Zerafetle vazgeçmek: Kendine verdiğin en büyük onur
PSİKOLOJİBiliyorum, gitmek zor. Hele ki, bir şeyin içinde emek verdiysen, hayaller kurduysan, o hayalleri yaşatmak için kendini biraz törpülediysen… Ama bir yerde “burası benim için artık güvenli değil” diyorsan, orada kalmaya devam etmek sadece kendine ihanettir. Ve insanın en büyük onuru, önce kendisine sadık kalabilmesidir.
Zerafetle vazgeçmek, pes etmek değildir. Aksine, kendini daha büyük bir şeye layık gördüğünün ilanıdır. Çünkü sen, seni küçümseyen bir aşkı, seni kullanmaya çalışan bir dostluğu, seni yok sayan bir ortamı hak etmiyorsun. Ve bunu fark ettiğin an, hayatına yepyeni, ışıklı bir kapı açılacak.
Bazen hayatta bir kapıyı zarifçe kapatmak, içeride kalıp savaşmaktan daha büyük bir cesaret gerektirir. Sana iyi gelmeyen, seni sürekli yoran, kalbini daraltan bir yerde ısrar etmek, kaybetmemek uğruna kendinden ödün vermektir. Oysa ki, gerçek zafer bazen şık bir geri çekilişte saklıdır.
Biliyorum, gitmek zor. Hele ki, bir şeyin içinde emek verdiysen, hayaller kurduysan, o hayalleri yaşatmak için kendini biraz törpülediysen… Ama bir yerde “burası benim için artık güvenli değil” diyorsan, orada kalmaya devam etmek sadece kendine ihanettir. Ve insanın en büyük onuru, önce kendisine sadık kalabilmesidir.
“Gerçek zarafet, hak etmediğin bir savaşı terk edebilmektir.”
Bu sözü bir yerde okumuştum ve o günden beri hayatımın pusulası gibi oldu. Ne zaman bir yerde kendimi küçük düşmüş, incinmiş ya da değersiz hissetsem, orada neyi kurtarmaya çalışıyorum? diye sorarım. Eğer cevabım kendi özsaygım değilse, o zaman bilin ki orada fazla kalmışımdır.
Hermann Hesse’nin “Bozkırkurdu” kitabında geçen şu cümle tam da bunu anlatır: “Birisi ya da bir şey seni tüketiyorsa, onu bırak. Hayat, senin vazgeçilmez olduğunu kanıtlaman için fazla kısa.”
Bunu yapabilmek kolay değil. Çünkü hepimiz içten içe güçlü olmanın kalmak, sabretmek ve mücadele etmek olduğunu öğrendik. Ama şunu unutma: Güç bazen kalmak değil, gitmektir. Kendine iyi gelmeyeni ardında bırakmak, seni sevmeyen birine daha fazla kendini anlatmaya çalışmamak, seni küçülten bir ortamda büyümeye çalışmayı bırakmaktır.
Hermann Hesse’nin “Bozkırkurdu” kitabında geçen şu cümle tam da bunu anlatır: “Birisi ya da bir şey seni tüketiyorsa, onu bırak. Hayat, senin vazgeçilmez olduğunu kanıtlaman için fazla kısa.”
Zerafetle vazgeçmek, pes etmek değildir. Aksine, kendini daha büyük bir şeye layık gördüğünün ilanıdır. Çünkü sen, seni küçümseyen bir aşkı, seni kullanmaya çalışan bir dostluğu, seni yok sayan bir ortamı hak etmiyorsun. Ve bunu fark ettiğin an, hayatına yepyeni, ışıklı bir kapı açılacak.
Unutma, bazen en asil hareket, o kapıyı hafifçe kapatıp yürümektir.
İlginizi Çekebilir