Harris, Gazze’de birinci yılına yaklaşan savaşta ateşkes ve itidal çağrısını çok kez tekrar etmişti. Ancak seçime bir aydan biraz daha fazla zaman kala, Ortadoğu’nun düşünülenden çok daha karışacağı gerçeği ABD seçimlerinde de etkisini gösterecek gibi duruyor.
Seçime çok az bir zaman kala Kamala Harris’in Ortadoğu’da ateşkes çağrısı, İsrail’in Lübnan ve Suriye’ye yaptığı saldırı sonrası bölgenin hareketlenmesi, en son olarak Netenyahu’nun İran halkına hitaben konuşması sonucu tam anlamıyla boşa düştü. Çok yoğun devam eden kampanya süresince Harris, Gazze’de birinci yılına yaklaşan savaşta ateşkes ve itidal çağrısını çok kez tekrar etmişti. Ancak seçime bir aydan biraz daha fazla zaman kala, Ortadoğu’nun düşünülenden çok daha karışacağı gerçeği ABD seçimlerinde de etkisini gösterecek gibi duruyor. “Gerçekten” kastımız ise ABD – Biden yönetiminin Gazze’de ateşkes çağrısına karşılık İsrail’in Hizbullah’ın olduğu her ülkeye saldırmaya başlaması ve Hizbullah lideri Nasrallah’ın öldürülmesiyle saldırının çok başka boyuta evrilmesi. Geçtiğimiz hafta yayınladığı bildiride Harris, Beyaz Saray’ın Ortadoğu’da tırmanan gerginliğin bölgesle savaşa dönüşmemesi talebini ve en doğru yolun diplomasiden geçtiğini bir kez daha vurguladı. Ama nafile…
Özellikle Lübnan’a yapılan saldırılar Harris kampanyasını olumsuz etkiliyor gibi gözüküyor, zira kampanyasının Amerikalı Araplarla hedefinde olan genç seçmen üzerindeki etkisini sarsıyor.
LÜBNAN’A SALDIRILAR HARRİS’İN KAMPANYASINI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Netanyahu’nun Lübnan, arkasından Şam’ı vurması mevcut ABD yönetiminin yürüttüğü dış politikayı takip etmekte ısrarlı olan Kamala Harris’i bir hayli zorlayacak gibi duruyor. Pek çok dış politika uzmanına göre Biden yönetimi İsrail’e, 7 Ekim saldırısından beri söz geçiremiyor. Özellikle Lübnan’a yapılan saldırılar Harris kampanyasını olumsuz etkiliyor gibi gözüküyor, zira kampanyasının Amerikalı Araplarla hedefinde olan genç seçmen üzerindeki etkisini sarsıyor. Her ne kadar seçmen tarafından kürtaj ve sağlık politikası kadar ilgi görmese de, anketlere göre oldukça az bir farkla giden başkanık yarışında hızla çetrefilleşen Ortadoğu sorununa karşı Harris’in belki de farklı bir politika izlemesini gerektiriyor; çünkü her bir seçmenin önemli olduğu bir yarışın içinde.
Pek çok Cumhuriyetçi, Kamala Harris’i Israil’e açık destek vermediği için eleştiriyor. Tersine eleştiri, sol demokrat seçmen tarafından İsrail’e karşı duruş sergilememesi nedeniyle yapılıyor oysa ki. Yine Cumhuriyetçiler Trump’ın bölgeyi sakinleştirecek çok daha etkin siyaset ortaya koyabileceğini sıklıkla dile getiriyorlar. Bir başka söylem ise Biden yöentiminin İran korkusu yüzünden paralize olması, buna karşılık Trump’ın açıkça İsrail’e destek vererek Hizbullah’I bölgede yok etmesine yardımcı olacağı ve böylelikle İran’ın korkulacak bir ülke olmasından hızla uzaklaşacağı.
Ortadoğu, ABD Başkanlık yarışının köşetaşı olmaya devam ederken hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin bölge hakkında nasıl bir politika ortaya koyduklarını görmekte fayda var.
Demokrat Parti Platformu, Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in adaylığının açıklanmasından kısa bir süre önce açıkladığı deklerasyonla ekonomiden, iklim krizine ve Ortadoğu sorununa kadar pek çok politikasını yayınladı. Ortadoğu konusunda yayınlanan politikanın özellikle İsrail, Filistin ve Lübnan’ı kapsadığı açıkça görülmekte.
*Herhangi bir taraf tarafından yapılan eylem, iki-ülke çözümünü tehlikeye atar.
*Yerleşmeye karşı durulmaktadır
*Kudüs ,İsrail’in başkentidir ancak tüm inançlara saygı duyulmalıdır.
*ABD Yasalarıyla örtüştüğü süreve Filistin halkına kritik konularda destek sağlanmalıdır.
*İfade özgürlüğü garanti altına alınarak İsrail Devleti’nin Birleşmiş Milletler’de resmiyetini tehlikeye sokacak her türlü eyleme karşı durulmaktadır
*Lübnan-İsrail sınırındaki çatışma diplomatic yollarla çözülmelidir.
Diğer yandan Cumhuriyetçi Parti’nin 2024 ‘de yayınladığı deklerasyonda Ortadoğu konusuna değinilmemiş olsa da Başkanlık döneminde uyguladığı politikalara devam edeceği öngörülmekte.
Buna göre;
*İran’la nükleer anlaşma tamamen karşısında durmak,
*İran’a ekonomik yasaklar dahil askeri konularda maksimum baskı uygulamak,
*Bölgedeki Sisi ve Tayyip Erdoğan gibi güçlü liderlerle işbirliği yapmak,
*Suudi Arabistan’la iyi ilişkiler içinde olmak,
*Müslüman ülkelerden göç alımını durdurmak
*İsrail , BAE,Bahreyn ve Fasi le ortak bağlantılar kurmak.
İlk olarak Ortadoğu’da yaşananlar, anketlere bakıldığında şu an için Başkanlık yarışında önemli bir etki etmiyor. ABD seçmeninin gündemini başta ekonomi olmak üzere, kürtaj, göç, iklim değişikliği gibi konular oluşturuyor.
ORTADOĞU, BAŞKANLIK YARIŞINDA ÖNEMLİ ETKİ ETMİYOR
Her iki tarafın Oratdoğu politikalarına bakıldığında bazı noktaların altını çizmekte fayda var. İlk olarak Ortadoğu’da yaşananlar, anketlere bakıldığında şu an için Başkanlık yarışında önemli bir etki etmiyor. ABD seçmeninin gündemini başta ekonomi olmak üzere, kürtaj, göç, iklim değişikliği gibi konular oluşturuyor.
Diğer önemli nokta ise Başkan adayları tarafından kampanya boyunca söylenen her konunun uygulanamayabileceği. Dış politika kararları o dönemki konjunktüre göre değişebiliyor. Bunun en güzel örneği en büyük örneğinin 2000 Başkanlık seçimlerinde Ortadoğu hakkında hemen hemen hiç konuşmayan George W Bush’un, başkanlığı sırasında Irak ve Afganistan’a yapılan askeri müdahelelerle Ortadoğu’da en çok askeri harcamayı yapan Başkan olarak tarihe geçmesi.
Ancak herşeye ragmen Başkan adaylarının dış politika söylemleri dünyada yakından takip ediliyor. Ortadoğu’da ABD’nin sözünün şu ana dek fazla geçmediği görülse de verdikleri her sinyal dikkatle takip ediliyor. Belki de bu yüzden her iki tarafta net tavır alan konuşmalar yapamıyorlar.
Yorum Yazın