Bilgi, ilham ve paylaşım için “Bir Tarihin Başlangıcı” temasıyla bir araya getiren Brand Week Istanbul’da ilham dolu oturumlar Haliç Kongre Merkezi’nde başladı.
Brand Week Istanbul’un en özel konuşmacılarından biri Nobel Ekonomi Ödülü’nün bu yılki sahibi Daron Acemoğlu’ydu. MIT Enstitü Profesörü, MIT Geleceğin İş Gücü İnisiyatifi Fakülte Koordinatörü ve MIT Blueprint Labs Araştırma Üyesi Acemoğlu, “Bir Tarihin Başlangıcı” sunumuyla sahnedeydi.
Konuşmasında dünya dengelerini altüst edecek beş akımdan bahseden Acemoğlu, bu beş akımın önümüzdeki 20-30 senede pek çok ülkenin refahını ve büyüme potansiyelini etkileyeceğini söyledi ve bu akımların etkisini ağırlaştıran temel etkenin ise teknoloji olduğunu belirtti.
Daron Acemoğlu 5 önemli başlığa değindi
Yapay zekâ, eşitsizlik, istihdam: Acemoğlu yapay zekânın pek çok açıdan dijital teknolojilerin devamı olduğunu söyledi. “Dijital teknolojiler bu zamana kadar ne yaptı diye bakalım. Durum pek iç açıcı değil” diyen Acemoğlu, dijital teknolojilerin refahı artıracağının düşünüldüğünü oysaki Amerika’da, son 40 sene tarihin en eşitsiz büyüme çağı yaşandığını söyledi. Acemoğlu buradaki temel sorunu, dijital teknolojilerin hep otomasyon için kullanılması olarak açıkladı.
Teknolojiyi daha eşitlikçi kullanmamız gerektiğini söyleyen Acemoğlu, yapay zekâ için bu açıdan pek umutlu olmadığını da ekledi: “Bu zamana kadarki uygulamalar yine otomasyon özelinde. Peki, bunların sonucunda büyük bir üretkenlik artışı olursa herkes faydasını göremez mi? Olabilir ancak bu sadece otomasyon için kullanılırsa, üretkenlik beklentimizin çoğu karşılanmayabilir. Yapay zekâ için eğer insanlarla beraber çalışabilecekleri bir yol belirlersek, işçi kesiminin üretkenliğini artırmak mümkün. Üretkenlik dünyanın en büyük problemlerinden biri ve yapay zekâ buna çare olabilir.”
Yaşlanan nüfus: Yaşlanan nüfusla beraber azalan işgücünün yerine robotların getirileceği görülüyor. Japonlar daha iyi robotları devreye aldıklarında, o işi yapan insanları çıkarmak yerine onları daha kalifiye işlere yerleştiriyorlar. Yani teknolojinin yönünü ve insan gücünü nasıl değerlendireceklerini iyi yönetiyorlar.
İklim değişikliği: Yenilenebilir enerji kaynaklarının maliyeti kritik. Yenilenebilir teknoloji patentlerinin oranında 2000’lerin başından itibaren bir patlama var. 2010’ların başında ise büyük bir düşüş başlıyor.
Makroekonomik dengesizlikler: Tüm dünyanın sorunu ve çarpıcı bir yönü var. 1980’den bugüne kadar alınan patent sayısı dört katına çıkıyor ve üç alana yayılmış durumdalar: elektronik, bilgisayar ve iletişim teknolojileri. Böyle bir inovasyon çağında büyümenin büyük bir ivmeyle ortaya çıkması beklenir ancak böyle olmuyor. İnsanları teknolojilere hazırlamak çok önemli bu da kurumsal bir problem. Makroekonomik dengesizlikler bunu zorlaştırıyor.
Dünya ekonomi düzenindeki değişimler: Küresel yönetişim yapay zekâ teknolojiler açısından hayali öneme sahip.
Son olarak Acemoğlu’nun odağında büyük bir soru vardı: Türkiye bu değişimlere hazır mı?
Maalesef hayır. Çünkü çizdiği tabloya göre Türkiye istikrarsız bir büyüme içinde. Ana problem düşük kaliteli büyüme ve verimlilik. Türkiye son 15 yılda teknoloji bakımından aynı şeyleri ihraç ediyor çünkü yatırımda bulunmuyor. İnşaat sektörü dinamik şekilde büyüyor, diğer sektörlerde yatırım çok düşük. Böyle olunca paylaşılan büyüme de zora giriyor. Ayrıca Türkiye’de bilim düzeyi de çok düşük.
Yorum Yazın