İmamoğlu’na siyasi bir koruma sağlanmak isteniyorsa, bunu sağlayacak CHP’nin toplumsal algısını ve Türkiye’yi yönetebileceğine ilişkin algıyı güçlendirecek siyasallaşmadır. Bunu sağlayacak alternatiflerinden birisi de, CHP’de bir liderlik değişimi, güçlü bir kadro ve program ile toplum karşısına çıkmak olmalıdır.
Yazı için masaya oturduğumda HalkTV’den önce Barış Pehlivan, ardından Serhan Asker ve Seda Selek gözaltına alındığı haberi geldi. Bu gözaltıların devamının gelmeyeceğinin garantisi yok. Açıkçası iktidar bloku, toplumda iktidarının devamını sağlamak için rıza üretmek için her şey yapma aşamasına gelmiş görünüyor.
Yazıya ara vererek HalkTV’ye desteğe gittim. Her zaman olduğu gibi sınırlı bir destek vardı. CHP İl Başkanı Özgür Çelik, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Şişli İlçe Başkanı Tamer Özcanlı, CHP Milletvekili Ümit Özlale, Sol Parti’den Alper Taş, sanatçı Orhan Aydın, yazar Sunay Akın gözüme çarpan isimler oldu. TV’nin yönetim katında başka isimler de olabilir, çıkmadığım için bilmiyorum. TV önünde ise CHP Şişli, Sarıyer ilçeleri, TKP’nin bayrak ve flamaları vardı.
HalkTV’nin önünde olduğum 3-4 saatlik dilimde bir kez daha anladım ki; Türkiye’de toplum, siyaset konuşmayı çok seviyor ama iş, siyaset yapmaya gelince konuşma kadar cesareti yok.
***
Aşağıda yazacağım satırların da, yukarıdaki gözlem bağlamında okunmasını rica ediyorum.
Yazıya CHP lideri Özgür Özel’in iki alıntı ile başlamak istiyorum.
İlki 20 Ocak’ta CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın’ın gözaltına alınması sonrasında Beşiktaş Belediyesi’nde yaptığı konuşmadan;
“Hesaplaşacaksan, korkun yoksa getir sandığı, milletten al cevabını. Millet ne diyorsa o olsun. Hodri meydan. Benim partim hazır, ben hazırım, adayımız hazır. Çıkarsın karşıma alırsın cevabını”.
İkincisi de dünkü Meclis grubundan;
“Partililer cumhurbaşkanı adayı seçiminde oy verecek. Cumhurbaşkanı adayımızı belirleyeceğiz. Bugün başlıyoruz, yeni bir takvim başlatıyoruz. 1 milyon 600 bin CHP'li, cumhurbaşkanı adayını seçecek”.
Özel’in dünkü açıklamasından adayın üyelerin oylarıyla belirleneceğini anlıyoruz. Bu açıklama, Özel’in bir hafta önce yaptığı “adayımız belli” açıklamasının gerçek olmadığını gösteriyor.
CHP’yi adayı belirlenmesine iten kayyum, tutuklamalar ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik peş peşe açılan soruşturmalar.
Özgür Özel açıkladığı yol haritasına göre CHP, cumhurbaşkanı adayını üyelerinin katılımı ile belirleyecek sürecin başlatılmasına karar verildi. Buna göre önümüzdeki iki-üç ay içinde CHP’nin cumhurbaşkanı adayını -ki, bunun İmamoğlu olması isteniyor- belirlemiş olacak.
CHP olası İmamoğlu’nun adaylığı ile bir anlamda kendisine, hukuki olmasa da siyasi koruma sağlamak istiyor. Ve adaylıkla kazanılacak bu siyasi korumanın, İmamoğlu’na yönelik yargı hamlelerini önleyeceği varsayılıyor.
Peki İmamoğlu’na olası adaylığı ona hukuki açıdan koruma sağlar mı?
Ya da şöyle soralım; CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu mu, yoksa toplumsal desteği artan, toplumdan destek gören, alternatif bir Türkiye program, söyle ve kadro ile çıkmış, araştırmalarda güçlü bir CHP’nin lideri iken mi da korunaklı olur?
Sanırım açık konuşmaktan çekindiğimiz soru bu?
Yine CHP’nin açıkladığı bu yol haritasının ikinci beklentisi ise 2025’te erken seçimin olacağı.
İktidar blokunun siyasi pratikleri bize bunların çok iyimser bir beklenti olduğunu gösteriyor.
Ne yazık ki, ana muhalefet partisi tüm bu mağduriyetlere, bu mağduriyetleri yaşayan toplumsal kesimlere yeterince sahip çıkamamış, bu kesimlerin yaşadığı sorunlara alternatif siyasi çözümler üretememiştir. Bu durumun en somut hali açık biçimde, “siyasetsizliktir”. Açıkçası CHP, toplumsal sorunlara, toplumu ikna edecek politikalar üretmemiştir.
***
Gerçekten CHP’nin önceliği cumhurbaşkanı adayını belirlemek mi? Buradan mı başlanmalı?
Bence değil.
Değil, çünkü, içinde bulunduğumuz koşullarda öncelik adaylık değil, Türkiye’nin yaşadığı ağır sorunlara çözüm önerileri sunacak bir siyasi söylem ve toplumu ikna edebilecek bir kadro ile çıkmaktır. Yani CHP’nin önceliği aday değil toplumda karşılık bulacak bir siyaset üretmek olmalıdır.
Yani bir yenilenmedir. Liderlikten başlayarak program, söylem ve kadro yenilenmesi ile siyasi gündemi belirlemesidir, iktidar karşısında moral üstünlüğü ele almasıdır.
Bu açıdan CHP’nin önceliği cumhurbaşkanı adayı belirlemek değil partiyi iktidara taşıyan yeni bir kadro ve programla kamuoyu önüne çıkmalıdır.
Bu aşamada adayın kim olacağı önemli değildir. Bu ikincil bir gündemdir.
Hepimiz bir şekilde araştırmaları takip ediyoruz. Bu araştırmalara göre CHP, şu anda kimi araştırmalarda az farklı 1. parti, kimi araştırmalarında ise 2. parti. Yani CHP, 31 Mart yerel seçimlerde elde ettiği Türkiye’nin 1. parti olma halini güçlendirerek sürdüremedi. Oysa 31 Mart seçim sonuçlarında CHP müthiş bir moral üstünlük kazanmıştı.
Bununla birlikte Türkiye’de başta ekonomik olmak üzere pek çok alanda ağır sorunlar yaşıyor. Emekliler, asgari ücretliler, düşünce ve ifade özgürlüğü mağdurları ve daha pek çok toplumsal kesim ağır sorunlar yaşıyor. Sorun alanlarını da, toplumsal mağdurları da çoğalmak mümkün.
Ne yazık ki, ana muhalefet partisi tüm bu mağduriyetlere, bu mağduriyetleri yaşayan toplumsal kesimlere yeterince sahip çıkamamış, bu kesimlerin yaşadığı sorunlara alternatif siyasi çözümler üretememiştir. Bu durumun en somut hali açık biçimde, “siyasetsizliktir”.
Açıkçası CHP, toplumsal sorunlara, toplumu ikna edecek politikalar üretmemiştir.
CHP’nin yapması gerekeni daha önce çok yazdım bir kez daha tekrar etmek istiyorum.
“CHP’nin bulunduğumuz konjonktür ve siyasi iklimde bir Türkiye ve dünya analiz yaparak, partiyi bu Türkiye’de nerede; Türkiye’yi bu dünyada nasıl konumlandırdıklarını içine alacak temel bir siyasi analiz metni ortaya konulmasıdır.
Bu çerçeve metnin içinde ayrıca;
CHP’nin,
* Kürt sorununa bakışı ve çözüm önerileri nelerdir?
* Eğitimde yaşanan sorunlara bakışı ve çözüm önerileri nelerdir?
* Dış politikaya bakışı nedir, şu anda yaşanan kritik sorunlara nasıl yaklaşmakta, ne düşünmektedir?
* Ekonomide enflasyon, işsizlik başta olmak üzere temel sorunlara yaklaşımı nedir, çözüm öneriler nelerdir?
* Yargı alanında yaşanan sorunlara yaklaşımı ve çözüm önerileri nelerdir?
* Mevcut sistemle mi devam edilecek yoksa parlamenter sisteme geçiş mi öngörülmektedir?
gibi temel sorunlara cevap verecek yaklaşım da olmalıdır.
Dahası CHP bunu hızla üretmenin yanında yerelden yani mahalle örgütlenmesinden başlayarak yukarıya doğru tüm topluma anlatabilmedir.
Bu bağlamda CHP Genel Merkezi’nin önceliği; 2028 adayının kim olacağı, nasıl belirleneceği gibi soruların muhatabı olmamalıdır.”
Bir kez daha ifade edelim. Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi iklimde CHP önceliği cumhurbaşkanı adayını belirlemek değildir. Burada bu sürecin, CHP’de parti için gerilim üretme ihtimalini de göz ardı etmeyelim.
Dahası en güçlü iki aday arasında uzlaşma sağlanma arayışı daha anlamlı olacağını da hatırlatmak isterim.
Açıkçası adayı belirlemek için harcayacağı enerjiyi bugüne kadar üretilmeyen siyasi program, söylem üretmeye ve toplumu ikna edecek kadro ile toplum karşısına çıkmaya harcamalıdır.
Bu siyaset, geride kalan 14-15 ay içinde üretilemedi. CHP’nin bunu kabul ederek, yeni bir yol haritası belirlenmelidir.
Özetle eğer İmamoğlu’na siyasi bir koruma sağlanmak isteniyorsa, bunu sağlayacak CHP’nin toplumsal algısını ve Türkiye’yi yönetebileceğine ilişkin algıyı güçlendirecek siyasallaşmadır.
İktidarın, iktidar olmak için her şeyi yapmaya devam ederken, CHP’nin yapması gereken sadece iktidar yolunu açacak bir adımdır.
Yorum Yazın