İBB’nin on yıldır yönettiği Belgrad Ormanına, sanki İBB bir düşman kuruluşmuş gibi çevik kuvvetle baskın düzenle ve Belediyenin tabelalarını sök ve orayı öyle yönet. Tıpkı bunun gibi Suriye’de de Kürtler sanki bizim düşmanlarımızmış gibi onların iradelerini kır, mümkünse dağıt ve böylelikle Suriye’nin iyi yönetileceğini iddia et.
Bu ülkede kendisini “Türk” olarak tanımlayan ister “Müslüman” olsun ister “laik” olsun insanlarımız ülkenin nereye doğru gittiği konusunda ne düşünüyorlar acaba? Eğer bu gidişe dur denilemezse yüz yıldır kurmaya çalışılan “ulus-devletin” tam anlamıyla “demokrasiden” uzaklaşan bir “imparatorluğa” dönüşeceğini öngörüyor olabilirler mi?
Mesela şöyle bir haberle karşılaştıklarında ne düşünüyor olabilirler sizce? “Tarım ve Orman Bakanlığı ve İBB arasında çekişmeye konu olan Belgrad Ormanı'na bu sabah çevik kuvvet polisleriyle baskın yapıldı. Parkta İBB’ye ait tabelalar söküldü”.
İBB bir kamu kurumu, Tarım ve Ormancılık Bakanlığı da bir kamu kurumu. Bu durumda bu ülkede nasıl bir kamu yönetimi var ki bu iki kamu kurumu “çekişiyor” diye sormaz mı insan? Tarafların gerekçeleri ne olursa olsun bu onlara normal geliyor olabilir mi? Ya “baskın” ifadesine ne demeli? Bir kamu kurumu bir diğer kamu kurumuna “baskın” yapar mı? Hele hele “çevik kuvvet” de ne ola ki demezler mi? Bu kurum haydutlar ya da iktidarın hoşlandığı terimle “terörist” midirler ki çevik kuvvet silah ve diğer teçhizatlarıyla olaya dahil edilmişlerdir?
Velhasıl bu olay dün olmuş bir olay ama bir zamandan beri bu türden olayların oluyor olması bence çok düşündürücü.
Üstelik de bu demokrasi sınırlarını daraltan olaylar Suriye meselesiyle de ilgili. En azından şimdilik. Ama bu davranışın gelecekle ilgili başka konulara da yayılabileceği rahatlıkla öngörülebilir. Suriye meselesi HTŞ’nin ilerlemesi ve Şam’ın ele geçirilmesi sonrasında MİT Başkanının ve son olarak da Dışişleri Bakanının Ahmet al Şara’yı ziyaret etmesiyle Esad sonrası Suriye ile ilişkiler ortak bir anlayışa doğru evrilirken hükümet de hem temkinli ve hem de aşırı hassas bir biçimde davranıyor. O nedenle de bu konularda yazan çizen herkese haddini de bildiriyor.
Hükümet, Suriye ilişkilerine de böyle kutuplaştırıcı bir kafayla baktığı için orada da doğru işler yapması oldukça zor. Zor çünkü bugüne dek yetkililerin ağzından çıkan sözlerden, Hükümetin Suriye Kürtlerinin siyasi iradelerine mesafeli tutumunu sürdüreceği anlaşılıyor.
KUTUPLAŞTIRICI KAFAYLA DOĞRU İŞ YAPMAK ZOR
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in insanlık açısından kabul edilemez bir biçimde öldürülmeleri sonrasında, Nevşin Mengü ve Özlem Gürses’in gözaltına alınmaları, İstanbul Barosu, T24 ve gazeteci Seyhan Avşar’a soruşturma açılması sözünü etmeye çalıştığım süreçte çok düşündürücü olaylar.
Böyle diyorum çünkü Hükümet, Suriye ilişkilerine de böyle kutuplaştırıcı bir kafayla baktığı için orada da doğru işler yapması oldukça zor. Zor çünkü bugüne dek yetkililerin ağzından çıkan sözlerden, Hükümetin Suriye Kürtlerinin siyasi iradelerine mesafeli tutumunu sürdüreceği anlaşılıyor. Üstelik Hükümetin bu tutumu normalleşme adımları konuşulan bir ülkede iktidarda bulunan HTŞ’nin de etkilenerek Kürtleri etkisiz kılacak bir politika oluşturmaya yönelik.
Burada ve orada Hükümetin yaklaşımı çok benzer. İBB’nin on yıldır yönettiği Belgrad Ormanına, sanki İBB bir düşman kuruluşmuş gibi çevik kuvvetle baskın düzenle ve Belediyenin tabelalarını sök ve orayı öyle yönet. Tıpkı bunun gibi Suriye’de de Kürtler sanki bizim düşmanlarımızmış gibi onların iradelerini kır, mümkünse dağıt ve böylelikle Suriye’nin iyi yönetileceğini iddia et.
Bence bu kafayla ancak bir imparatorluk yönetilir demokratik bir ülke değil!
Yorum Yazın