© Yeni Arayış

Türkiye’de yabancı dil öğrenmek neden zor ve aileler ne yapabilir?

İngilizce öğretiminde başarılı olan ülkelerde ise iletişim temelli (communicative approach) öğretim yöntemleri uygulanmakta ve öğrenciler aktif olarak dili kullanarak öğrenmektedir. Türkiye’de sınav odaklı bir sistemin varlığı, öğrencilerin dili günlük hayatta kullanmasını zorlaştırmakta ve öğrenme sürecini mekanik hale getirmektedir.

Türkiye’nin İngilizce öğretiminde yaşadığı sorunları aşabilmesi için İngilizce öğretim sisteminde reform yapılması, öğretmenlerin desteklenmesi ve ailelerin bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Aileler, çocuklarını küçük yaşlardan itibaren yabancı dille tanıştırarak ve evde eğlenceli yöntemler kullanarak öğrenme sürecini destekleyebilirler.

“Anlıyorum ama konuşamıyorum!” bizden önceki kuşağın ve ardından da bizim kuşağın en ünlü sözlerinden. Peki bizden sonra gelen nesiller hem anlayıp hem de konuşabiliyor mu? Dünya genelinde ülkelerin İngilizce yeterlilik düzeylerini ölçen EF English ProficiencyIndex'in (EF EPI) 2024 raporuna göre, Türkiye 116 ülke arasında 65. sırada yer almakta ve İngilizce yeterlilik seviyesi "düşük" olarak değerlendirilmektedir. Bu rapora göre Hollanda en yüksek İngilizce yeterlilik seviyesine sahip ülke olarak birinci sırada yer alırken, onu Norveç takip ediyor. Hollanda'da nüfusun yaklaşık %90-93'ü, Norveç'te ise %85-90'ı İngilizce konuşmaktadır. Türkiye'de ise bu oran nüfusun %17-20'si civarındadır. 

Hollanda ve Norveç’te İngilizce sadece bir ders değil, hayatın doğal bir parçası olarak öğrenilmektedir. Bu ülkelerde İngilizcenin nasıl öğrenildiğine bakalım:

1. Eğitim Sistemi: İngilizce eğitimi erken yaşlarda başlar ve birçok üniversite programı İngilizce olarak sunulur.

2. Medya ve Günlük Hayat: TV, internet ve iş dünyasında İngilizce yaygın olarak kullanılır.Televizyon, sinema ve internet içerikleri genellikle altyazılıdır, dublaj yerine orijinal dilde izlenir. Bu da insanlara sürekli İngilizce maruziyeti sağlar.

3. Kültürel ve Ekonomik Faktörler: Küresel iş dünyasıyla entegre olmaları İngilizce öğrenmeyi zorunlu hale getirir.

İngilizce öğretiminde Türk eğitim sisteminin temel sorunlarının, öğretim programlarının yapısı, eğitim politikaları, öğretmen yeterlilikleri, erken yaşta dil eğitiminin yetersizliği ve ailelerin çocuklarını nasıl destekleyeceklerini bilememeleri olduğu söylenebilir.

1. Öğretim Programlarının Yapısı

Türkiye’de yabancı dil eğitimi ağırlıklı olarak gramer ve kelime ezberine dayanmaktadır. Dilin gerçek hayatta kullanımına yönelik konuşma ve dinleme becerileri ise genellikle ihmal edilmektedir. İngilizce öğretiminde başarılı olan ülkelerde ise iletişim temelli (communicative approach) öğretim yöntemleri uygulanmakta ve öğrenciler aktif olarak dili kullanarak öğrenmektedir. Türkiye’de sınav odaklı bir sistemin varlığı, öğrencilerin dili günlük hayatta kullanmasını zorlaştırmakta ve öğrenme sürecini mekanik hale getirmektedir.

2. Öğretmen Yeterlilikleri ve Eğitimi

Öğretmenlerin eğitim seviyeleri ve mesleki gelişim imkânları, dil öğretiminin kalitesini doğrudan etkilemektedir. İngilizce öğretmenlerinin çağdaş öğretim yöntemleri konusunda sürekli eğitim alarak kendilerini güncel tutmaları gerekir. Bu nedenle öğretmenlerin mesleki gelişimine daha fazla yatırım yapılmalı, yurtdışı eğitim fırsatları artırılmalıdır. Ayrıca, İngilizce öğretmenleri de alanlarında uzmanlaşmalıdır. Nasıl ki öğretmenler okul öncesi, sınıf, ortaokul ve lise öğretmeni olarak ayrışıyorsa, İngilizce öğretiminde de üniversite seviyesinde uzmanlaşma sağlanmalıdır. Bu uzmanlaşma, atanma sonrasında ya da bir kurumda çalışmaya başladıktan sonra hizmet içi eğitimle sağlanabilecek bir konu değildir. Üstelik, mevcut sistemde bu tür bir hizmet içi eğitimin uygulandığı da söylenemez.

Bir diğer önemli konu ise öğretmenlerin büyük bir kısmının derslerde Türkçe konuşmasıdır. Bu durum, öğrencilerin İngilizceyi doğal bir ortamda duyma ve maruz kalma imkânını ortadan kaldırmaktadır.

3. Ailelerin Destek Konusunda Bilgi Eksikliği

Türkiye’de genellikle aileler çocuklarının yabancı dil öğrenmesini çok istiyor ancak dil öğrenimini nasıl destekleyebilecekleri konusunda yeterli bilgiye sahip değiller. İngilizce öğretimi konusunda başarılı ülkelere baktığımızda bu ülkelerinde ailelerin çocuklarını çok küçük yaşlardan itibaren yabancı dil içeren aktivitelere yönlendirdiğini görüyoruz. Türkiye’deebeveynler genellikle bu süreci okula bırakıyor. Oysa dil öğrenimi, günlük hayatta pekiştirilerek ve doğal bir süreç içinde desteklenerek etkili hale getirilebilir.

Türkiye’de İngilizce eğitimi, ilkokul ikinci sınıfta haftada iki saat olarak başlamaktadır. Beşinci sınıfa kadar bu şekilde devam eden eğitim, beşinci sınıftan itibaren haftada üç saate, yedinci sınıftan itibaren ise haftada dört saate çıkarılmaktadır. Haftada 2-3 saatle İngilizce öğrenilemez.

4. Erken Yaşta Dil Öğretiminin Yetersizliği

Bilimsel araştırmalar, erken yaşta dil öğrenmenin daha etkili olduğunu göstermekte ve dil öğrenmeye ne kadar erken başlanırsa, etkinliğinin o kadar arttığını ortaya koymaktadır. Hatta bebeklerin 2000 farklı dil öğrenebilme kapasitesi ile doğduğu söylenmektedir. Yaş ilerledikçe dil öğrenebilme kapasitesi de düşmektedir. Türkiye’de İngilizce eğitimi, ilkokul ikinci sınıfta haftada iki saat olarak başlamaktadır. Beşinci sınıfa kadar bu şekilde devam eden eğitim, beşinci sınıftan itibaren haftada üç saate, yedinci sınıftan itibaren ise haftada dört saate çıkarılmaktadır. Haftada 2-3 saatle İngilizce öğrenilemez. İngilizce öğretimi anaokulunda başlamalı, anaokulundaki öğretmenlerden biri okul öncesi diğeri İngilizce öğretmeni olarak görevlendirilmeli ve çocuklar İngilizceye maruz bırakılarak öğretim yapılmalıdır.  

5. Politikalar ve Kaynak Yetersizliği

Türkiye’de dil öğretimi politikaları sık sık değişmekte ve uzun vadeli bir strateji belirlenememektedir. Bunun yanı sıra, okullarda modern dil laboratuvarları, interaktif materyaller ve yeterli ders saatleri sağlanamamakta, bu da dil öğrenimini olumsuz etkilemektedir. 

Aileler Çocuklarının İngilizce Öğrenimini Nasıl Destekleyebilir?

Eğitim sistemindeki eksiklikler nedeniyle aileler, çocuklarının İngilizce öğrenimini evde destekleyerek büyük bir fark yaratabilirler. 

1. Evde İngilizceyi Günlük Hayata Dahil Edin

• Günlük rutinlerde İngilizce kelimeler ve cümleler kullanın: Örneğin, “Hadi kahvaltı yapalım” yerine “Let’s have breakfast” diyebilirsiniz.

• Evde çocuklarınıza İngilizce şarkılar ve çizgi filmler dinletin: Tıpkı bir bebeğin kendi dilini duyarak öğrenmeye başlaması gibi onların İngilizceyi duyarak öğrenmeye başlamasının yolunu açın. 

2. İngilizce Hikaye Kitapları Okuyun ya da Dinletin

• Çocuğunuzun yaşına uygun renkli ve eğlenceli hikâye kitapları seçerek İngilizceyi doğal bir şekilde öğrenmelerini teşvik edebilirsiniz. Hikâyeleri birlikte okuyarak basit kelimeleri ve cümleleri anlamlandırmalarına yardımcı olabilirsiniz. 

• Eğer İngilizcem yok ve ben okuyamam diyorsanız bunu yapan çok güzel uygulamalar var, onlardan birine abone olabilirsiniz. 

3. Oyunlar ve Uygulamalar Kullanın

• Çocuklar için tasarlanmış İngilizce öğrenme uygulamalarını kullanarak interaktif öğrenmeyi destekleyebilirsiniz.

• Eğitici kart oyunları, kelime bulmacaları gibi oyunlarla çocuğunuzun İngilizce öğrenmesini eğlenceli hale getirebilirsiniz. 

4. İngilizce Konuşan Kişilerle Etkileşimi Teşvik Edin

• Çocuğunuzun ana dili İngilizce olan öğretmenler veya yabancı arkadaşlar edinmesinidestekleyebilirsiniz.

• Online canlı dersler ya da yaz kampları gibi etkinliklere katılmasını sağlayarak pratik yapmasını teşvik edebilirsiniz. Bunu çok daha uygun fiyatlara yapan AI destekli uygulamalar da var. 

5. İngilizce Konuşması İçin Cesaretlendirin

• Çocuğunuz hata yapmaktan korkmamalı! Onu küçük konuşmalar yapması için motive edebilirsiniz ancak ısrarcı olmaktan kaçının. Yanlışlarını düzelterek moralini bozmayın.

• Duyduğu ve öğrendiği kelimeleri kullanması için onu teşvik edin, cesaretlendikçe daha fazla konuşacaktır.

Sonuç olarak; Türkiye’nin İngilizce öğretiminde yaşadığı sorunları aşabilmesi için İngilizce öğretim sisteminde reform yapılması, öğretmenlerin desteklenmesi ve ailelerin bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Aileler, çocuklarını küçük yaşlardan itibaren yabancı dille tanıştırarak ve evde eğlenceli yöntemler kullanarak öğrenme sürecini destekleyebilirler. Unutmayın, bir çocuk ne kadar erken ve doğal yollarla dil ile karşılaşırsa, o kadar hızlı, doğru ve kalıcı öğrenir!

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER