© Yeni Arayış

Tüzük kurultayı bitti, peki ya değişim?

Kurultay, CHP içindeki güç dengesinin bir özetini sunuyor aslında. Cumhurbaşkanlığı seçiminde İmamoğlu ve Yavaş’tan birisi aday olarak gösterilecek. Kimin tercih edileceği noktasında Özel ve Kılıçdaroğlu’nun alacağı pozisyonlar hayati derecede önemli. En güçlü CHP’li figür hala İmamoğlu. Kendisi değişimin devam etmesini istiyor. Bu istek diğer üç ekibi yeni kararlar almaya zorlayabilir. 

Bir parti iktidara yaklaşırken demokrasiden uzaklaşabilir mi? Şüphesiz ki evet. Çünkü demokrasi katılım ve yarışmaya dayalı bir sistem. İnsanların katılmadığı ve adayların birbirleriyle yarışmadığı bir ortamda demokrasinin irtifa kaybetmesi kaçınılmaz. İktidar partileri ise demokrasiyi eksik bir katılım ve yarışma düzeyiyle hayata geçirmeye eğilimli. Türkiye örneğinde ulusal iktidarı AKP, yerel iktidarı ise CHP temsil ediyor. Bu iki partide iktidarı yorumlama ve demokrasiye siyaset içinde pay verme gibi hassas konularda benzer eğilimler var. Siyasetin fikri temellerden soyutlanarak partiler arası yarışma seviyesine indirgenmesi, patronaj ilişkileri, iktidar olanaklarının parti yararına kullanılması iktidar partilerini, yani AKP ve CHP’yi birbirine yaklaştıran başlıca unsurlar.   

​Şüphesiz ki, iktidar partileri vatandaşın sandığa gitmesi ve partiler arası rekabet noktalarında demokrasiye katkı sunuyor. Kutuplaştırıcı siyasi iklimin de etkisiyle on milyonlarca insan siyaseten karşıtı olan kesimler başarılı olmasın diye sandığa gitmekte. Bu bağlamda AKP-CHP rekabetinin demokratik yarışmanın canlı kalmasına olumlu bir etkisi var. Ama ne yazık ki hikaye burada bitiyor. Parti içi yarışma ve katılım gibi hususlar açısından meseleyi yeniden değerlendirdiğimizde ise karşımıza büyük bir çöl çıkmakta. CHP’nin son tüzük kurultayı iktidar adayı büyük partilerde parti içi demokrasiyi gerçekleştirmenin ne kadar da zor olduğunu bir kez daha ortaya koydu. 

Genel başkan ve genel merkezin istediği bir şeye örgütün direnmesi gibi bir olasılık söz konusu olamaz. Tüzüğü yazanlar dahil olmak üzere herkes çok iyi biliyor ki, bir sonraki meclis seçiminde hiçbir yerde hakim denetiminde ön seçim yapılmayacak.  

HİÇBİR YERDE HAKİM DENETİMİNDE ÖN SEÇİM YAPILMAYACAK

​Değişimciler tarafından hazırlanan yeni tüzükte parti içi demokrasi açısından kritik madde 52’ydi. Ezici bir çoğunlukla kabul edilen bu düzenlemeye göre ön seçim zorunlu değil. Hakim denetiminde ön seçim dahil tüm olasılıklar masada. Hangi yöntemin uygulanacağına il örgütünün tavsiyesiyle PM karar verecek. Tabii hukuken böyle yazılmış bir metnin fiilen bir anlamı yok. Çünkü partiler aşırı şekilde merkezileşmiş durumda. Genel başkan ve genel merkezin istediği bir şeye örgütün direnmesi gibi bir olasılık söz konusu olamaz. Tüzüğü yazanlar dahil olmak üzere herkes çok iyi biliyor ki, bir sonraki meclis seçiminde hiçbir yerde hakim denetiminde ön seçim yapılmayacak. Örgütün denetlediği ön seçim ise genel merkezin uygun gördüğü yerlerde kısmi olarak uygulanacak.

Bugün olduğu gibi yarın da milletvekilleri genel başkana yakın kişilerden seçilecek. Tabii bugünün CHP’sinde fiilen bölünmüş bir durum var. Özgür Özel iktidarını Ekrem İmamoğlu’yla paylaşıyor. Dolayısıyla kimin milletvekili olacağı bu ikili arasındaki pazarlıklar sonucunda belirlenecek. Geriye kalan tüm ayrıntılar bu temel gerçeğin üstünü örmek için kullanılan malzemeler sadece. Bu arada en iyimser tahminle her yerde ön seçim yapılsa dahi, genel merkezin % 15 kadar merkezden aday belirleme yetkisi var. Bu hesaba göre genel merkez yaklaşık 90 vekil adayını kendisi belirleyebiliyor. Böylelikle seçilebilecek yerlerdeki tüm vekilliklerin genel merkez tarafından atanması garanti altına alınmış oluyor.

​Tabii bu kurultayın bir de siyasi yorumunu yapmak lazım. Ekrem İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu ziyareti önemli. İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’nun bir denge unsuru olarak oyunda kalmasını istiyor. Ancak Kılıçdaroğlu’nun talep ve arzuları şu anki gücünün çok üstünde. Geçen sene bu vakitler genel başkanı olduğu partinin bu sene yapılan kurultayına katılmadı bu nedenle. Diğer bir önemli mesele İmamoğlu ve Yavaş arasındaki çekişme ve Kılıçdaroğlu’nun Yavaş’la birlikte hareket etmesi.

Tüm bu hatırlatmalar bağlamında Kurultay, CHP içindeki güç dengesinin bir özetini sunuyor aslında. Cumhurbaşkanlığı seçiminde İmamoğlu ve Yavaş’tan birisi aday olarak gösterilecek. Kimin tercih edileceği noktasında Özel ve Kılıçdaroğlu’nun alacağı pozisyonlar hayati derecede önemli. Bir de tabii sürpriz hamle ihtimali var. En güçlü CHP’li figür hala İmamoğlu. Kendisi değişimin devam etmesini istiyor. Bu istek diğer üç ekibi yeni kararlar almaya zorlayabilir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER