Psikolog Donald Winnicott, “Gerçek benlik görülmek ister” der. Bir insanın en derin arzusu, olduğu gibi kabul edilmek, fark edilmek, duyulmaktır. Ama bazı ilişkilerde, bazı ortamlarda, biz fark edilmemeyi öğreniriz. Görünmez olmayı bir savunma mekanizması haline getiririz. Çünkü var olmanın bedeli, bazen ihmal edilmekten daha acı verici olabilir.
Bazen bir insanın hayatında var olmak, bir gölge gibi süzülmek demektir. Oradasınızdır ama yokmuşsunuz gibi… Sanki ruhunuzun dokusu, o anın içinde çözülen bir sis gibi kaybolur. Konuşmaların arasında isminiz hiç geçmez, planlar yapılırken varlığınız hesaba katılmaz, duygularınızı anlatırken bir duvara çarpıp geri dönersiniz. Ve bir noktadan sonra kendinize sormaya başlarsınız: Ben burada gerçekten var mıyım?
Psikolog Donald Winnicott, “Gerçek benlik görülmek ister” der. Bir insanın en derin arzusu, olduğu gibi kabul edilmek, fark edilmek, duyulmaktır. Ama bazı ilişkilerde, bazı ortamlarda, biz fark edilmemeyi öğreniriz. Görünmez olmayı bir savunma mekanizması haline getiririz. Çünkü var olmanın bedeli, bazen ihmal edilmekten daha acı verici olabilir.
Ama işte tehlike tam da burada başlar. Bir yerde yok sayılmak, başka bir yerde kendini aşırı var etmeye çalışmaya yol açar. Birinin hayatında sessiz bir gölge olduğumuzda, başka bir sahnede en parlak ışığın altına çıkmaya zorlarız kendimizi. Görülmemiş yılların acısını, duyulmamış cümlelerin sessizliğini, anlaşılmamış bakışların ağırlığını başka insanlara yükleriz. Ve bu kez de var olmak için fazla savaşan, fazlasıyla isteyen, sürekli kanıtlamaya çalışan biri oluruz.
Hiç kimse, varlığına inanmadığı birinin gölgesinde yaşamak zorunda değil. Çünkü görünmez hissettiğimiz her yerde, aslında kendimizi yavaş yavaş unutuyoruz.
Oysa görünmez olmamak için savaşmaktan daha önemli bir şey vardır: Yanlış yerlerde görünür olmaya çalışmayı bırakmak. Çünkü bazen mesele bizim kim olduğumuz değil, karşı tarafın görmeye gönlü olup olmadığıdır. İnsan kendini bir başkasının gözünden var etmeye çalıştıkça daha da kaybolur. O yüzden asıl soru şudur: Kendimizi ispat etmek için değil, gerçekten olduğumuz için var olabildiğimiz bir yer var mı?
Belki de çözüm, yanlış sahnelerden çekilip doğru sahnelere yürümek. Hiç kimse, varlığına inanmadığı birinin gölgesinde yaşamak zorunda değil. Çünkü görünmez hissettiğimiz her yerde, aslında kendimizi yavaş yavaş unutuyoruz. Ve kim olduğumuzu unuttuğumuzda, bir gün başkaları fark ettiğinde bile artık fark edilecek bir şeyimiz kalmıyor.

Yorum Yazın