Altın fiyatları rekor üstüne rekor kırarken bu sürecin de kazananı ve kaybedeni var. Peki, kaybedenler biz olabilir miyiz?
Altın rekor üstüne rekor kırıyor
Son günlerde medyada altının en yüksek getiri sağlayan yatırım aracı olduğuna ilişkin haberler var. Dahası, altın fiyatlarının yükselmeye devam edeceği konusunda da yaygın bir bekleyiş var.
Ekim 2024 tarihinde Altın borç alır mıydınız? diye sorduğumda Londra’da altının ons (31,10 gr) fiyatı 2686 dolar seviyesindeydi. Ve altı ay sonra, 17 Nisan 2025'de altın 3328 dolara yükselmiş durumda. Yani yüzde 23,9'luk bir artış söz konusu.
Kaynak: TCMB, Investing, kendi hesaplamam
Aynı dönemde Türkiye’de altının gram fiyatı nasıl değişmiş diye bakacak olursak; 4000 lira eşik değerini aşmış olduğunu görüyoruz. Ekim 2024'ten bu yana altın TL bazında yüzde 34,7 oranında değerlenmiş. Doların sadece yüzde 11 arttığı bir dönemde güzel bir getiri.
Kaynak: TCMB, Investing, kendi hesaplamam
Altın cinsinden varlıkları olanlar için son altı aylık dönemde dolar bazında elde edilmiş olan getiri inanılmaz.
Geçtiğimiz üç yılda altın fiyatlarındaki yükselişte etkili olan faktörler arasında küresel ekonomik ve politik koşulların yanı sıra merkez bankalarının net alıcı olmaları da sayılabilir. Nitekim 2010–21 döneminde ortalama 600 ton olan merkez bankalarının net alım miktarı 2022–24 döneminde 1000 tonun üzerine çıkmış bulunuyor.
Kaynak: Business Insider
Ancak, altın fiyatlarındaki son artışta Trump etkisinin belirleyici olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Altın borcu olan da var: Hazine
Herkesin kahvede, çarşıda, pazarda “filanca altın almış şu kadar getiri elde etmiş, biz de alalım” dediği bir devirde altın cinsinden borç alan var mı bilmiyorum. Ancak, TL geliri olduğu halde kurun baskı altında tutulmasından cesaret alarak döviz cinsinden borç almayı düşünenleri, hatta alanları biliyorum. Bir kısmının finansal okur yazarlığı düşük diğerlerinin ise risk iştahı yüksek olsa da döviz cinsinden borçlanmayı göze alanlar günün sonunda altın cinsinden borçlanmayı akıllarına bile getirmiyorlar.
Size şaşırtcı gelebilir ancak, böyle düşünmeyenler de var.
Mesela; devlet borcunun idaresinden sorumlu Hazinemiz.
Kaynak: HMB ve kendi hesaplamalarım
Hazine altın cinsinden borçlanma sevdasına düştüğü 2017 yılından bu yana toplam 553 ton altın borçlanmış. Bunun 216 tonunu tahvil, 337 tonunu da kira sertifikası yoluyla yapmış.
Altın borçlanmada ortalama vade 2 yıl olmuş . Yani 2025 yılı itibariyle 2022 yılından önceki altın borçlanmaları ya geri ödenmiş ya da geçen süre zarfında yeniden borçlanılarak vadesi ötelenmiş. Bu durumda 2022 yılındaki ortalama 3 yıl vadesi olan 49 tonluk altın borçlarının ödemesi 2025 yılına geliyor. Nitekim Hazine 2025 yılında da altın cinsinden borçlanmaya devam ediyor ve bu borçları öteliyor.
Kaynak: HMB ve kendi hesaplamalarım
Öte yandan Hazine 2025 yılındaki borçlanmalarında vadeyi 1 yıla indirmiş durumda. Dolayısıyla yapılan bu yeni borçlanmanın geri ödemesi 2026 yılında olacak. Ancak, 2024 yılındaki 2 yıl vadeli toplam 132 tonluk altın borcun vadesinin 2026'ya geleceğini de dikkate almak gerekiyor. Dolayısıyla 2026 yılında Hazineyi yüklü bir altın borcu itfası bekliyor olacak. Bu bağlamda Hazine 2026 yılında birikmiş olan bu borçları ya tamamen ödeyerek kapatma ya da bu yıl olduğu gibi öteleme konusunda bir yol ayrımında olacak.
Dikkat çekici bir başka husus ise bankalar altın mevduatına neredeyse sıfır faiz öderken Hazinenin altın cinsinden borçlarına yıllık yüzde 2,5'a yaklaşan oranlarda faiz ödemiş olması. Yani, Hazineye altın cinsinden borç veren yatırımcılar yükselen altın fiyatından dolayı olağanüstü bir getiri elde ederken piyasadakinin çok ötesinde bir faiz getirisi sağlıyorlar.
Tabii bu altın yatırımcısına bu getiriyi veren aslında Hazine değil, vergi mükellefleri: yani hepimiziz!
Kaynak: HMB ve kendi hesaplamalarım
Yol yakınken…
Geldiğimiz noktada ons altının önümüzdeki dönemde 3500 doları zorlayabileceği ve merkez bankalarının rezervlerinde ortalama yüzde 10 civarında olan altının payını yüzde 30'lar seviyesine çıkarabileceği yönünde değerlendirmeler yapılıyor.
Bu koşullarda Hazinenin kabaca 180 ton civarında olan altın cinsinden borç stokunu taşıma maliyetinin daha da artması sürpriz olmayacak. Ve vadesi dolan altın borçları ötelemektense itfa etmek ve bu deneyimden bir ders çıkarmak en doğru yaklaşımmış gibi görüyor.
Zararın neresinden dönülse kârdır.

Yorum Yazın