Kaçak içki üretimin temelinde, sürekli arttırılan vergiler yüzünden pahalılaşan içki fiyatlarının olduğuna kuşku yok. Bu yüzden insan hayatını hiçe sayan, distile içkilerin metil alkol ile üretilmesine karşı yeterince önlem alınamıyor.
Türkiye’de yılbaşının hemen öncesinde İstanbul’da, “kaçak” içki yüzünden ölenlerin sayıları 38 kişiye yükseldi. Haberlere göre entübe 24 kişi de entübe edildi. Dünyanın her hangi bir ülkesinde bu denli yüksek sayıda ölümle sonuçlanan gelişme yaşansa, bir eski Türkiye deyimiyle söylersek; “yer yerinden oynardı”. Medyada sıradan bir ölüm kadar yer alabildi.
Tepkisizlik iktidarın alkol kullanımını günah kavramına dayandırmasından kaynaklanmış olmalıydı. Günah işleme kaygısı, toplumda yasaklamaya bir tür dokunulmazlık kazandırdı. Oysa antik çağda Anadolu; üzüm bağları ile şarapçılığın anavatanı olarak bilinir. Efsanelerde şarap tanrısı Dionysos’un yaşadığı yerin, Denizli’nin Çal ilçesi olduğu anlatılır.
Kaçak içki üretimin temelinde, sürekli arttırılan vergiler yüzünden pahalılaşan içki fiyatlarının olduğuna kuşku yok. Bu yüzden insan hayatını hiçe sayan, distile içkilerin metil alkol ile üretilmesine karşı yeterince önlem alınamıyor.
Aslında bilinçli yasaklama anlamına gelen, yüksek vergi uygulamalarının, maliye hazinesine önemli gelir sağladığı da inkâr edilemez. 2024 yılında alkollü içeceklerden sağlanan vergi gelirlerinin 108 milyar liraya ulaştığı biliniyor.
İktidarın alkol tüketimini azaltmak amacıyla dini referanslarla yetinmesi, bağımlılığın artışını ya da alkol zehirlenmesi nedeniyle ölümleri azaltamıyor. Tam tersine Türkiye’nin her yıl yurt dışından yaptığı, alkollü içecek ithalatının artmasına yol açıyor.
Aslında tüketimden alınan eşit olmayan vergiler, hayatın olağan akışı ile siyasetin odaklandığı gündem arasındaki dengesizliğin de göstergesi.
İnsan hayatına mal olan kaçak içki üretiminin, uyuşturucu madde bağımlılığını dolaylı yollardan artırdığı gerçeği de görmezden geliniyor. Özellikle sentetik uyuşturucuların görece ucuz olmaları, ekonomi başta zorluklar yaşayan kesim içinde bağımlı sayıları yükseliyor.
İktidarın alkol tüketimini azaltmak amacıyla dini referanslarla yetinmesi, bağımlılığın artışını ya da alkol zehirlenmesi nedeniyle ölümleri azaltamıyor. Tam tersine Türkiye’nin her yıl yurt dışından yaptığı, alkollü içecek ithalatının artmasına yol açıyor. Örneğin 2022 yılında, toplam 315 milyon dolarlık ithalata karşılık yapılan ihracat 112,4 milyon dolarda kalıyor.
Özellikle küçük üreticileri zorlayan, yüksek teminat oranları pazarın yabancı üreticilerin eline geçmesine neden oluyor. Tarımsal üretimin hemen her alanında karşımıza çıkan bu yaklaşımdan kısa sürede vaz geçilmeyeceği anlaşılıyor.
Sayıları yaklaşık 150 bin olan üzüm üreticileri, siyasal partilerce önemli görülmeyebilirler. Özellikle muhalefetin; onların yoğun olarak yaşadıkları bölgelerden oy aldıklarını göz önünde bulundurmaları gerekiyor.
Yorum Yazın