Yavaş, İmamoğlu’nun başına gelenler bakımından CHP yönetimi ve tabanıyla birlikte hareket etmeyi kabul etse de, asla kayyım adaylığa razı olmayacaktır. Bu bağlamda Özgür Özel İmamoğlu’nun adayı, Mansur Yavaş ise kendi başına/kendi politik iddiasında bir adaydır. Yavaş’ın başka biri adına, o hapisten çıkana kadar, geçici bir şekilde bir makama talip olması çok da olası görünmemekte.
Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş epey bir süredir cumhurbaşkanı anketlerinde birinci çıkan bir isim. Hatırı sayılır miktarda vatandaş Yavaş’ın aday olmasını istiyor. Ancak siyaset yaptığı parti istikrarlı bir şekilde bu adaylık ihtimalini ertelemekte. 2023 seçimlerine giderken İmamoğlu ve Yavaş kendisinden daha popüler olmasına rağmen Kılıçdaroğlu, adaylığını önce partisine, ardından da 6’lı Masa İttifakına dayattı. Sonuç büyük bir hezimet oldu. Bu senenin başında ise İmamoğlu-Özel ittifakı Yavaş’ı tasfiye etmeyi ve adaylıkta İmamoğlu’nu ön plana çıkarmayı amaçlayan bir planı yürürlüğe koydu. Yavaş kimi anketlerde İmamoğlu’nun önünde olmasına rağmen İmamoğlu tek adaylı bir ön seçime girdi. Tabii 18-9 Mart konjonktüründe yaşananlar İmamoğlu-Yavaş rekabetinin niteliğini değiştirdi. İmamoğlu diplomasını kaybetmiş, hakkında çok sayıda ceza davası ve soruşturması olan tutuklu bir siyasetçi. CHP’nin fiili adayı olmasına rağmen herkes farkındaki bir sonraki seçimde İmamoğlu’nun adaylığının resmileşmesi çok zor bir ihtimal.
Peki, şimdi ne olacak? İmamoğlu krizinden önceki Yavaş’la bugünkü Yavaş arasında fark var mı? Ayrıca Mansur beyin CHP yönetici kadrosunun yarattığı engeli aşması mümkün mü? Bu soruların yanıtını soğukkanlılıkla değerlendirilelim. Öncelikle Yavaş’ın politik gücünün sosyolojik dayanağı üzerinde bir şeyler söylemek lazım. Muhafazakarlıkla ilgili dile getirilen en yaygın argümanlardan biri onun bir ideoloji değil, hayatın normal akışının ifadesi olduğu şeklindedir. Kendi işiyle ilgilenen, başkalarını rahatsız edecek şekilde aşırı yorum ve davranışlar içine girmeyen, aile, mülkiyet, devlet ve din kurumlarına saygılı, ölçülü ve ılımlı insanların karakter çerçevesi muhafazakarlıktır. Meseleye bu şekilde irdelediğimizde her toplumun çoğunluğu itibariyle muhafazakar olduğu ortaya çıkar.
İşte Mansur Yavaş’ın asıl gücü de buradan gelmekte. Şüphesiz ki bir siyasetçi olarak siyasi bir görüşü var Yavaş’ın. Kendisinin milliyetçiliğe ve Atatürkçülüğe yakın olduğunu biliyoruz. Ama onu anketlerde ilk sıraya taşıyan asıl unsur siyasi konumu değil. Pek çok milliyetçi ve Atatürkçü siyasetçi var. Ama hiçbiri onun kadar popüler değil. İşin aslı şu: Mansur bey Türkiye’deki temel eğilimlerin ortalamasını yansıtıyor. Toplumun büyük bir kısmı tıpkı Mansur Yavaş gibi önemli siyasi konular hakkında aslında bir kararı olsa da fikrini belli etmeyen, sessiz, kendi işinde gücünde, çocuklarını büyütmeye çalışan devletine, vatanına ve dine bağlı insanlardan oluşmakta.
Gücünü Türkiye’nin siyasal sosyolojik özünden alan bu figürün cumhurbaşkanlığı adaylığı bakımından ise iki kritik mesele var: Öncelikle İmamoğlu’nun aday olamayacağı hususunun hukuken karara bağlanması gerek. Bunun için de diploma davasının sonucuna bakacağız. İdare mahkemesi İmamoğlu lehine bir yürütmeyi durdurma kararı verirse şu an tutuklu olan İstanbul’un başkanı tekrar oyuna geri döner. Aksi yönde bir karar çıkarsa İmamoğlu politik bir simge olarak değerini korusa da siyasi bir aktör olmaktan çıkacaktır.
Bu noktada bir Özgür Özel-Mansur Yavaş yarışının başlayacağı açık. Özel şimdiden o güne yatırım yapıyor. İmamoğlu aday olamazsa birinin -muhtemel kendisini kastediyor- onun adına adaylık görevini üstleneceğini söylüyor. Yani Özgür Özel’e göre CHP’nin adayı ya İmamoğlu olmalı ya da onun adına kayyımlık yapacak ikincil düzeyde bir aktör. Mansur beyin adaylık iddiası varsa önce bu teze karşı çıkması gerek. CHP’nin İmamoğlu’yla Erdoğan’ı yenmesi tam garanti değilken, onun atayacağı bir temsilciyle adaylık mücadelesi yürütmesi son derece riskli ve ayrıca apolitik bir şey. CHP’nin dün olduğu gibi bugün de yapması gereken Erdoğan karşısında elindeki en güçlü siyasi aktörü adaylaştırmak olmalı. Önce Kılıçdaroğlu, ardından da İmamoğlu tercihleri gösteriyor ki CHP liderliği meseleye hiç de bu şekilde bakmıyor. Seçim kazanma şansı düşük olmasına rağmen partide güçlü olan ismi aday olarak göstermek CHP’de hakim olan havanın özeti.
Adaylık tartışması bakımından Mansur beyin siyasi istikbalini etkileyecek ikinci husus yeni açılım süreci. Karşımızda bir Mansur Yavaş-DEM diyalektiği var. Süreç başarılı olsa da olmasa da CHP tabanından tepki toplayacağı açık. Siyasi iktidarla Kürt hareketi arasındaki her olumlu adım veya gelişme CHP’nin seçim kazanma şansını azaltılıyor. Ayrıca pek çok CHP’liye göre İmamoğlu hapisteyken DEM’in AKP liderliğiyle birlikte yol yürümesi yanlış. Tabii işler iyi de gitmeyebilir. Bu durumda da ciddi bir Atatürkçü-milliyetçi tepki siyasete etki edecektir. Her iki olasılıkta da Yavaş seçeneği çok avantajlı. Mansur bey hiçbir şey yapmasa dahi, sadece Kürt hareketine göreli olarak mesafeli tutumu nedeniyle güçlü bir konumda.
Son not; olası adaylığın niteliğiyle ilgili olacaktır. Her ne kadar Yavaş, İmamoğlu’nun başına gelenler bakımından CHP yönetimi ve tabanıyla birlikte hareket etmeyi kabul etse de, asla kayyım adaylığa razı olmayacaktır. Bu bağlamda Özgür Özel İmamoğlu’nun adayı, Mansur Yavaş ise kendi başına/kendi politik iddiasında bir adaydır. Yavaş’ın başka biri adına, o hapisten çıkana kadar, geçici bir şekilde bir makama talip olması çok da olası görünmemekte.

Teşekkürler. Güzel bir tahlil olmuş.
Sezgin aslıtürk
16-04-2025 14:44