© Yeni Arayış

Türkiye’de yayıncılık sektörü: Milyar dolarlık yayınevlerimiz neden yok?

Türkiye’deki bütün yayıncıların ve yayıncılık sektörünün toplam büyüklüğü, TÜİK verilerine göre günümüzde kabaca 1,7 milyar dolar seviyesinde. Londra merkezli Macmillan Yayın Grubu’nun bugün yaklaşık 3 milyar dolar seviyesinde bir büyüklüğü olduğunu düşününce, Türkiye’deki bütün yayıncılık sektörü sadece Macmillan’ın yarısı büyüklüğünde! 

Geçtiğimiz günlerde ilgi çekici bir kitap çevrilip yayınlandı sessiz sedasız: İngiliz yayıncılık sektörünün önde gelen isimlerinden Richard Charkin’in anıları.[i] Sessiz sedasız yayınlandı diyorum, çünkü benzer pek çok nitelikli kitap gibi, arkasında büyük bir mali destek olmadan yayıncılık yapan butik bir yayınevi tarafından yayınlandı. Tam da Charkin’in anılarında avantajlarını anlattığı devasa yayın holdinglerinin finansal büyüklüklerinin aksine, kültür yayıncılığında tutunmak için ekonomik zorluklarla boğuşan butik yayıncılardan bahsediyorum.

1949 doğumlu Charkin, Doğu Avrupa’dan göçüp Britanya’ya gelen bir ailenin çocuğu. 1972’de editör olarak girdiği yayıncılık sektöründe aralarında Oxford University Press, Pergamon, Reed Elsevier, Macmillan, Bloomsbury gibi sektörün uluslararası başarıya sahip dev markalarında uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapmış ve 2022’de emekli olmuş bir isim. Aynı zamanda 1896’da kurulan ve uluslararası yayıncılık sektörünün en büyük çatı kuruluşu olan Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin (International Publishers Association – IPA) de eski başkanlarından.

Charkin’in kitap boyunca yaptığı şey, aslında kendi kişisel editörlük ve yayın yöneticiliği kariyerinden hareketle, İngiltere merkezli uluslararası akademik ve kültür yayıncılığının son yarım asırdaki belli başlı uğraklarını, değişim ve dönüşüm dinamiklerini tasvir etmek. Sadece teknolojik dönüşüm ve yayıncılığın küreselleşmesi / uluslararasılaşması boyutlarıyla değil, dijital yayıncılıktan sosyal medya ve reklamcılık boyutuna, finansal parametrelerden çokuluslu ortaklık yapılarına ve İngiliz emperyal vizyonunun yayıncılıkla iç içe geçen tarihsel dinamiklerine kadar, öğretici ve kapsamlı bir perspektifi var Charkin’in. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın genel bütçeden aldığı payın düşüklüğü yüzünden kitap alımı, Almanya’daki sadece iki halk kütüphanesinin yıllık satın alma bütçesini geçemiyor.

İNGİLİZ VE TÜRK YAYINCILIK SEKTÖRLERİ ARASINDA BAZI ÇARPICI TEZATLAR

Kitabı okurken, hem bir okur hem de kendi halinde butik bir yayınevi sahibi/yöneticisi olarak baktığımda, İngiliz yayıncılık sektörüyle Türkiye’deki yayıncılık faaliyetleri arasında ister istemez bazı kıyaslamalar yapıp, hayıflanma ve teessüf hisleri içinde gıpta etmemek elde değil.

Misal, iki örnek arasında inanılmaz bir ölçek farkı –uçurum demek daha doğru olur- var. Sadece firma büyüklükleri ve yayın portföyü çeşitliliği açısından değil, istihdam ve baskı adedi, tirajlar açısından da bu uçurum geçerli. Birkaç rakamla bu farka dikkat çekmek istiyorum:

-İngiliz yayıncılığının önemli isimlerinden Paul Hamlyn, sahibi olduğu Octopus grubunu 1987 gibi erken bir tarihte Reed International’a 500 milyon sterlinden [bugünkü kurla 1 sterlin ≈ 42 TL] fazla bir fiyata satmış

-Hamlyn adına kurulan ve sanat ve eğitimi desteklemek için maddi destek sağlayan vakfın bugünkü fon değeri yaklaşık 800 milyon sterlin-Madonna’nın 1992’de çıkan bir kitabı, 25 sterlinlik nüshalarla aynı hafta 180 bin kopya sattı, sonraki hafta basılan 180 binlik ikinci baskı da yok sattı

-Britanya’da 1960’larda kurulan Book Club Associates (Kitap Dostları Kulübü – BCA) o denli popüler bir kitap sipariş ve okuyucu kulübüydü ki 1980’lerde 4 milyon kişilik bir e-posta listesine ve 2,5 milyon aktif üyeye sahipti. Sadece bu kulüp üzerinden yapılan satışlar yaklaşık 100 milyon sterlinlik bir hacme ulaşıyordu. BCA’nın gelirleri 1993’te 150 milyon sterline erişti.-Matbaanın İngiltere’ye girdiği 1470’lerden itibaren bugüne kadar basılan Kitab-ı Mukaddes nüshalarının sayısının 5 milyar adetten fazla olduğu tahmin ediliyor.

-Pergamon Yayınları 1991’de Elsevier’e 440 milyon sterline satıldı. 1843’te kurulan Macmillan’ın çoğunluk hisseleri 1990’ların sonunda Alman Holtzbrinck Grubu’na 400 milyon sterline satıldı.

-2015 yılında Macmillan Yayın Grubu’na biçilen değer yaklaşık 2 milyar Euro seviyesindeydi.-Londra merkezli Macmillan’ın Hindistan’ın Bengalor şehrinde 1970’te açtığı dizgi/mizanpaj bölümü, 1990’ların sonunda 2.000 kişiyi istihdam ediyordu.

-Oxford Üniversitesi Yayınları bugün 500’den fazla uluslararası nitelikli bilimsel dergi yayınlıyor.-Winnie-the-Pooh kitap serisi dünya çapında 50 milyondan fazla sattı ve yetmişten fazla dile çevrildi. Disney şirketi sadece bu kitapların haklarını satın almak için 2001’de 350 milyon dolar ödeme yaptı, üstelik serinin telif hakları 2022’de sona erecek olmasına rağmen.

-Roman yazarı Jeffrey Archer’ın eserleri Macmillan’a geçtikten sonra tüm dünyada 300 milyon adetten fazla sattı ve takip eden yirmi yıl boyunca yayıcısına yılda 2 milyon sterlin civarında kar sağladı.

-Bloomsbury’de Harry Potter serisinin son cildi olan Harry Potter ve Ölüm Yadigârları 2007 yazında piyasaya sürülünce tüm rekorları kırdı; sadece ilk 24 saat içinde, 2,7 milyonu İngiltere’de olmak üzere toplamda 11 milyon ciltli nüsha sattı. Şirketin geliri bir önceki yıl 75 milyon sterlinken, 2007’de sadece bu kitaptan dolayı 150 milyon sterline yükseldi.

Bu hayret verici örnekleri artırmak mümkün. Böylesi devasa bir ölçeğe erişmeyi kolaylaştıran bazı tarihsel ve sosyolojik unsurlardan da bahsedilebilir: Matbaanın Avrupa’da hızlıca yaygınlaşması ve dini yayınlar üzerinden ölçek genişlemesi, İngilizcenin küresel hâkimiyeti ve bilhassa dil eğitim setleri üzerinden çok büyük satış hacimlerine ulaşılması, sektörde öncü role sahip olmanın verdiği küresel ticari avantajlar vs.

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Mayıs 2024’te açıkladığı sektörel kitap pazarı raporuna göre;[ii] ülkede yaşanan ekonomik sorunlardan dolayı kitap üretim hacmi, 2022 yılına göre 2023’te küçük bir artış gösterse de, 2016 yılı seviyesini halen geçebilmiş değil ve kişi başına yayınlanan yıllık fiziki kitap adedi sadece 7,52 kitap olarak gerçekleşti. 

TÜRKİYE’DE KİTAP ÜRETİMİ HACMİ, 2016 SEVİYESİNİ GEÇEBİLMİŞ DEĞİL

Bu devasa ölçek farkı sadece İngiltere’ye mahsus da değil. Örneğin Fransa’nın yayıncılık sektör büyüklüğü 4,5 milyar Euro civarında, İngilizce kadar olmasa da Fransızcanın emperyal kültürel etkisinin de bunda rolü büyük. Almanya’da sadece Nürnberg şehrindeki halk kütüphanesinin yıllık satın alma bütçesi 12 milyon Euro düzeyinde ve ülke çapında toplam 13 bin kütüphane mevcut. Diğer yandan, mesela Güney Kore’deki yayıncılık sektörünün toplam büyüklüğüyse 6 milyar doları aşmış durumda ve dünyada dördüncü sırada bu büyüklükle.Bu rakamlar bilhassa Avrupa’daki yayıncılık sektörünün hacmine dair yeterince fikir veriyor ve Türkiye’deki durumla kıyas ederken insanı hayal kırıklığına uğratabilecek seviyelerde. Bu açıdan örneğin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın genel bütçeden aldığı payın düşüklüğü yüzünden kitap alımı, Almanya’daki sadece iki halk kütüphanesinin yıllık satın alma bütçesini geçemiyor.[iii]

Bunların hepsi bir noktaya kadar kabul edilebilir elbette, lakin Türkiye’deki yayıncılık sektörüyle ilgili istatistiklere baktığımızda aradaki uçurumu sadece bu parametrelerle açıklamaya çalışmak kolaycılık olacak şüphesiz.Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Mayıs 2024’te açıkladığı sektörel kitap pazarı raporuna göre;[iv] ülkede yaşanan ekonomik sorunlardan dolayı kitap üretim hacmi, 2022 yılına göre 2023’te küçük bir artış gösterse de, 2016 yılı seviyesini halen geçebilmiş değil ve kişi başına yayınlanan yıllık fiziki kitap adedi sadece 7,52 kitap olarak gerçekleşti. 2023’te toplam 400 milyon adet bandrol verilirken, bunların içinde edebiyat ve kültürel yayınlar 115 milyon adet, yani bütün ülkede kişi başına yılda sadece 1,3 adet kültür ve edebiyat kitabı basılmış oluyor.En az bunun kadar acı bir başka veri; yüksek eğitim kurumlarında –lisans, yüksek lisans, doktora seviyesinde- toplam yaklaşık 7 milyon öğrenci var, ancak 2023’te üretilen akademik kitap adedi 8,7 milyon, yani her bir öğrenci başına yılda ancak 1 –evet sadece bir adet- kitap düşüyor. Bir başka sorun, son 10 yılda yayıncılık sektöründe çalışan kişi sayısında artış yok! 2012’de yayıncılıkta ücretli çalışan sayısı 23.100 iken, 2022’de bu rakam 23.270 kişi olmuş. Gençler ve yayın sektörünün içindekiler bile bu şartlarda sektörde kalmakta büyük zorluk çekiyor.

Ekonomik kriz ve yoksullaşma derinleştikçe, bu acı tablo da insani ve ekonomik gelişmenin her alanına hızla sirayet etmeyi sürdürüyor ve toplumu bir bütün halinde aşağı çekmeye devam ediyor, etmeyi de sürdürecek.

ACI TABLO TOPLUMU AŞAĞI ÇEKİYOR

Yukarıda İngiltere ve Avrupa’dan rakamlarla ifade etmeye çalıştığım yayıncılık sektörünün büyüklüğü ve ekonomik hacmine dair, Türkiye’deki rakamlar ise şöyle: 2012’de 4,8 milyar lira olan sektörün ekonomik hacmi, 2022’de 32,6 milyar liraya çıkmış, ancak bu nominal büyüme bir anlam ifade etmiyor, zira dolar bazında aynı dönemde 1/3 oranında küçülme sözkonusu. Türkiye’deki bütün yayıncıların ve yayıncılık sektörünün toplam büyüklüğü, TÜİK verilerine göre günümüzde kabaca 1,7 milyar dolar seviyesinde.

Londra merkezli Macmillan Yayın Grubu’nun bugün yaklaşık 3 milyar dolar seviyesinde bir büyüklüğü olduğunu düşününce, Türkiye’deki bütün yayıncılık sektörü sadece Macmillan’ın yarısı büyüklüğünde!

Yani özetle bu rakamlar ve genel gidişat şunu gösteriyor: Ne okuyoruz ne de okumaya yönelik ciddi bir niyetimiz var. Ekonomik kriz ve yoksullaşma derinleştikçe, bu acı tablo da insani ve ekonomik gelişmenin her alanına hızla sirayet etmeyi sürdürüyor ve toplumu bir bütün halinde aşağı çekmeye devam ediyor, etmeyi de sürdürecek.

--- 

[i] Richard Charkin  (Haziran, 2024), My Back Pages: An undeniably personal history of publishing, 1972 – 2022 [20. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Yayıncılığın Tarihi, çev. Kadir Yılmaz, İstanbul: Nokta Yayınları).

[ii] Sözkonusu raporun açık erişimli versiyonu için bkz: https://turkyaybir.org.tr/wp-content/uploads/2024/05/KITAPPAZARIRAPORU-SON_YAYINLANAN-23MAYIS2024.pdf

[iii] Bu paragraftaki rakamsal veriler için bkz: https://t24.com.tr/yazarlar/celal-uster/yayinciligin-onundeki-en-buyuk-engel,41127

[iv] Sözkonusu raporun açık erişimli versiyonu için bkz: https://turkyaybir.org.tr/wp-content/uploads/2024/05/KITAPPAZARIRAPORU-SON_YAYINLANAN-23MAYIS2024.pdf

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER