fosil yakıtına olan talebin, rüzgar ve güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerjinin hızla yaygınlaşmasıyla azalsa da, kömürün yükselişini durdurmak ve hatta tersine çevirmek için yeterli olmadığını gösterdi.
Rapora göre, kömür talebi 2024'te yeni bir rekor kırarken, küresel kömür talebi 2027'ye kadar her yıl yeni bir rekor kırmaya devam edecek. IEA’nın son tahminleri, kömür talebinin 2027'ye kadar yaklaşık 8,77 milyar tona yükseleceğini öngörüyor.
Bu, 2024 seviyelerinden yaklaşık yüzde 1 daha yüksek bir seviyeye işaret ediyor. Söz konusu veriler, maalesef, kömür talebinin gelecek 10 yılda istikrarlı bir düşüşe geçeceği yönündeki geçen yılki tahmini ise geçersiz kılıyor.
Bilim insanlarının her fırsatta küresel ısınmanın 1,5 °C derecede sınırlandırılması için olağanüstü bir çabayla karbon emisyonlarının azaltılması gerektiğini ve 2030’a kadar karbon salımlarının azaltılmadığı takdirde ısınmanın tehlikeli seviyelere ulaşmasının engellenemeyeceğini söylediği bir dünyada raporların hala tersi tespitlerde bulunması ciddi hayal kırıklığı yaratıyor.
2050'ye kadar net sıfır emisyona ulaşma ve Paris Anlaşması’nın hükümlerine uygun şekilde küresel ısınmayı sınırlama yolunda ilerlemek için kömür kullanımının gelecek 10 yılda keskin bir biçimde düşmesi gerekiyor. Gezegen, sanayi öncesi seviyelerin 1,5 °C derece üzerinde sıcaklıklara ulaşmış olabilir.
Nitekim, Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin son verilerine göre, 2024 kayıtlara geçen en sıcak yıl olacak. Sıcaklık rekorunun kırılması halinde 1,5 °C derece sınırı da ilk defa aşılmış olacak. 2023’ün sanayi öncesi seviyelerin 1,48 °C derece üzerinde geçmesiyle birlikte, 2024’ün de sanayi öncesi seviyelerin 1,5 °C derece üzerinde sıcaklıkların yaşandığı ilk yıl olacağını belirtiyor. Beklenen rakam 1,55 °C derece seviyesinde.
Bilimsel verilerin vahameti bir yana bu aslında kolektif iklim eyleminin başarısız olduğunun çok net bir göstergesi.
Kömür fiyatları hali hazırda 2017-2019 yılları arasında görülen ortalamanın yüzde 50 üzerinde seyrederken, dünyadaki kömür üretiminin de bu yıl tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşması bekleniyor.
Öte yandan, yenilenebilir enerji kapasitesinin güçlü şekilde büyümeye devam etmesi ve elektrik üretimindeki payının artmasına bağlı olarak, dünyadaki kömür talebinin 2027'ye kadar söz konusu rekor seviyeye yakın seyredeceği öngörülüyor.
Uluslararası kömür ticaretinde rekor bekleniyor
Çin, dünyanın en büyük kömür tüketicisi olarak önemini korurken, uluslararası kömür ticaretinin de bu yıl 1,55 milyar tonla rekor kıracağı hesaplanıyor. Rapora göre, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde daha büyük bir rol oynaması ve Çin’deki kömür tüketim seviyelerinin düşmesiyle talebin 2027’ye kadar yatay bir seyir izleyeceği öngörülüyor.
Kömür talebindeki düşüşün hızı ise güçlü politikaların yürürlüğe girmesine, ABD ve Kanada’daki doğalgaz da dahil olmak üzere alternatif enerji kaynaklarındaki büyümeye bağlı olacak.
Geçmiş dönemde fosil yakıt endüstrisiyle olan yakınlığı düşünüldüğünde Donald Trump’ın ikinci ABD Başkanlığı dönemi de bu açıdan yakından izlenecek.
Çin’deki elektrik sektörü küresel kömür piyasaları için önem arz ediyor. Çin, 2024 yılında enerji sektörünü çeşitlendirip rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesindeki büyümeyi hızlandırmaya devam etti. Rapora göre, bu durum 2027’ye kadar kömür tüketimindeki artışları sınırlamaya yardımcı olacak. Buna ek olarak, hava koşulları kısa vadede kömür tüketiminde dalgalanmalara neden olabilir.
Rapora göre, yenilenebilir üretimdeki hava koşullarına bağlı değişkenlik nedeniyle Çin’deki kömür talebi 2027’ye kadar tahmin edilenden 140 milyon tona kadar daha yüksek veya daha düşük olabilir.
Kömür tüketiminin bundan sonraki seyrinde Çin’in talebindeki azalma ya da artma etkili olacak gibi görünüyor.
Dünyanın hali genel olarak böyleyken, kömür sevdalısı Türkiye’nin mevcut durumuna da bakmakta fayda var.
Global Energy Monitor’un son verilerle güncellenen ve yine bu hafta yayınlanan Global Coal Plant Tracker (Küresel Kömür Santrali Takipçisi) raporuna göre, Paris İklim Anlaşması'nın imzalandığı 2015 yılından bu yana, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) bölgesinde yeni kömürlü termik santral proje sayısı rekor düşük seviyelere ulaştı.
Toplamda OECD bölgesinde önerilen kömürlü termik santral sayısı 2015'te 142 iken yüzde 96 oranında bir düşüş ile bugün sadece beş yeni kömürlü santral projesi mevcut.
Türkiye’de 2015 yılından bu yana planlanan kömürlü termik santral kapasitesinin 70 GW’tan fazlası iptal edildi. Türkiye 2024 yılında da üç kömürlü termik santral planını iptal etti, ancak OECD içinde yeni kömürlü termik santral izinlerini yasaklamayı taahhüt etmeyen tek ülke olmaya devam ediyor.
Türkiye’de üç termik santral projesi iptal edildi
2024'ün üçüncü çeyreğinde güncellenen Global Coal Plant Tracker’da yer alan veriler, Karaburun ve Kirazlıdere olmak üzere iki kömürlü termik santralin lisansının çevresel izin sürecindeki aykırılıklar nedeniyle iptal edildiğini gösteriyor. Bir diğer santral olan Malkara ise uzun süredir faaliyete geçmediği için rafa kaldırıldı.
Bu gelişmeler sonucunda Türkiye'nin elinde sadece tek bir kömürlü termik santral projesi kaldı: Kahramanmaraş’taki Afşin Elbistan A Termik Santrali’nin genişletilmesi. 1984’ten beri faaliyet gösteren Afşin-Elbistan A Kömürlü Termik Santrali, 2018 yılında Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) tarafından özelleştirilerek 20 yıllığına Çelikler Holding'e devredildi. Konuyla ilgili çevre STK’ları EÜAŞ’a ait Afşin-Elbistan B termik santrali ile birlikte sekiz ünite olarak faaliyet gösteren termik santrallerin hava kirliliği, çevre ve insan sağlığına olumsuz etkilerini yıllardır gündemde tutmaya ve genişletmenin önüne geçmeye çalışıyor.
Yaklaşık 10 yıldır, yeni kömürlü termik santral stoku bulunan ilk 10 ülke arasında yer alan Türkiye'de bu gelişme dikkat çekici.
2015 yılından bu yana Türkiye'de planlanan kömürlü termik santral kapasitesinin 70 GW’tan fazlası iptal edildi ki bu, dünyadaki en yüksek oranlardan biri. Buna karşılık, aynı zaman diliminde 6 GW’a yakın kömürlü termik santral kapasitesi devreye alındı.
Yine de Türkiye, karbon yakalama ve depolama teknolojisi (CCS) kullanarak santrallerin emisyonlarını azaltma veya “karbonu tutma” hedefi olmadan aktif olarak yeni kömür santralleri planlayan tek OECD üyesi. 2015'ten bu yana kömürlü termik santral proje stoğu bulunan13 OECD ülkesinden Türkiye dışındakilerin tamamı, karbonu tutulmayan yeni kömürlü termik santral yapımını durdurma sözü verdi.
OECD'de planlanan kömürlü termik santral kapasitesi 2015'ten bu yana toplam 111 GW'lık 142 projeden toplam 3 GW'lık beş projeye düştü ve bu beşinden hiçbiri inşaat için gerekli izinlere sahip değil. Türkiye'de planlanan proje hariç diğerlerinin hepsine karbon tutma ve yakalama tesisi (CCS) kurulması planlanıyor.
Türkiye'deki kömür santrali projeleri, güçlü iktidar politikaları ve etkin fosil yakıt lobileriyle neredeyse dokunulmazlık zırhıyla donanmış durumda. İktidarın kömürden çıkış konusunda herhangi bir tarih vermemesi ve takvimlendirilmiş bir kömürden çıkış politikasının olmayışı sayesinde, Türkiye küresel gidişatın tam tersine hareket ederek yeni kömürlü termik santral yapma politikasından henüz vazgeçmiş değil. COP29 sırasında sunulan uzun dönemli iklim stratejisinde de kömür kullanımının durdurulmasında kaldırılmasından da zaten bahsedilmiyor.
Türkiye’nin strateji belgesinde Türkiye'nin 2053’e kadar "kalkınma önceliklerinden taviz vermeden" net sıfır hale gelme hedefine nasıl ulaşacağını detaylandırıyor. En kirli fosil yakıt olarak tanımlanan kömürden çıkışa dair bir plan belgede yer almazken, Türkiye, COP29’da yarım ağız da olsa plan kapsamında fosil yakıtlardan çıkmayı planladığını ilk kez dillendirdi.
COP29'da soruları yanıtlarken Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, fosil yakıtlardan çıkılmadan uzun vadeli iklim hedeflerinin gerçekçi olup olmadığı sorusuna, "Zaman içinde fosil yakıtlardan bu süreçte çıkmış olacağız" cevabını verdi, ancak fosil yakıtlardan çıkışa dair herhangi bir takvim paylaşmadı.
Türkiye, Eylül 2021'de 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefini açıklamış ve aynı yıl kasım ayında Paris Anlaşmasına taraf olmuştu. Türkiye, daha önce gelecek 14 yılda karbon emisyonlarını artırmaya devam edeceğini ve en geç 2038'den sonra azaltma planına geçeceğini açıklamıştı. Bu hedefler 2053 İklim Stratejisi belgesinde de yineleniyor.
Resmi verilere göre, Türkiye'nin sera gazı salımlarının yüzde 70'inden fazlası enerji sektöründen kaynaklanıyor.
Yorum Yazın