© Yeni Arayış

Yaratıcılığı destekleyen eğitim sistemleri ve eğitimdeki yapay zeka esintisi

Geleceğin eğitim sistemleri, bireylerin yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek için yalnızca pedagojik yöntemlerde değil, sınıf tasarımından psikolojik desteğe kadar her alanda dönüşüm geçirmelidir. Bu değişim, bireylerin potansiyellerini ortaya çıkararak daha yaratıcı ve yenilikçi toplumların oluşmasına zemin hazırlayacaktır.

Yaratıcılık, bireylerin yaşam boyu fark yaratmalarını sağlayan en temel becerilerden biridir. Ancak bu beceri, uygun bir eğitim ortamı olmadan gelişemez. Yapay zeka ve eğitimdeki yansımalarını çokça tartıştığımız bu günlerde hala sanayi devrimi döneminden bu yana büyük ölçüde aynı kalan sınıflarda ve okullarda eğitim öğretim yapmaya devam ediyoruz.

Günümüzde hem Türkiye’de hem de dünyada okulların büyük çoğunluğu, 19. yüzyılda sanayi devriminin ihtiyaçlarına uygun olarak geliştirilen yapıyı koruyor. Sıralar halinde düzenlenmiş sınıflar, öğretmen merkezli bir eğitim ve bilgi aktarımına dayalı pasif öğrenme süreci, bugünün yaratıcı, eleştirel düşünen ve yenilikçi bireyler yetiştirme ihtiyacına cevap vermekten oldukça uzak bir yapı sergiliyor. Bu sistemde düşünmeden, sorgulamadan bilgiyi olduğu gibi alıp kabul eden bireyler yetiştiriyoruz. Teknolojik araçların (akıllı tahtalar, tabletler, internet vb.) eklenmesi, bu yapıya yalnızca yüzeysel bir yenilik katıyor. Büyük oranda bilginin sunuluş şekli aynı olmaya devam ediyor. Türkiye’de ne yazık ki gerçekleştirmek uzak olduğumuz hatta bize hayal gibi gelen farklı okul sistemleri bu yapıyı tamamen değiştirmeye yönelik farklı eğitim programları sunuyor. Aşağıda bu okullardan örnekler bulunuyor.

Da Vinci Schools (ABD, Los Angeles)

Da Vinci Schools, bilim, sanat, mühendislik ve daha birçok alanı birleştiren STEAM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Matematik) temelli bir öğrenme modeli sunuyor. Bu okulda öğrenciler, gerçek yaşam problemleri üzerinde çalışarak disiplinler arası bir eğitim alıyorlar. Bu okullarda sınıflar, geleneksel oturma düzeninden uzak, atölye tarzında tasarlanmıştır. Öğrenciler, öğrenme süreçlerini bireysel ilgi alanlarına göre şekillendirebilir. Öğrenciler, proje tabanlı öğrenme yöntemi ile yaratıcı problem çözme becerilerini geliştirirler. Ayrıca, Da Vinci Schools, endüstri ortaklıkları ve kariyer odaklı projelerle öğrencileri iş dünyasına hazırlar.

Brightworks School (ABD, San Francisco)

Brightworks, öğrencilerin meraklarına göre şekillenen bir eğitim modeli sunuyor. Okulda geleneksel ders saatleri veya müfredatlar yoktur. Öğrenciler yaş gruplarına ayrılmaz.  Okulda proje tabanlı öğrenme modeli uygulanır, öğrenciler kendi projelerini tasarlar ve bu projelerde gerçek dünyadaki problemlere çözüm ararlar. Yaratıcı problem çözme becerilerini geliştirmeye yönelik planlı etkinlikler vardır. Öğrenme merak ve keşif odaklıdır.

Ørestad Gymnasium (Danimarka, Kopenhag)

Ørestad Gymnasium, fiziksel tasarımıyla yaratıcılığı teşvik eden bir okul modelidir ve bir devlet lisesidir. Okulda eğitim materyalleri dijital olarak kullanılmaktadır. Geleneksel sınıf düzeni yerine açık alanlar ve modüler öğrenme bölgeleri vardır. Öğrenciler bireysel öğrenme, grup çalışması ve serbest etkinlikler arasında istedikleri gibi geçiş yaparlar.

Green School (Endonezya, Bali)

Green School, sürdürülebilirlik temasıyla doğa ile bütünleşik bir eğitim modeli sunar. Anaokulundan lise seviyesine kadar eğitim veren okulun mimarisi, tamamen bambu ve doğal malzemeler kullanılarak inşa edilmiştir. Açık ve duvarsız sınıflarıyla öğrencilerin doğayla iç içe bir öğrenme deneyimi yaşamaları sağlanmaktadır. Açık hava sınıflarında verilen dersler, öğrencilere çevre bilinci kazandırırken yaratıcı problem çözme becerilerini de geliştirir. Öğrenciler doğrudan çevre sorunları üzerine çalışarak çözümler üretir.

Avenues The World School (ABD)

Avenues, 2 ila 18 yaş arası öğrencilere yöneliktir. Dünya genelinde kampüsleri bulunan uluslararası bir özel okuldur. Okul, öğrencilerini küresel ölçekte sorunları anlayıp çözebilecek dünya bilincine sahip liderler olarak yetiştirmeyi hedeflemektedir. Dil öğrenimi, teknoloji, yapay zekâ ve küresel sorunlara yönelik projeler gibi birçok alanda yaratıcı bir eğitim sunar. Proje tabanlı öğrenme modeli ile yaratıcılığı arttırarak öğrencilerin dünyadaki yerlerini anlamalarına yardımcı olur.

Geleneksel eğitim sistemleri, yaratıcılığı desteklemek için yetersiz kalırken, dünya üzerinde pek çok okul modeli öğrencilerin bireysel potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyor. Bu okullar, yalnızca bilgi aktarımı değil, aynı zamanda eleştirel düşünme, yaratıcı problem çözme ve yenilikçi fikirler geliştirme süreçlerine de odaklanıyor.

GELENEKSEL EĞİTİM SİSTEMLERİ YARATICILIK İÇİN YETERSİZ

“Evet, her şey sürekli değişiyor, okullar ve eğitim sistemleri hariç. Eğitim bir şekilde geride kaldı. Bu nasıl olabilir?"
Sal Gordon

Geleneksel eğitim sistemleri, yaratıcılığı desteklemek için yetersiz kalırken, dünya üzerinde pek çok okul modeli öğrencilerin bireysel potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyor. Bu okullar, yalnızca bilgi aktarımı değil, aynı zamanda eleştirel düşünme, yaratıcı problem çözme ve yenilikçi fikirler geliştirme süreçlerine de odaklanıyor. Bu okulların ortak noktalarından biri de proje tabanlı öğrenmeye önem vermeleri ve pek çoğunun temel yaş gruplarına göre öğrencileri gruplandırmamasıdır. Farklı yaş gruplarından öğrenciler aynı proje gruplarında yer almakta, birbirlerinin öğrenme süreçlerine destek vermektedir. Diğer bir ortak nokta ise modüler öğrenme modellerine uygun bir fiziksel ortam sunmaları ve programlarını bu doğrultuda esnek bir yapıda şekillendirmeleridir.

Bu okulların başarısı, temelde öğrenciler için oluşturulan psikolojik ve fiziksel ortamlarla ilişkilidir. Sundukları ortamların ortak noktaları şunlardır:

Psikolojik Ortam

* Cesaret ve Güven: Öğrenciler hata yapmaktan korkmamalıdır. Güvenli bir ortam, yaratıcı düşünceyi teşvik eder.
* Motivasyon ve Eğlence: Motivasyon artırıcı etkinlikler ve eğlenceli projeler, öğrenme sürecini daha çekici hale getirir.
* Özgürlük: Öğrencilere fikirlerini ve öğrenme şekillerini özgürce keşfetme fırsatı verilmelidir.

Fiziksel Ortam

* Esnek Tasarımlar: Sınıflar modüler ve hareketli olmalıdır.
* Teknolojik Araçlar: Çizim programları, tabletler ve diğer teknolojik araçlar yaratıcı süreçleri desteklemelidir.
* Doğayla Bağlantı: Açık alanlar ve doğayla uyumlu ortamlar öğrencilerin yaratıcılığını artırır.

Bu ortam yapılarının ne kadarının Türkiye’deki okullarda olduğunu tartışmamız gerekir ya da hiç birinin neden olmadığını. Sadece yapay zekanın eğitime entegre edilmesi bizim sorunlarımızı çözmeyecek. Geleceğin eğitim sistemleri, bireylerin yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek için yalnızca pedagojik yöntemlerde değil, sınıf tasarımından psikolojik desteğe kadar her alanda dönüşüm geçirmelidir. Bu değişim, bireylerin potansiyellerini ortaya çıkararak daha yaratıcı ve yenilikçi toplumların oluşmasına zemin hazırlayacaktır. Bu sistemleri Türkiye’de de kurmak mümkün. Eğitim programları ya da Milli Eğitim Bakanlığı buna engel değil. Okulların en azından haftada iki gün öğleden sonralarını proje temelli öğrenmeye ayırması, buna uygun bir çalışma alanı yaratması ya da öğrenciler ile haftada en azından bir yarım günü doğada keşif ve inceleme yaparak geçirmesi mümkün. Peki biz bunları neden yapmıyoruz? Buna ihtiyaç mı duymuyoruz? Toplum ve veliler okullardan neden bunu istemiyor?  Temel ve üzerinde düşünülmesi gereken sorularımız bunlardı.    

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER