09 Kasım 2024 tarihinde İdeaPolitik Enstitü'de, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin "etki ajanlığı" düzenlemesinin de içinde yer aldığı ve önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek olan torba yasa teklifi ele alındı. Toplantıya İdeaPolitik Enstitü Kitle İletişimi Masasından Orhan Şener Deliormanlı, Dr. Ali Tirali, Bilişim Hukukçusu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar, Siyaset Bilimci Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan ve gazeteci İpek Yezdani katıldı. Toplantıda yasanın Türkiye’de demokrasi açısından taşıdığı risklerin altı çizildi ve bu konuda muhalefetin atabileceği adımlar tartışıldı.
Gülşah Deniz Atalar, bu yasa teklifiyle sınırları belli olmayan, hangi organizasyonun ya da hangi fiilin hangi suça sebep vereceği anlaşılamayan, yargı makamlarının sadece soyut şüpheyle keyfi uygulamalarına sebebiyet verecek bir sınırsız takdir yetkisi getirildiğini belirtti. TCK’ya göre bir kişi casus olarak nitelendirilecekse bunun cezasının çok daha yüksek olması gerektiğini hatırlatan Atalar, “Ceza sadece 3-7 yıl olarak belirlendiğinde bu ceza ‘herkese uygulanabilir’ gibi algılanıyor. Bu da vatandaşın otosansür uygulamasına sebep olacaktır” diye konuştu. Atalar bu yasanın, toplumsal muhalefetin tepki vermesi gereken bir konu olduğunu, toplumun tepki verdiği görülürse o zaman bunun yeniden düzenlenmesi için komisyona geri gönderebileceğini savundu.
Güven Gürkan Öztan ise bu yasayla amaçlananları; 1) Türkiye demokratik kamuoyunu uluslararası alandan koparmak, 2) İfade özgürlüğü başta olmak üzere diğer özgürlük alanlarını kısıtlamak ve 3) Enformasyon alanını tekleştirmek, bilginin dağılımını tamamen kontrol edebilmek olarak niteledi. Öztan “Türkiye'de devlet-hükümet ayrımından söz etmek çok mümkün değil. Hükümetin kendi menfaatine gördüğü bir şeyi kamu yararının önüne koyması söz konusu. Yasada devleti hep ‘AKP-MHP’ gibi okuyabilirsiniz.” şeklinde konuştu. Öztan, muhalefetin üzerine düşenlerle ilgili olarak ise “Bizdeki asıl mesele bu gündemle birinci dereceden muhatap olanların bir araya gelmesini sağlayamayan siyasi irade. Herkes gündeme kendi cephesinden cevap vermeye çalışıyor. Tek tek kişilerin ötesine geçecek ve kurumların bir araya geldiği bir cevap lazım.” görüşünü dile getirdi.
İletişimci ve akademisyen Orhan Şener Deliormanlı etki ajanlığı yasasının nasıl çalışacağına dair şu örneği verdi: “Greenpeace'in herhangi bir tweetini RT edip üstüne de ‘Nükleer enerji tehlikelidir, kullanmayalım’ desem, mesela nükleer enerjiyi kimler istemiyor, Almanya diyelim, ‘Sen Almanya'nın ajanısın’deyip beni buradan yargılayabilirler gibi anlıyorum.” Öte yandan Deliormanlı, Türkiye’nin yeni dönem popülist ve otoriter ülkelerin ilk örneklerinden olduğunu ve bu tecrübeyle buradan yeni bir başarı hikayesi de çıkarabileceğini, çünkü Türkiye'de toplumun çok dinamik olduğunu söyledi.
Ali Tirali de Deliormanlı ile benzer görüşleri dile getirdi ve bu tür girişimlerle mücadele edebilmek için muhalefetin öncelikle sinizmi yenmesi gerektiğini, 31 Mart’ta kazanılan psikolojik üstünlüğü korumanın elzem olduğunu belirtti. Tirali bu konuda muhalefetin 2017 Referandum kampanyasını örnek vererek şöyle konuştu: “2017 referandum kampanyası Türkiye'de farklı muhalif kesimler arası yakınlaşmaya vesile olmuştu. Bu kampanya 2019 seçim zaferinde ivmesini yarattı. Bugün de yine farklı kesimleri buluşturacak bir ortaklaşma hareketi doğmalı. Buna ön ayak olma işi CHP'ye düşüyor.”
Yorum Yazın