Haber üreticilerinin hikayeleştirme yoluyla duygu ve düşünce oluşturma, dahası ileriye dönük merak ve ilgimizi canlı tutacak şekilde şoka uğratma için başvurduğu yollardan birinin “ahlaki panik” yaratma olduğunu söyleyebiliriz.
Son zamanlarda şiddet, cinayet, intihar haberleriyle sıklıkla karşılaştığımız, gündelik yaşamımızı oldukça doğal ve aynı zamanda medya mesaj içerikleriyle de şekillendirilmiş korku, acı ve panik içinde sürdürdüğümüz bir dönemden geçiyoruz. Her ne kadar uyandırdığı şok ve acı duyguları yoğun olsa da, bu vahşi cinayet ve intihar olaylarının ele alınış biçimi üzerinde düşünmek ve analiz yapmak mümkündür. Ben de her medya içerikleri tüketicisi gibi, kendi biyolojik özelliklerim, öz yaşamım, deneyimlerim, tarihsel arka planım ve bilgi yapılarım dahilinde hem refleks olarak duygulanıp, buna rağmen konuların ele alınış biçimi hakkında olabildiğince objektif analizler yapma eğiliminde oldum. Bu süreçte en çok aklıma gelen kavram “ahlaki panik” oldu.
Haber üreticilerinin hikayeleştirme yoluyla duygu ve düşünce oluşturma, dahası ileriye dönük merak ve ilgimizi canlı tutacak şekilde şoka uğratma için başvurduğu yollardan birinin “ahlaki panik” yaratma olduğunu söyleyebiliriz. Ahlaki panik oluşturma, ilk bakışta tekil olaylar gibi gözüken kriminal olayların aslında çok yaygın olduğu, bundan sonra giderek artan bir sıklıkla karşımıza çıkacağı anlamını yaratmaktır. Böylece okuyucu/alımlayıcıların kendi yaşamlarında ve çevrelerinde de her an bu olaylarla karşılaşacakları duygusu uyandırılır. Olayın yarattığı panik genelleştirilerek toplumun tüm alanlarında karşılaşabilceği çağrışımı yaratılır. Sosyal medya kullanıcılarının da iştirakiyle günümüzde bu tür olayların yarattığı panik, dehşet duyguları daha da yoğun ve kolaylıkla yayılmaya başlamıştır.
Haber ve sosyal medya içeriklerinde vahşet olaylarının “ahlaki panik” yaratacak ve gitgide yayacak şekilde aktarılmasının tek sebebi, medya içeriklerine olan ilgiyi şok yaratarak sürekli kılmanın dışında, bazı egemen değerlerin güçlenmesi ve yeniden üretilmesidir.
BAZI EGEMEN DEĞERLERİN YENİDEN ÜRETİLMESİ
Yaratılan bu, toplumun değerler sisteminin gittikçe bozulduğu, ahlaki değerlerimizi muhafaza edebilseydik tüm bu vahşet olaylarının gerçekleşmeyeceği anlamı, her şeyin kontrol edilebilecek olduğu hissini de yaratarak belli ölçüde güvensizlik hislerini de beraberinde getirmektedir. Öte yandan, kaynağı, gündelik hayatlarımızda devlet eliyle korunma imkanı varsa nasıl korunabilceği, söz konusu kriminal olayların ekonomik, sosyal ve kültürel sebeplerinin tartışmaya açılmaması nedeniyle, haberlerin ve sosyal mdeya içeriklerinin tek yaptığı şey daha ziyade bireysel duygu dünyamızı sarsmakla sınırlı kalır. Bir başka deyişle, olası çözümlerin ve ortaya çıkış sebeplerinin tartışılmadığı içerikler adeta bir kurgusal içerik gibi ne kadar yoğun olursa olsun geçici dehşet duyguları yaratmaktan ileriye gidemez.
Böyle bir durumda her bir toplum ferdi kendi hassasiyetleri doğrultusunda bir takım sebep- sonuç ilişkileri de kurabilir ki aslında bu sebep sonuç ilişkisi için gerekli zemin mesaj içerikleri tarafından kurulmuş olur. Bir örnekle açıklamak gerekirse, psikoloji ve psikiyatrinin bu güne kadar sağlamış olduğu bilimsel veriler ışığında, bu tür vahşet olaylarının olası nedenlerine ilişkin yeterli düzeyde bilgi verilmediği için, dini inançları kuvvetli biri, dini değerlere yeterince önem verilmemesinden dolayı, sapkın inançlara kapılmanın bu tür vahşet olaylarının yegane nedeni olduğuna dair bir kanaat geliştirebilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ortalama bir toplum ferdinin bu kanaatini oluştururken, görece daha yaygın dolayısıyla daha meşru ve normal gözüken mesnevi bir dini inanışın üstünlüğünü vurguluyor olması olasılığıdır. Oysa olayların oluş nedenlerinin mümkün olduğunca objektif şartlarda ve bakış açısıyla değerlendirilmesi, ideolojik olarak çarpıtılması tehlikesini ortadan kaldırmaya bir nebze de olsa katkıda bulunabilecektir.
Tüm bu gözlemler ışığında şunu iddia edebiliriz ki, haber ve sosyal medya içeriklerinde vahşet olaylarının “ahlaki panik” yaratacak ve gitgide yayacak şekilde aktarılmasının tek sebebi, medya içeriklerine olan ilgiyi şok yaratarak sürekli kılmanın dışında, bazı egemen değerlerin güçlenmesi ve yeniden üretilmesidir. Bu egemen değerler kültürel, sosyal ve gelenekseldir.
Yorum Yazın