Yapısal reformlara ihtiyaç var mı?
EKONOMİYapısal reform, bir ülkenin ekonomik, hukuki, sosyal veya idari sistemini daha işlevsel, sürdürülebilir ve rekabetçi hale getirmek amacıyla gerçekleştirilen köklü ve kapsamlı değişiklikler. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yapısal reformlar, ekonomik büyümenin kalitesini artırmak ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak açısından kritik öneme sahip.
Ülkemiz uzun zamandır yüksek enflasyondan muzdarip. Enflasyon cinin şişeden çıkmasına benzer, şişeden çıktığı zaman tekrar şişeye koymak çok zor olur. Ekonomi yönetimi de enflasyonu şişeye koymakta güçlük çekiyor. Bunda programın başlangıcında ürkek adımların atılması, maliye politikasının yeterince etkin olmaması, halkın programa inancının olmaması gibi birçok faktör etkin.
Enflasyon; fiyatların sürekli, acımasız yükselişi ve halkın alım gücünü bir yangın gibi yok eden bir canavar. Bu canavarı dize getirmek içinse yalnızca faiz oranlarını artırmak, döviz kurlarını kontrol etmek gibi geçici tedbirler yetmez. Asıl mesele, ekonomide köklü değişikliklere giderek cini şişeden tekrar çıkarmamak. İşte burada yapısal reformlar, ekonomiyi sağlam bir temele oturtmak ve enflasyonu kalıcı olarak kontrol altına almak için karşımıza çıkan en etkili araçlar. Türk ekonomisinin dezenflasyon programıyla bu savaşı kazanabilmesi için, cesur, kapsamlı ve kararlı reform adımlarına ihtiyaç var. Yapısal reform kelimeleri çok sık kullanılıyor ama ne olduğunu pek söyleyen yok.
Yapısal reform, bir ülkenin ekonomik, hukuki, sosyal veya idari sistemini daha işlevsel, sürdürülebilir ve rekabetçi hale getirmek amacıyla gerçekleştirilen köklü ve kapsamlı değişiklikler. Bu reformlar, ekonominin verimliliğini, sürdürülebilirliğini ve dış şoklara karşı direncini artırmayı amaçlar. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yapısal reformlar, ekonomik büyümenin kalitesini artırmak ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak açısından kritik öneme sahip.
Hani bir söz vardır, “Her şey eğitimle başlar.” İşte bu söz enflasyonla mücadelede de geçerlidir. Türkiye’de nitelikli ve yüksek vasıflı iş gücünü artırmak, üretkenliği yükseltmek ve katma değerli üretime geçmek için eğitim sistemi baştan sona elden geçirilmeli. Ezberci bir sistemde yetişenler analitik düşünemez ve yaratıcılıkları yok olur.
HER ŞEY EĞİTİMLE BAŞLAR
Eğitim, hukuk, vergi, teşvik, kurumsallaşma gibi alanlarda çok hızla harekete geçmek, geleceğin refah ülkesini kurmak için şart. Yoksa bugün olduğu gibi birçok alanda çürümeyi yaşarız. Unutmayın, olduğunuz yerde durmanız arkanızdan gelenlerin sizi geçmesi anlamına gelir. Acilen atılması gereken adımları kendi penceremden özetledim.
1. Eğitimde Yenilikçi Bir Reform: İnsan Sermayesi Enflasyonla Mücadelede En Büyük Güç
Hani bir söz vardır, “Her şey eğitimle başlar.” İşte bu söz enflasyonla mücadelede de geçerlidir. Türkiye’de nitelikli ve yüksek vasıflı iş gücünü artırmak, üretkenliği yükseltmek ve katma değerli üretime geçmek için eğitim sistemi baştan sona elden geçirilmeli. Ezberci bir sistemde yetişenler analitik düşünemez ve yaratıcılıkları yok olur. Gençlerimizi geleceğin teknolojilerine hazırlamak, onları dijitalleşen dünyada söz sahibi kılmak için okullarımızı daha modern, öğretim programlarımızı daha çağdaş hale getirmeliyiz. Enflasyonu dizginlemenin yolu, eğitimle gençleri “işsizler ordusuna” değil, “üretenler ordusuna” katmaktan geçer.
2. Yargı ve Hukuk Sistemi Reformları: Güvensiz Yatırım Ortamına Son!
Yabancı yatırımcıların en çok çekindiği şey, hukuki güvenceden yoksun bir ülkede yatırım yapmaktır. Türkiye’nin ekonomik büyümesi ve enflasyonu kontrol altına alabilmesi için güvenilir ve hızlı işleyen bir yargı sistemine sahip olması şarttır. Adaletin topal kaldığı bir ülkede ekonomik istikrar sağlanamaz; çünkü sermaye güveni, kuş gibi ürkektir, ilk fırsatta uçar gider. Hukuk sisteminin bağımsız ve tarafsız hale getirilmesi, mahkemelerin iş yükünün hafifletilmesi ve dijitalleşme ile süreçlerin hızlandırılması şart. Bugün ülkemizin en büyük sorunu adalet sistemine güvenilmemesi. Başta siyaset olmak üzere her türlü dış etkiden yargı sistemini arındırmak ve yargıç güvencesi mutlaka sağlanmalı.
3. Kayıt Dışı Ekonomiyi Güneşe Çıkarmak: Vergi Kaçaklarıyla Mücadele
Kayıt dışı ekonominin yaygın olduğu bir ülkede enflasyonla mücadele etmek de deveye hendek atlatmaya benzer. Kayıt dışı ekonomi, vergi gelirlerini azaltır ve maliye politikalarının etkinliğini düşürür. Şeffaf bir ekonomik yapı oluşturulmadan, enflasyon canavarını ehlileştirmek mümkün değildir. Vergi tabanını genişletmek, kayıt dışı ekonomiyle kararlılıkla mücadele etmek gerekir. Bu da işletmeleri kayıt altına alacak vergi teşvikleri ve dijital takip sistemleri ile mümkün. Ancak siyasetin finansmanı meselesi çözülmeden bu konuyu çözmek pek mümkün değil.
4. Enerjide Dışa Bağımlılığa Son Vermek: Yenilenebilir Enerji Yatırımları
Enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, Türkiye’nin ithalata bağımlı yapısıyla birleşince, enflasyon üzerinde ciddi baskı yaratıyor. Hani derler ya, “Kendi yağında kavrulmak en güzeli,” işte Türkiye’nin enerjide kendi yağıyla kavrulması gerekir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlar, enerjide dışa bağımlılığı azaltır ve üretim maliyetlerini düşürerek enflasyonist baskıları hafifletir. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve jeotermal kaynaklara yapılacak yatırımlarla hem çevre korunur hem de ülkenin enerji arz güvenliği sağlanır.
5. İşgücü Piyasasında Esneklik: Kadınları ve Gençleri İş Gücüne Katmak
İstihdam politikalarında yapılacak reformlar, enflasyonla mücadelede çok kritik bir yere sahip. Türkiye’de kadınların ve gençlerin iş gücüne katılımını artırmak, üretimi ve verimliliği yükseltir. İş gücü piyasasında esnek çalışma modellerine geçmek, kadınların çocuk bakımı gibi sorumluluklarla iş hayatını dengelemesini kolaylaştırır. Gençler ise daha yenilikçi ve dinamik düşünme yeteneğiyle ekonomiye katkı sağlar. İstihdam artışı, hem büyümeyi destekler hem de enflasyonu kontrol altına almayı kolaylaştırır.
6. Vergi Reformu: Adil Bir Dağılım, Dengeli Bir Ekonomi
Vergi sistemi, ekonominin belkemiğidir. Ancak Türkiye’de vergi yükü dolaylı vergilerle halkın omuzlarında. Bu da düşük gelirli vatandaşların enflasyon karşısında daha fazla ezilmesine neden oluyor. Vergi sisteminde yapılacak bir reform, dolaylı vergilere olan bağımlılığı azaltarak daha adil bir vergi tabanı yaratır. Doğrudan vergilerin oranını artırarak gelir dağılımını dengelemek, hem sosyal adaleti sağlar hem de tüketim harcamalarındaki dalgalanmaları önleyerek enflasyonla mücadelede yardımcı olur. Kriz zamanları bu tip cesur reformları yapmak için uygun zeminler yaratır. Ama bu fırsatın kaçırıldığını görüyorum. Sadece gelir artışı sağlamak için yapılan düzenlemeler vergi reformu değildir.
Enflasyonla kalıcı mücadele için Türkiye'nin üretim yapısını yüksek katma değerli ürünlere yönlendirmesi gerekir. Bu dönüşüm, hem dış ticaret açığını azaltacak hem de enflasyonist baskıları hafifletecek.
7.Üretim Yapısının Dönüşümü: Yüksek Katma Değerli Üretime Geçiş
Türkiye'nin kronik dış ticaret açığı ve düşük katma değerli üretim yapısı, enflasyonla mücadelede en büyük engellerden. Bu nedenle, üretim yapısının yüksek katma değerli ürünlere yönlendirilmesi, enflasyonla mücadelede kilit rol oynar. Enflasyonla kalıcı mücadele için Türkiye'nin üretim yapısını yüksek katma değerli ürünlere yönlendirmesi gerekir. Bu dönüşüm, hem dış ticaret açığını azaltacak hem de enflasyonist baskıları hafifletecek.
Yüksek katma değerli ürün için Ar-Ge çok önemli. TÜBİTAK'ın 2024-2025 Öncelikli Ar-Ge ve Yenilik Konuları kapsamında belirlediği 252 kritik ürün/teknoloji, bu alanda yol gösterici olmalı. Ayrıca sanayi ve teşvik politikalarının, yüksek teknolojiye dayalı sektörleri destekleyecek şekilde yeniden tasarlanması gerekir. Özellikle savunma sanayi, otomotiv, elektronik ve yazılım gibi sektörlerdeki ihracat artışı, ülkenin bu alandaki potansiyelini ve küresel rekabet içindeki konumunu güçlendirir.
Enflasyonla mücadele yalnızca kısa vadeli para politikalarıyla kazanılmaz; uzun vadeli yapısal reformlarla kökünden çözüme kavuşturulabilir. Tıpkı bir binayı güçlü bir temelle inşa etmek gibi, ekonomiyi sağlam temeller üzerinde büyütmek de yapısal reformlarla mümkün. Türkiye, dezenflasyon programında başarıya ulaşmak istiyorsa eğitimden enerjiye, vergi sisteminden iş gücü piyasasına kadar geniş kapsamlı reformları kararlılıkla hayata geçirmeli.
İlginizi Çekebilir