© Yeni Arayış

Yaşamak, risk almaktır

Yaşamak, risk almaktır

Küçük Kara Balık, diğer balıklar tarafından tehlikeli ve gereksiz bir yolculuğa çıkmakla itham edilir. Martı Jonathan‘sa, sürüsü tarafından sadece hayatta kalmak için uçmak gerektiği konusunda baskı görür. İkisi de tam bu sebeplerden diğerleri tarafından eleştirilir, dışlanır ve hatta suçlanırlar. Ancak etrafından gördükleri bu cezalar ve direnç, onların duydukları tutku ve meraktan daha büyük değildir. Bilirler: Öğrenmek için bir şey yapmaları gerekmektedir: Risk almak! Küçük kara balık ve Martı Jonathan'ın meşhur öykülerini bilirsiniz: İkisi de bir şeylere tutkuyla bağlıdırlar. İçinde dönüp durdukları dünyada bulamadıkları cevaplar vardır. Aramak, görmek, duymak, öğrenmek anlamak ve özgürleşmek isterler. Diğerlerinden farklıdırlar. Küçük Kara Balık, diğer balıklar tarafından tehlikeli ve gereksiz bir yolculuğa çıkmakla itham edilir. Martı Jonathan‘sa, sürüsü tarafından sadece hayatta kalmak için uçmak gerektiği konusunda baskı görür. İkisi de tam bu sebeplerden diğerleri tarafından eleştirilir, dışlanır ve hatta suçlanırlar. Ancak etrafından gördükleri bu cezalar ve direnç, onların duydukları tutku ve meraktan daha büyük değildir. Bilirler: Öğrenmek için bir şey yapmaları gerekmektedir: Risk almak! Denizlerin sınırı var mı? Uçmanın başka yolları mümkün mü? Başka bir yaşayış var olabilir mi? Oralarda neler oluyor? Hayat gerçekten bu sınırların arasında tanımlanmış, sıkıştırılmış olan küçük şeyden fazlası olabilir mi? Ben, başkalarının sınırlamaları ve tanımlamaları arasına sıkışmış olan bir şey’den fazlası olabilir miyim? Sorarlar. Çünkü onlar, kendilerini keşfetme ve özlerini anlama yolcuğuna çıkmışlardır artık. Ancak bu yolculuk, öyle çok da kolay değildir ve birçok bedeli de yanında getirir. Risk almak zorundadırlar. Dr. Carol Dweck sabit ve gelişim odaklı zihin yapısı teorisinde, sabit zihin yapısına sahip bireylerin, yeteneklerinin doğuştan geldiğine inanma eğiliminde olduklarını, değişime pek de açık olmadıklarını, başarılarını da genellikle bu doğal yeteneklere veya zekalarına bağladıklarını söylemiştir. Bu kişiler, risk almaktan ve yeni bir şeyler denemekten kaçınırlar çünkü başarısızlık, yeteneklerinin bir göstergesi olarak algılandığından, bu durum onların kendilik saygısını zedeleyebilir.

DWECK’İN SABİT VE GELİŞİM ODAKLI ZİHİN TEORİSİ

Çünkü yaşamak, risk almayı gerektirir. Risk almaktan kaçınmak, kişiyi görece güvenli ancak sınırlı bir yaşam sürmeye iter. Stanford Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Dr. Carol Dweck sabit ve gelişim odaklı zihin yapısı teorisinde, sabit zihin yapısına sahip bireylerin, yeteneklerinin doğuştan geldiğine inanma eğiliminde olduklarını, değişime pek de açık olmadıklarını, başarılarını da genellikle bu doğal yeteneklere veya zekalarına bağladıklarını söylemiştir. Bu kişiler, başarısızlık yaşadıklarında, bunu kişisel bir yetersizlik olarak algılayabilirler. Dolayısıyla genellikle risk almaktan ve yeni bir şeyler denemekten kaçınırlar çünkü başarısızlık, yeteneklerinin bir göstergesi olarak algılandığından, bu durum onların kendilik saygısını zedeleyebilir. Bunun yanında gelişim odaklı zihin yapısına sahip kişilerse, hataları hayata dair öğrenimler kazanma yolu ve riskleri de birer gelişme fırsatı olarak görürler. Bu kişiler, başarısızlık korkusuna rağmen yeni deneyimlere açıktır ve bu da onların büyümesini sağlar. Yani, gelişim odaklı zihin yapısına sahip kişilere göre, insan 7’sinde neyse 70’inde de o değildir. Aynı kalan insan, hiç risk almamış insandır. Bisiklete binmeyi ilk öğrendiğimiz zamanlardaki gibi. Yokuşlardan aşağı keyifle süzülmek istiyorsak, düşme riskini almak zorundayız. Denizleri seviyorsak, dalgaları da kabul etmek zorundayız. Yaşamayı, gelişmeyi, büyümeyi seviyorsak, risk almayı göze almak zorundayız. Evet hayatın bir matematiği yok ama, bazı denklemler oldukça net.

DÜŞME RİSKİNİ ALMAK ZORUNDASINIZ

Nedir bu riskler peki? Bir şeylerin ters gidebileceği riski, başarısız olma riski, mutsuz olma riski, zaman kaybetme riski, belki de korktuğumuz şey her ne ise onunla yüzleşme riski. Bisiklete binmeyi ilk öğrendiğimiz zamanlardaki gibi. Yokuşlardan aşağı keyifle süzülmek istiyorsak, düşme riskini almak zorundayız. Denizleri seviyorsak, dalgaları da kabul etmek zorundayız. Yaşamayı, gelişmeyi, büyümeyi seviyorsak, risk almayı göze almak zorundayız. Evet hayatın bir matematiği yok ama, bazı denklemler oldukça net. Ne mutlu! İyi-kötü öğrendiğimiz her şeye, bizi özgürleştirdikleri için öğrenememiş olmanın prangalarından.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER