© Yeni Arayış

Yeni çözüm süreci olasılığı ve DEM Parti’nin durumu

AKP ve MHP’nin DEM’i Türkiye siyasetine davet etmesi her şeyden önce CHP ile başlayan normalleşme dalgasının Kürt hareketini de kapsayacak şekilde genişleyebileceğini gösteriyor. Ancak normalleşme CHP’ye pek yaramadı. Benzer bir etkinin DEM bakımından olup olmayacağını hep birlikte deneyimleyeceğiz. DEM’in kimliği anayasaya yapım sürecinde hem şekillenecek hem de test edilecek. 

Bahçeli ve Erdoğan’dan gelen olumlu sinyaller Kürt hareketi cephesinde dalgalanmaya yol açtı. Henüz kimse çözüm süreci gibi iddialı bir yeniden başlangıcın varlığına inanmasa da “Türkiye siyasetine davet” başlığı altında bir hareketlenmenin yaşandığını söylemek yanlış olmayacaktır. İktidar bloğu CHP’nin normalleşmesinin bir benzerini DEM’le inşa etmeye mi kalkıyor, bu olasılık iç siyaseti ve Ortadoğu jeopolitiğini nasıl etkiler soruları yanıtlanmayı beklemekte. 

​Bu noktada çözüm süreci olasılığını parantez içine alıp DEM’in bugünkü durumunu analiz etmek yararlı olabilir. Kürt hareketinde işler 2015’den beri iyi gitmiyor. 7 Haziran 2015 seçimlerinde 6 milyon oya karşılık % 13 sınırına ulaşan HDP, bu çizginin en yüksek temsil başarısını yakaladı. Ardından yaşananları ise hepimiz biliyoruz. Kobani olayları ve hendek sürecinde doruğa çıkan PKK terörü demokrasiye dair tüm umutları tüketti. Türkiye büyürken Kürt hareketi küçüldü. 2023’de oylar 4 milyon 800 seviyesine kadar geriledi. 

​Küçülme ve yerinde sayma sarmalının sadece nicelikten ibaret olmadığını da söylemek lazım. Kürt seçmende, özellikle de gençlerde ciddi bir kimlik kaybı sorunu var. Parti bağlılığı hiç de güçlü değil. DEM genel merkezinin politbüro siyaseti karşısında daha esnek ve rahat bir siyasal tavır içinde gençler. Bu durum özellikle büyük kentlerde CHP adaylarına yönelmeyi kolaylaştırıyor. Yerel seçimlerde oy oranının % 5.7’e kadar düşmesinin temel nedeni bu. Tabii Kürt hareketi hala muhalefetle işbirliğini önemsiyor. AKP karşısında CHP ve TİP gibi partilere destek partinin politik angajmanları arasında. 2023 seçimlerinde TİP’le yapılan başarısız seçim ittifakı, bu sene yapılan yerel seçimde Başak Demirtaş’ın adaylığının engellenmesi ve kent uzlaşısı adı altında İstanbul’un 22 ilçesinde aday çıkarılmaması Kürt hareketinin Türkiye soluyla işbirliğini devam ettirmek için yaptığı veya yapmak zorunda kaldığı fedakarlıklardan sadece birkaçı.

Kürt hareketine uzanan el sadece anayasa yapıp süreciyle ilgili bir mesele olarak yorumlanamaz. Kürt hareketini ana akım siyasetle ve devletle konuşabilir hale getirme tasarısı Türkiye’yi İsrail kaynaklı risklere karşı güçlendirecektir.  

TÜRKİYE’Yİ, İSRAİL KAYNAKLI RİSKLERE KARŞI GÜÇLENDİRECEKTİR

İrtifa kaybıyla geçen böylesi bir 9 yılın ardından uzandı Bahçeli’nin eli DEM’li vekillere. AKP ve MHP’nin DEM’i Türkiye siyasetine davet etmesi her şeyden önce CHP ile başlayan normalleşme dalgasının Kürt hareketini de kapsayacak şekilde genişleyebileceğini gösteriyor. Ancak normalleşme CHP’ye pek yaramadı. Benzer bir etkinin DEM bakımından olup olmayacağını hep birlikte deneyimleyeceğiz. DEM’in kimliği anayasaya yapım sürecinde hem şekillenecek hem de test edilecek. Partinin Türk demokrasinin standartlarının yükseltilmesi dışında kendi özel gündemini, yani Kürt sorununa dair hassasiyetini ne ölçüde sürece yansıtacağı meselesi ise kendileri bakımından bilhassa önemli. DEM’le diyaloğun Cumhur İttifakına büyük bir yarar sağlayacağı ise açıkça ortada.

AKP ile CHP arasındaki normalleşmeye MHP şiddetle karşı çıkmış, siyasette normal ile anormal arasındaki sınırın Türk milliyetçilerine rağmen çizilemeyeceği noktasında sert bir tutum takınılmıştı. DEM’le başlayan süreç ise daha dengeli gidiyor. Aynı anda hem AKP hem de MHP liderleri olumlu ve ılımlı mesajlar vermekte. CHP’den sonra DEM de bu sürece dahil olursa iç politik gündemdeki anayasa, dolayısıyla AKP ağırlığının artacağını ön görebiliriz rahatlıkla. Erdoğan ve Bahçeli, siyasi hayatı belirlemeye devam edecek. Onların sınırlarını çizdiği bu gündem destekleyenler ve karşı çıkanlar bakımından CHP ve DEM içinde yeni dalgalanmalara yol açacaktır.

Tartışmayı bitirmeden Ortadoğu jeopolitiğine dair bir hatırlatma yapmak yararlı olabilir. Kürt hareketine uzanan el sadece anayasa yapıp süreciyle ilgili bir mesele olarak yorumlanamaz. Kürt hareketini ana akım siyasetle ve devletle konuşabilir hale getirme tasarısı Türkiye’yi İsrail kaynaklı risklere karşı güçlendirecektir. Bu bağlamda içeride safların sıklaştırma stratejisinin dışarıda devletin hareket kapasitesini arttıracağını söyleyebiliriz. 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER