Fatih Sultan Mehmet, Galata’daki Venedik, Ceneviz hakimiyetini kırmak için Pisa, Amalfi ve öteki İtalyan şehir devletleriyle anlaşmalar yapmıştır. Yine Osmanlı Devleti dileyen Müslüman halkın Galata’da ticaret yapmasına ve bu bölgede bir Müslüman Mahallesinin kurulmasına özen göstermiştir. Bu Müslüman mahallesi Tophane merkezli olarak Anadolu’dan getirilen ailelerin bölgeye yerleştirilmesiyle hızla kurulmuştur.
Bugün Beyoğlu/Pera ismini verdiğimiz alanda ilk yerleşimlerin Karaköy ve Galata merkezli olarak geliştiğini önceki yazılarımızda vurgulamıştık. İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinden önce bölgeye ticaret odaklı olarak yerleşen İtalyan şehir devletlerinin varlığı Akdeniz- Karadeniz hattında ekonomik hayata büyük katkı sunuyordu. Fatih Sultan Mehmet fetihten sonra bu ticaretin daha da yoğunlaşarak devamını istiyordu. Bu nedenle 29 Mayıs 1453 günkü fetihten hemen sonra 01 Haziran 1453 günü bir Amanname/ Ahitname yayınladı. Buna göre Hristiyan halkın canlarına, mallarına, dinlerine karışılmayacağı devlet tarafından resmi olarak açıklandı. Fetih sırasında bazı tüccarların korkarak şehirden ayrıldığı resmi belgelerle kanıtlanmıştır. Ticaret evrakı ve noter kayıtlarına göre Fatih Sultan Mehmet’in resmi ahitnamesi sonrası şehirden ayrılan tüccarların önemli bir kısmı geri dönmüştür. İki ay içinde geri dönen tüccarlara evleri ve antrepolardaki malları,yağmalanmadan teslim edilmiştir.
Elbette Bizans İmparatorluğu döneminde Galata civarında adeta bağımsız hareket edebilen koloni yerleşimleri üzerinde önemli yapılandırmalar da hayata geçirildi. Fatih Sultan Mehmet Galata’daki Hristiyanlardan isteklerde de bulunmuştur. Buna göre bugün Galata Kulesi adını verdiğimiz, o dönemde adı Christea Turris olan kulenin üzerindeki haçın indirilmesi, Galata surlarının kapılarının genişletilerek sur duvarlarının zayıflatılması, kiliselere kubbe yapmamave çan çalmada kısıtlama gibi bazıları sembolik yeni kurallar getirildi.
Ahitname çevirisinin bir kısmı şöyledir;
“Galata surları yıkılacak ise de mallarını, evlerini, dükkânlarını, bağlarını, değirmenlerini, gemi ve sandallarını, ticaretlerini eş ve çocuklarını istedikleri gibi idare etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Ticaret mallarını memleketimin her tarafında satabilirler. Denizde ve karada serbestçe seyahat edebilirler. Hiçbir gümrüğe, hiçbir angaryaya tabi olmayacaklardır. Ancak itaatim altında bulunan diğer memleketlerde olduğu gibi, vergi ile mükellef olacaklar. Bu kanunlar ve adetler bugünden itibaren ve ebedi olarak devam edecektir. Ben onları kendi şahsım gibi himaye ve müdafaa edeceğim…”
Fatih Sultan Mehmet Galata’daki Venedik, Ceneviz hakimiyetini kırmak için Pisa, Amalfi ve öteki İtalyan şehir devletleriyle anlaşmalar yapmıştır. Yine Osmanlı Devleti dileyen Müslüman halkın Galata’da ticaret yapmasına ve bu bölgede bir Müslüman Mahallesinin kurulmasına özen göstermiştir. Bu Müslüman mahallesi Tophane merkezli olarak Anadolu’dan getirilen ailelerin bölgeye yerleştirilmesiyle hızla kurulmuştur.
Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşayan ünlü tarihçi Tursun Beg’den günümüze ulaşan bir belgede şöyle bir kayıt vardır; “Frengistan’a geçmek için kayıkçıya 10 akçe vermek kafidir.” Bu cümlede günümüz tarihçileri en çok Frengistan kelimesinin rahatlıkla kullanılmasına dikkat çekmektedir. Demek fetihten sonra Osmanlı yönetimi Galata bölgesine Frengistan demekten çekinmemişlerdir.
FRENGİSTAN
Bilindiği gibi Bizans İmparatorluğu’nda olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu zamanında da aileler dinsel kimliklerine göre mahallelerde yaşarlardı. Müslüman mahallesi, Ermeni mahallesi, Rum mahallesi genel olarak ayrı ayrı olurdu. Örneğin Müslüman mahallesinde bir Katolik ailenin gelip yerleşmesine sıcak bakılmazdı.
Kayıtlara göre bölgeye ilk yerleşen ve ticarete başlayan Müslümanların bir ipek tüccarı, bir kürk tüccarı, bir hamamcı ve bir nakkaş olduğu bilinmektedir. 1453 yılından sonra yaklaşık elli sene içinde Galata, Tophane arasında Müslüman mahallelerin sayısı hızla artmıştır.
Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşayan ünlü tarihçi Tursun Beg’den günümüze ulaşan bir belgede şöyle bir kayıt vardır; “Frengistan’a geçmek için kayıkçıya 10 akçe vermek kafidir.” Bu cümlede günümüz tarihçileri en çok Frengistan kelimesinin rahatlıkla kullanılmasına dikkat çekmektedir. Demek fetihten sonra Osmanlı yönetimi Galata bölgesine Frengistan demekten çekinmemişlerdir.
Fatih Sultan Mehmet, Galata bölgesinde yaşayan tüccar ailelerin erkek çocuklarının Yeniçeri olarak devşirilmeyeceğini de resmi olarak duyurmuştur. Tarihçilere göre bu oldukça varlıklı, Katolik dinine mensup ve çok çocuklu ailelerin sayısı 20 civarındaydı. İstanbul’da yaşayan gerçek Levantenlerin Fatih Sultan Mehmet’in kendilerine “Amanname” verdiği bu yirmi ailenin mensupları olduğunu söylenir. Sonraki dönemlerde farklı nedenlerle batıdan İstanbul’a gelen ve Galata’ya yerleşen ailelerden ayrı olarak, onlar kendi kiliselerine sahipti. Dini liderlerini kendi aralarında seçerlerdi ve bölgedeki ticareti kendi aralarında yaptıkları anlaşmalarla kontrol ederlerdi.
Yorum Yazın