© Yeni Arayış

Ufuk Uras: “Sıra Öcalan’ın barış çağrısını yapabileceği zeminini oluşturmakta”

Ufuk Uras'a Bahçeli’nin "biz adım attık şimdi sıra Erdoğan ve AKP’de" sözünün anlamını sordum ve hangi adımın atılmasını bekleniyor diye ekledim. Uras “… şu anda Bahçeli’nin beklediği sanırım Öcalan’ın barış çağrısını yapabileceği bir iklim ve zeminini oluşturmak” diyerek karşılık verdi.

Bahçeli’nin çıkışı toplumun çeşitli kesimlerinde tartışılmaya devam ediyor. Bunun la birlikte Bahçeli sadece Meclis’te ısrarını sürdürmekte kalmıyor, bu konuda kendisi ile görüşmek isteyenlerle görüyor. Kendisi bazı siyasilerle görüşüyor. Çıkışı sonrasında eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner ile görüştü. Son olarak eski BDP Milletvekili Ufuk Uras ile görüştü. Hafta başında da sanırım kayyum atanarak görevden alınan Ahmet Türk ile görüşmesi bekleniyor. Peki bu görüşmelerden ne bekliyor Bahçeli? Düşüncelerini daha geniş toplum kesimlerine ulaştırmak mı yoksa geniş bir toplumsal mutabakat mı sağlamak istiyor? Kendisi ile son görüşmeyi yapan Ufuk Uras ile konuştum.  Sorumlarım ve Uras’ın cevapları aşağıda.

Sizi Bahçeliye görüşmeye iten ne oldu?

Barış ihtimali. Ben Bahçeli’nin yaptığı çıkışı anlamlı buldum. Özellikle böylesine ağır bir sorunun çözülmesi konusunda ilk adım ve çağrının MHP liderinden gelmesi çok anlamlı. Bahçeli düşüncelerinde ısrarlı olmasını önemsedim ve kendisiyle görüşmek istedim. Ve randevu istedim.

Süreç nasıl işledi?

Kendisi ile aynı dönem Meclis’te bulundum. Randevu istedim ve olumlu geri dönüş oldu ve kendisi ile yaklaşık 30 dakikalık bir görüşme yaptım ve gündem de kendinin yaptığı çıkış oldu. Görüşme bir gazeteci kimliğiyle, soru soran bir gazeteci kimliğimle gitmedim. Görüşme amacım, yaptığı çağrıya bir katkım olabilir miydi idi.

Kendisine süreçte katkıya hazır olduğumu ifade ettim. Kendisi de benim katıldığım programlardaki duruşumu olumlu bulduğunu ifade etti.

Kaynağı nedir bu çıkışın sizce?

Sanırım kendisinin Erdoğan ile yaptığı bir görüşmede; “Bu meseleyi küresel güçler üzerinden değil, içeride, baş başa çözelim’ mealinde bir diyalog geçmiş. Bahçeli de bunun sonrasında Meclis açılışında DEM grubuna giderek el sıkışmış ve gelişmeler böyle başlamış. Benim anladığım kadarıyla bu kez içerde bir barış hedefleniyor.

Erdoğan ile de bu konuda bir mutabakat var görünüyor. Ben açıkçası bu gelişmelerde bir devlet aklı olduğunu düşünüyorum. Tarih boyunca zaman zaman gördüğümüz “devlet akılsızlığı” olacağına devlet aklı olması daha iyidir.

Size sadece muhalefetten değil AKP içinden de tepkiler oldu. Ne dersiniz?

Sırtında yumurta küfesi olmayanlar eleştirebilirler. Benim siyasetten bir beklentim yok. Vekillik dönemimde de bu sorunun çözülmesi için çabaladık. Şimdi çabam da bunun için. Yapabileceğim bir şey varsa yapmak isterim. Sadece ben değil, pek çok insan her türlü katkıya hazır. Beni eleştirenler belli ki barış ihtimalinden rahatsız olmuşlar. Diğer taraftan ben toplumdan çok olumlu dönüşler aldım.

Ben beni eleştirenlerden alternatif bir görüş, öneri duymak isterim. Bunu yapıyorlar mı, sanmam.

Beni eleştirenlere baktığımda şunu çıkarıyorum. Saraydaki danışmanlar ile AKP elitleri arasında bu konuda bir uyum ve temas yok. Dahası bu çıkış nedeniyle AKP de, MHP de oy kaybediyor. Bunu da dikkate almak gerek.

Bu çıkışı Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesine, yeni anayasaya bağlayanlar var. Yani samimi bulunmuyor. Ne dersiniz?

Ben bu gelişmelerin sadece buna indirgenmesini doğru bulmuyorum. Bence barış umudu varsa, anneler ağlamayacaksa böyle bir risk alınmalıdır.

Bahçeli, biz elimizde gelen ilk adımı attık. Meclis’te vekil sayımız belli. Bundan sonra adım atması gereken AKP ve Erdoğan olacaktır:

Ne gibi bir adım bekliyor Bahçeli AKP ve Erdoğan’dan?

Bunun bir dökümünü ya da takvimlendirmesini yapmadı. Ama şu anda Bahçeli’nin beklediği sanırım Öcalan’ın barış çağrısını yapabileceği bir iklim ve zeminini oluşturmak.

Bu süreçte muhalefet nerede duruyor?

Ben bu sürece CHP lideri Özgür Özel’in de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun olumsuz baktığını düşünmüyorum. Elbette kaygıları olabilir, soruları olabilir, bunlar da normal. Ama ben bu durumu açıkçası bir şans ve tarihi bir fırsat. Tabi bu süreçte önemli olan bu tartışma bağlamında bir diyaloğun olması.

Tabi aynı şekilde DEM parti ile de bir diyaloğun olması gerekiyor.

Öcalan’a altı ay avukat yasağı konuldu. Kayyum politikası sürüyor. Bu ortamda bu diyalog mümkün olur mu?

Bütün bunlar sürecin ne kadar gelgitli, zor geçeceğinin işareti. Islahat, reform ve ıslah etmek anlamına geliyor. Bu konuda yapılması gereken yapısal reformların zamanıdır.

Bundan sonra hangi takvimde adımlar gelir?

Erdoğan buzdolabına koyduğu bir meseleyi yeninde ele alıyor. Buzdolabından çıkan malzemenin bozulmaması için hızlı adım atmak gerekiyor. Sanırım Ortadoğu’daki denklem bunu gerekli kılıyor.

Son sözünüz…

Bahçeli “kırk yıldır kavga ediyoruz, artık bunu bitirelim   diyince, ben de “tamam” dedim. Kavgaya devam diyecek halim yoktu. Açıkçası barışı savunan biri olarak gücüm ölçüsünde süreci hızlandırmak istiyorum. Elbette sürece olumsuz bakanlar da var, bunu da görüyorum. Dahası başlayan sürecin barışla sonuçlanacağına dair bir garanti de yok. Ama barış için bu riski almaya değer ve ben alıyorum. Hiçbir şey yapmayanların hiçbir günahı da olmaz zaten. Ben açıkçası elimden geleni yapmaya devam edeceğim.

Sonuçta diyalog, monologdan iyidir. Uzlaşma da zaaf değil kazanç olarak görmek gerekir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER