© Yeni Arayış

Yirmi bin yıllık sırlar

Yirmi bin yıllık sırlar

Kazakistan’ın eski başkenti Almatı’da bulunan Turan Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Rakhman Alshanov tarafından kaleme alınan ve İstanbul’da bulunan Bilgeoğuz Yayınevi tarafından yayımlanan “Yirmi Bin Yıllık Sırlar: Araştırmalar ve Buluşlar” adlı kitap bizlere çok değerli bilgiler sunmakta, geçmişi günümüze bağlamakta ve insanlığın köklerine ilişkin açıklamalar yapmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Yeditepe Üniversitesinde gerçekleşen ve açılış konuşmasını sevgili Bedrettin Dalan’ın yaptığı önemli bir toplantıya katıldım.  Kazakistan’ın eski başkenti Almatı’da bulunan Turan Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Rakhman Alshanov tarafından kaleme alınan ve İstanbul’da bulunan Bilgeoğuz Yayınevi tarafından yayımlanan “Yirmi Bin Yılık Sırlar: Araştırmalar ve Buluşlar” adlı kitap bizlere çok değerli bilgiler sunmakta, geçmişi günümüze bağlamakta ve insanlığın köklerine ilişkin açıklamalar yapmaktadır.  Editörlüğünü Doç. Dr. Gulzhanat Tayauova, Rusça’dan Türkçe’ye çevirmenliği Dr. Nurettin Çakır’ın yaptığı 565 sayfalık kitap bilgi dünyasına yeni ışıklar saçıyor. Bedrettin Dalan yaptığı konuşmada, bu tür bilimsel çalışmaların Türk dünyasına büyük katkılar sağlayacağını vurgulayarak, “Türklerin tarihi tarafsız araştırıldıkça çok daha yeni bilgiler ve belgeler gün yüzüne çıkacaktır. Buda insanlık tarihin her defasında yeniden yazılmasına neden olacaktır” dedi. Zerdüştlük günümüzde İran’a ait bir inanç sistemi gibi bilinmesine karşılık bu kitapta kökleri Turan steplerinin kuzeyinde, Volga ve Ural nehirlerinin arasında gösterilmektedir. Bu bölgeler eskiden Türklerin yaşadığı ve halen yaşamakta olduğu topraklardır. 

ZERDÜŞTLÜK VE KÖKLERİ

Dr. Nurettin Çakır’ın çok akıcı ve anlaşılır bir dille Rusça’dan Türkçe’ye çevirdiği kitap,  Bilim dünyasına belge ve bilgilerle önemli katkılar sunuyor. Kitabın içeriğinde kozmik felaketler, tsunamiler, şiddetli donlar, doğal felaketler, hayvan türlerinin topluca yok olması gibi başlıklar olmakla birlikte dünyadaki hayatın yeniden doğuşu mitolojiler, efsaneler, hikayeler, masallar şeklinde anlatılmakla birlikte bunların bilimsel temellerine ve mantıklı açıklamaları da bizleri hayretler içinde bırakacak derecede ilgi çekmektedir. İnsanlık tarihinin  yeniden yazılmasına ışık tutan ve sıfır noktası sayılan Göbeklitepe höyüğü, dünyanın yaratılışını anlatan Sümer - Akad kökenli Enuma Eliş Destanı, dünyayı kaplayan büyük tufanı anlatan Gılgamış Destanı, Zerdüştlüğüm kutsal metinleri olan Avesta’da kainat ve dünyanın oluşumu hakkında verilen anlatılar günümüzde bilimin ışığında temellerini bulmakta ve bağlantıları ortaya koymaktadır. Zerdüştlük günümüzde İran’a ait bir inanç sistemi gibi bilinmesine karşılık bu kitapta kökleri Turan steplerinin kuzeyinde, Volga ve Ural nehirlerinin arasında gösterilmektedir. Bu bölgeler eskiden Türklerin yaşadığı ve halen yaşamakta olduğu topraklardır. Zerdüşt yeryüzünde ilk tek tanrıcı inancı insanlara anlatmış ve bu yeni inanç sistemi büyük bir heyecanla karşılanmıştır. Ancak Türk topluluklarında yedi kuşak ötedeki kan bağı olan insanlarla evlenme kuralı Zerdüşt tarafından ihlal edildiği ve hatta aile içi yakınlarla evlenme ilkesi büyük tepki çekmiştir. Bundan dolayı Zerdüşt Turan topraklarını terk etmek zorunda kalmış, İran ülkesine gitmiş ve inancını burada yayma olanağı bulmuştur. Bu inanç sistemi İslam’ın İran’a yerleşmesine kadar uzun bir süre İran’ın resmi devlet dini konumunu korumuştur. Zerdüştlük İslam’ın gelişiyle ortadan kalkmakla birlikte İran ve Turan halklarının gelenek, görenek ve örfünde izler bırakmış, bütünüyle yok olmamıştır. Üstelik Türk halklarında Göktanrı inancı da b una eklenecek olursa kültür üzerindeki etkileri çok zengindir. İran’ın ve Turan’ın baharı karşılama bayramı olan Nevruz kelimesi de İran’a aittir. Zerdüştlüğün yegane ilahı Hürmüz günümüzde Basra Körfezi’nin Hint Okyanusu’na açıldığı İran ve Umman arasındaki Hürmüz Boğazı şeklinde haritalarda geçmektedir. Türklerin tarihiyle uzun süredir uğraşan ve araştıran Turan Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Rakhman Alshanov tarafından bizlere kazandırılan bu değerli bilgiler Turan topraklarının büyük değerlere ev sahipliğini göstermekle birlikte komşu İran ve Türk devletleri arasında dostluk köprüsünün kurulmasına da hizmet etmektedir. Tarih, coğrafya, genetik, astronomi, arkeoloji, etnografya, folklor bilimlerinin iç içe geçtiği bu değerli kitap alanında büyük bir boşluğu da doldurmaktadır. Bütün bunların yanında başta Türkiye ve Kazakistan olmak üzere Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan, Azarbeycan ve Yakutistan arasında daha sağlam ve kalıcı temellerin atılmasına, kültür sanat ve bilimsel çalışmalarla halklarımızın dil birliğine önemli katkılar sunacaktır. Devletimizi yönetenler Türklerin Anadolu’ya ilk defa 1071 tarihinde geldiği safsatasından vazgeçtiklerinde Ata yurdumuz ile Ana yurdumuzun her alanda bütünleşmesi daha kolay ve kalıcı olacaktır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER