Yapay zeka ve gazetecilik etiği
TEKNOLOJİYapay zekanın medya içinde adeta bir savaş ekonomisi yaratacağını ve savaş görselleri üzerinden bir etik tartışma çıkacağını hiç düşünmezdim.
Adobe, yapay zeka tarafından İsrail’in Gazze saldırısını temsil eden stok fotoğraflar (dijital içeriklerde temsili görseller ve fotoğraflar) sattığını öğrendiğimde irkildim. Evet yapay zeka teknolojilerinin geldiği durum ve son günlerde adından sıkça söz etmesine rağmen yine de bazı gelişmeler karşısında şaşkınlığımı korumak istiyorum. İşin teknoloji boyutunu geçtim, İsrail’in Gazze’ye yönelik korkunç saldırısı hakkında haberler yaparken gazeteciliğe yön veren uluslararası basın kuruluşlarının dahi söz konusu stok fotoğrafları “yapay zeka tarafından üretilmiştir” işaretlemesi yapmadan kullanması beni ayrı dumura uğratan bir gelişme.
Yapay zekanın medya içinde adeta bir savaş ekonomisi yaratacağını ve savaş görselleri üzerinden bir etik tartışma çıkacağını hiç düşünmezdim. Teknolojinin ve etik değerlerin karşı karşıya kaldığı böylesine anları iyi okuyamaz ve doğrultusunu belirleyemezsek ileride canımız çok sıkılacak gibi görünüyor. Ki yapay zeka ile olabilecekler konusunda ufku geniş bir insan olduğumu düşünerek söylüyorum bunu.
Yapay zeka stok fotoğrafçılığı
Adobe şirketi bir süredir Adobe Stock hizmeti üzerinden fotoğraf alan müşterilerine İsrail-Hamas savaşının yapay zeka ile üretilmiş gerçekçi görüntülerini satıyor. Kullanıcıların üretken yapay zekayı kullanmalarıyla birlikte sadece fantezi kurgularla değil, güncel konularla ilgili de görseller de dijital habitatımıza girmeye başladı. Fakat bu görüntüler sahte olduklarına dair herhangi bir belirti olmaksızın internette kullanılıyor.
DALL-E, Midjourney, Stable Diffusion gibi artık rahatlıkla erişilebilen ve inanılmaz gerçekçi görseller üretebilen yapay zeka görüntü oluşturucularıyla içeriklerimize mükemmel görseller üretiyor ve eğleniyoruz. Ancak bu durum temel bir soruyu gündeme getiriyor. Açıkça ifade edilmiş feragatnamelerle bile olsa, yaşayan, etten kemikten modellerin fotoğrafları yerine yapay zeka destekli görüntüler yayınlamak etik midir?
Gazetecilik etiği
Bir medya şirketi, haberlerine konu olan hikayeyi okuyucularına sunarken olayların veya kişilerin fotoğrafik görünümlü görüntülerini oluşturmak için yapay zeka kullanmalı mı? Hayal edelim, elimizde çok vurucu bir hikaye var, konuyla ilgili fotoğraf ve videoları edinememişiz veya elimizdekiler istediğimiz etkiyi uyandıracak gibi gözükmüyor, patron ise hikayemizdeki olayları veya kişileri temsil edecek “yapay görseller” kullanmamızı istiyor. Bu yapay görseller habere konu olan bölgeden gelmiyor, habere tanık olan bir kişi tarafından çekilmiyor. Tüm haber sürecinden bağımsız, sonradan iliştirilen görüntülerden bahsediyoruz.
Bu durum, binbir türlü cambazın kol gezdiği, gazetecilik etiğinin yerle yeksan edildiği günümüzde, okurlara ve kamu çıkarına yönelik medyanın tabutuna son çiviyi çakmak olabilir mi? Yapay görüntüler yaratarak, bir fotoğrafçı tutmayarak paradan tasarruf edebiliriz. Yaratıcı işi yapmak için yapay zekayı kullanarak belki zamandan ve emekten de kazanabiliriz. Peki o zaman yapay zeka ile üretilmiş içeriklerle elimizdeki hikayeye yön verip çarpıtmış olmayacak mıyız? Aslında fiilen okuru aldatmış olmayacak mıyız? Çünkü üretilen görsellerin gerçek olup olmadığını anlayabilmek neredeyse imkansız hale geldi bile birkaç yılda. Aldatıcı görsellerle halkın medyaya olan güvenini aşındırdığınızda bu güveni bir daha nasıl tazeleyebileceğiz?
Yaratıcı işi yapmak için yapay zekayı kullanarak belki zamandan ve emekten de kazanabiliriz. Peki yapay zeka ile üretilmiş içeriklerle elimizdeki hikayeye yön verip çarpıtmış olmayacak mıyız? Aslında fiilen okuru aldatmış olmayacak mıyız?
Çünkü hızlı ve kolay bir şekilde bu görselleri üretebilmek ve kullanabilmek bir süre sonra fotoğraf ve videonun belgeleme gücünü ortadan kaldırabilir. Şu anda ceplerinden çıkan masrafın azalmasına sevinen haber odalarının, haberciliğin en önemli unsurları olan kanıtları, bulguları ortaya koymaktan ve tanık olma süreçlerinden yoksun olduğu bir geleceğin maliyetini tartabileceğini düşünebilir miyiz?
İşin bir diğer yanı da savaş gibi korkunç “realitelerin” tam göbeğindeki gazetecilerin, gazetecilik faaliyetleri sırasında olası savaş suçu, soykırım ve insan hakları ihlallerine yönelik bilgi, belge ve kanıtları kamuoyuyla paylaşırken, tüm bu süreci bulandıracak, kirletecek yapay zeka tarafından üretilmiş/ürettirilmiş materyallerin yaratacağı tahribat. Neyin gerçek, neyin sahte olduğunu tespit edemeyecek ya da bu tespit süreçlerini sakatlayacak her adım gazeteciliğe yönelik güveni sarsacak gibi duruyor.
Not: Bu yazının kapak görseli yapay zeka ile üretilmiştir. Sadece “İsrail-Gazze Savaşı gerçekçi yıkım görüntüsü” cümlesi yazılarak onlarca görsel ürettirilmiş ve rastgele dört tanesi kolaj yapılmıştır. Bu görsellerin oluşturulması birkaç saniye sürmüştür. Bu görseller, yapay zekaya daha detaylı komutlar verilerek gerçekliği sorgulanamaz hale getirilebiliniyor.
İlginizi Çekebilir