Deva Partisi İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, sosyal medya hesabından son günlerde yaşanan gelişmeler üzerinden görüşlerini takipçileri ile paylaşmıştı. İlgili görüşlerini sizlerle paylaşıyoruz.
Bir milletvekili, bir siyasetçi olarak değil bugün önce bir insan, bir vatandaş olarak yazmak istiyorum.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte İçimde yıllardır taşıdığım bir umudun şalteri tümden kapandı!
Bu kararın taraflı, hukuksuz ve siyasi olduğu çok açıktı. Gerçekdışı kanıtlar, şaibeli tanıklar ve kuralsız bir yargı süreciyle, İstanbul gibi bir metropole hizmet eden bir belediye başkanının cezaevine konulması, artık bu iktidarın gidebileceği sınırların kalmadığını, hukuku tamamen yok sayabileceğini hepimize gösterdi.
Bu olay benim için sadece bir siyasi kriz değil, kişisel bir travmaydı.
Umudum şuydu: Ben yıllar boyunca, AK Parti’nin tüm yanlışlarına rağmen bir gün hatalarından dönebileceğini, demokratik bir çizgiye yeniden gelebileceğini umutla bekledim. Belki de fazla naiftim. Ama artık biliyorum: Bu iktidarın geri dönüşü yok. Bu düzen, sadece muhalifleri değil, en temel değerlerimizi de tehdit ediyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanma ihtimali konuşuluyordu. Bunu düşünmek bile bir demokraside insana ağır geliyor.
Ama umut verici olan bir şey oldu: bu hukuksuzluk karşısında artık sadece bir parti değil, toplumun her kesiminden gençler sokağa çıktı.
CHP’liler kadar, AK Parti’ye yıllarca oy vermiş yurttaşlar da adalet talebiyle bu gösterilerde buluştu. Bu da ülkenin hala çok güçlü bir vicdanı olduğunu gösterdi.
Ve bugün... Yozgat’ta, traktörleriyle yollara dökülen çiftçilerin sesi, benim için bir başka dönüm noktası oldu. Yıllardır “iktidarın kalesi” sayılan bir şehirde köylülerin hükümeti protesto etmesi, artık bu düzenin yalnızca şehirlerde değil, köylerde de sorgulanmaya başlandığını kanıtladı.
Bu eylemi CHP organize etti, evet. Ama ben sosyal medyada destekledim, savundum, heyecanımı paylaştım. Çünkü ben şuna inanıyorum: Doğruyu kim söylüyorsa onun yanında durabilirim, haksızlığa uğrayan kim olursa olsun onun hakkını savunabilirim. Çünkü bu benim için siyaset üstü bir sorumluluk!
Ben DEVA Partisi milletvekiliyim. Ama bu benim, mağdurun yanında durmamı, zulme karşı ses çıkarmamı engellemez. Bugün CHP’ye yapılan yarın başka bir partiye yapılabilir. Bugün sustuğumuz bir haksızlık, yarın hepimizi içine çeken bir çöküş olabilir.
Ben “eski usul” bir siyasetçi değilim. Katı çizgilerle düşünmüyorum. Partilerimiz farklı olabilir, politikalarımız zaman zaman ayrışabilir. Ama doğruya birlikte sahip çıkabilir, yanlışa birlikte karşı koyabiliriz.
Eleştiriliyorum. “CHP’nin peşine mi takıldın?” diyorlar. Ama ben sadece bir partiyi değil, adaleti savunuyorum. Ve adaletsizliğe karşı verilen mücadelenin yanında duruyorum.
Benim partim belli, durduğum yer belli. Ama vicdanım, insani ve siyasi prensiplerim ve cesaretim bana bunları yaptırtıyor.
Bu ülkeyi gerçekten seven, daha adil bir gelecek isteyen herkesle yan yanayım. İster çiftçi olsun, ister öğrenci, ister işçi, ister belediye başkanı. Haksızlığa uğrayan kimse, onun yanında olmayı hem insanlık hem de siyaset ahlakı gereği bir görev biliyorum.
Ben 24 saat çalışan, inanan, mücadele eden bir siyasetçiyim. Bu ülkenin umudu olduğuna yürekten inandığım gençliğin içinden geliyorum.
Ve inanıyorum ki bu karanlık gidecek. Çünkü bunu hep birlikte, doğrunun izinde yürüyerek değiştireceğiz.

Yorum Yazın