Rams Başakşehir’i aslında kim kurdu? Türkiye’yi en çok eğlendiren futbolu siyaset eliyle dizayn etmenin nesnesi olan Rams Başakşehir - İBB Spor’un geçmişini sorgulamadan Ekrem İmamoğlu’nu Belediye işleri ile ilgili suçlamak yemeği yiyip faturayı sonraki müşteriye ödetmeye çalışmaktan farksız.
İnsan AKP döneminde Türkiye’de yaşayınca bazen gerçekten sanal bir gerçekliğin içinde kalma hissine kapılıyor.
İBB Başkanı deyim yerindeyse hapislerde sürünüyor. Gerekçesi kamu kaynaklarını kötüye kullanmak ve kamuyu zarara uğratmak.
Çeşitli yan suçlarla süslenen ithamların özünde akçalı işler yani para var.
İstanbul Belediyesinin yaşanan bu süreçler nedeniyle akamete uğrayan işlerinin yarattığı dolaylı kayıpların ise ne haddi ne de hesabı tutuluyor. Bunun toplumca ödüyoruz. Tıpkı faiz sebep enflasyon sonuç argümanını ödediğimiz gibi. Bu gün de hukuk sebep oluyor faiz de sonuç.
Ekrem İmamoğlu tanık, gizli tanık , itirafçı gibi objektif değerlendirmeler karşısında çok da sağlıklı görülmeyen kavramlarla derdest edildi ve topluma bu olan bitenin hukukun doğal işleyişi olduğu yönünde yoğun bir propaganda yapılıyor.
Ekrem İmamoğlu’nun özellikle karşısında sağlam biçimde durduğu Kanal İstanbul projesinde gözlenen hareketlenme ise bütün bu sürecin gerçek nedenine dair akla soru işaretleri getiriyor. 24.000 konut projesi için kazmalar İstanbul’un bir su havzasını tehdit eder durumda. Sazlıdere Barajı su havzası Kanal İstanbul’un rant boyutunun yakın ve açık tehditi içinde.
Kanal İstanbul malum İstanbul Boğazı’na kuma olarak planlanan bir proje. İktidarın elini korkak alıştırmaması gerekiyor. Ben olsam Sinop’tan girer Anamur’dan çıkar Kanal Türkiye’yi kazarım. Akdeniz’i Karadeniz’e bağlar dünya Kanal neymiş görsün derim.
Sanal bir gerçeklik içinde olduğumuzu düşünürsek bu proje fantezi olmaz. Mesela fethin 700. Yılına 2.153’e rahat yetişir.
İstanbul Belediye Başkanı gibi Türkiye’de seçimle gelinen makamlar arasında belki de ancak Cumhurbaşkanı ile mukayese edilecek bir makamı hapiste tahayyül etmek pek çoklarımız için akla ziyan geliyor.
Benim içinse bu akıl dışılığı artıran konulardan biri futbol.
Bir Beşiktaşlı olarak çektiğimiz acılara son darbe de Rams Başakşehir’den geldi. Bizi hem de kendi sahamızda akıllı bir oyunla 2-0 yenen bu takımın sponsoru da tabii ki iktidarla içli dışlı bir inşaat firması. Yine iktidarla içli dışlı Pasifik GYO gibi aynı zamanda ezeli rakip Galatasaray’ın da sponsoru. Galatasaray’ın olmasa da sırtındaki reklamın sahibinin CHP Boykot listesine girmesi şaşırtıcı olmaz. Galatasaray hiçbir büyüğün görmediği rağbeti iktidar çevrelerinden görüyor.
Konumuz sponsorluk değil. Rams’ı çıkardığınızda geri kalan Başakşehir aslında AKP’nin İstanbul Belediyesi’nde yenilmez armada olduğu dönemlerde parlamış bir takımın devamı. Takımın adı İBB Spor Klübü idi.
Başakşehir bu noktaya kimin parasıyla geldi? 2014’de Başakşehir’i devralan özel şirket bu alımı yaparken ihaleye kimler katıldı? Bugünkü değeri tüm varlıkları ile beraber 8 sıfırlı eurolarla ifade edilen bu şirketin 4 milyar TL’yi bulan aktif varlığından İstanbul halkı ne ölçüde istifade etti. Yarın klübün şimdiki sahipleri bu klübü satsa alınacak para kimin hesabına yatacak?
İBB Spor Klübü olarak uzun yıllar ligin tozunu attı. İstanbul’un 3 Büyüğünün rakibi oldu. İstanbul’da ne doğru dürüst bir seyirciye ne de ilgiye mazhar olmasına karşın çok güçlü transferler yaparak kendini kabul ettirdi. Abdullah Avcı ile özdeşleşen klübün renkleri bile derin bağları olduğu konusunda ciddi şüpheler içeren AK Parti Turuncusu idi.
İstanbul Belediyesini daha elinde tutarken neredeyse bir futbolcu parasına belediyenin elinden alınarak özel bir şirkete dönüştürüldü. Zaten klübün başkanı olan ve AK Parti bağları güçlü Göksel Gümüşdağ’ın kontrolüne geçti.
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/basaksehir-bedavaya-gitmis-akrabaya-kiyak-satis-905831
Türkiye’de 3 Büyükler+ Trabzon Spor’dan sonra Bursa Sporla beraber şampiyonluk gören tek takım statüsüne de ulaştı. Şimdiki Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk’la şampiyonluk ipini göğüsleyen o zamanki Başakşehir’in sponsoru da Medical Park Hastaneleri idi.
Ekrem İmamoğlu’nu akçalı işlerden hapislerde gün geçirten bir iktidarın neredeyse tüm bileşenleri ile içinde olduğu Başakşehir hikayesi kısaca bu şekilde.
Belediyenin kaynakları ile kurulan bir süper lig klübünden söz ediyoruz. Transfermarkt sitesindeki verilere göre 3 Büyükler ve Trabzonspor’dan sonra Türkiye’de en değerli takım. Futbolcu piyasa değeri 56 Milyon Avro. Başakşehir’de kendine ait stadı ve Türk futbol gelir pastasında da sağlam bir dilimi var.
https://www.transfermarkt.com.tr/super-lig/startseite/wettbewerb/TR1
Başakşehir bu noktaya kimin parasıyla geldi?
2014’de Başakşehir’i devralan özel şirket bu alımı yaparken ihaleye kimler katıldı?
Bugünkü değeri tüm varlıkları ile beraber 8 sıfırlı eurolarla ifade edilen bu şirketin 4 milyar TL’yi bulan aktif varlığından İstanbul halkı ne ölçüde istifade etti. Yarın klübün şimdiki sahipleri bu klübü satsa alınacak para kimin hesabına yatacak?
Türkiye’yi en çok eğlendiren futbolu siyaset eliyle dizayn etmenin nesnesi olan Rams Başakşehir-İBB Sporun geçmişini sorgulamadan Ekrem İmamoğlu’nu Belediye işleri ile ilgili suçlamak yemeği yiyip faturayı sonraki müşteriye ödetmeye çalışmaktan farksız.
Herkesin gözü önünde yaşanan bu süreç Türkiye’nin düşük kapasiteli hafıza kartının arkasına sığınan aklın ürünü. Unutmanın gücüne sırtını dayayanlara futbol asla futbol değildir sözünü hatırlatmak için daha uygun bir zaman yok.

Yorum Yazın