© Yeni Arayış

Türkiye’de aynı gökyüzünün altında hepimiz aynı kirli havayı soluyoruz

İklim kriziyle mücadelede ülkeler kömür yatırımlarından çıkış planları yaparken, Türkiye'nin kömüre olan bağımlılığı sürüyor. Bu durum, dünya genelinde kömürden uzaklaşma eğilimine ters düşerken, Türkiye’nin iklim kriziyle mücadeledeki eylemsizliği ile fosil yakıtlardan çıkış tarihi olmaması hava kirliliği sonucu erken ölümlere neden oluyor. Tesislere getirilen istisnalarla hava kirliliğine göz yumuluyor.

Fosil yakıtlara bağımlılığın en önemli çevresel bedellerinden birini tüm toplum olarak hava kirliliğine maruz kalarak ödüyoruz.

Carbon Brief tarafından yapılan bir çalışamaya göre Türkiye, kömür santrallerine yatırım planlayan ülkeler arasında 4,75 GW'lık projeyle dünyada 10’uncu sırada yer alıyor. Türkiye'nin 2030 hedefi ise 1,7 GW kapasiteye sahip yeni kömür santralleri inşa etmek.

İklim krizi ile mücadele etmek için küresel çapta kömür yatırımları azaltılmaya çalışılırken, Türkiye'nin kömüre olan bağımlılığı sürüyor. Bu durum, dünya genelinde kömürden uzaklaşma eğilimine ters düşerken, Türkiye’nin iklim kriziyle mücadeledeki politikasızlığı ve eylemsizliği ile fosil yakıtlardan çıkış tarihi belirlemiyor olması hava kirliliği sonucu erken ölümlere neden oluyor.

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun Türkiye’deki hava kalitesini ve hava kirliliğinin insan sağlığına etkilerini incelediği Kara Rapor 2024 yayınlandı.

Raporda, Türkiye’nin enerji politikaları ve hava kalitesi arasındaki ilişki değerlendirilirken, özellikle sanayi bölgelerindeki hava kalitesinin nasıl izlendiğine dair de önemli tespitlere yer verildi.

Rapora göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası hala Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluyor. Hava kirliliği sonucu gerçekleşen ölümler hem sayısal hem de orantısal olarak geçmiş yıllara göre daha fazla olurken, temiz hava politikalarıyla Türkiye’de 68 bin 440 kişinin ölümünün önüne geçilebilirdi.

Türkiye’de kömür, petrol ve doğalgaz 2022 yılında birincil enerji arzında yüzde 82,8 oranında paya sahip.

TÜİK verilerine göre, 2022 yılında 79 milyon ton linyit, 35 milyon ton taş kömürü ve taş kömürü koku tüketildi. 2022’de bu ikisi toplandığında 115 milyon ton kömür tüketilmiş oldu.

TEİAŞ verilerine göre, elektrik üretiminin yüzde 57’si fosil yakıtlar yakılarak elde edildi.

Yine TÜİK verilerine göre, linyitin yüzde 83,5’i termik santrallerde, yüzde 11,2’si demir çelik sanayi hariç sanayi tesislerinde, yüzde 5,3’ü konut ve hizmetlerde kullanıldı.

Taş kömürünün yüzde 60’ı tebrik santrallerde, yüzde 18’i  demir çelik sektöründe yakıldı.

Türkiye’de havası temiz kent yok.

Türkiye’de hava kalitesinin yönetimiyle ilgili detaylı bir mevzuat olsa da bu mevzuatın içeriğinde ve uygulanmasında ciddi sıkıntılar var. En önemli sorunlardan biri, mevzuatta belirli sektör ve tesislere tanınan istisnalar olarak görünüyor. Teknik santrallere, demir çelik tesislerine emisyonlar konusunda istisnalar getiriliyor. Ayrıca, bilgi edinme hakkı etkin kullanılmıyor, ticari sır gibi cevaplar verilerek bilgi talebi reddediliyor.

2022 ve 2023 yıllarında Türkiye genelinde hava kalitesi izleme ağındaki istasyon sayıları artsa da hava kirliliğinin izlenmesi verimi hala çok düşük. Maalesef, özellikle fosil yakıt kullanan ağır sanayinin olduğu bölgelerde hava kalitesi düzenli takip edilmiyor.

Sanayinin ve termik santrallerin bulunduğu örneğin İzmir Aliağa’da, Çanakkale Çan’da hiç ölçüm yapılmamış. Kocaeli’ndeki istasyonların yüzde 60-70’inde hiç ölçüm yapılmamış.

Kömür yakarak elektrik üreten termik santrallerin olduğu illerde düzgün ölçüm yapılmıyor.

Örneğin, Milas’ta Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine çevre izni verildi. Çevre izinlerinin usulüne göre verilmediği gerçekçesiyle İkizköylüler dava açtı, ardından termik santrallerin ölçümleri alındı. Afşin Elbistan’daki termik santralde de kapasite artışı yapılmak isteniyor.

Türkiye genelinde 2022’de 365 adet hava kalitesi izleme istasyonu olmasına ve bu sayının 2023’te 380’e yükselmiş olmasına rağmen, tüm istasyonlarda mevzuata göre izlenmesi gereken parametrelerin tamamına bakılmıyor.

2023 yılında toplam istasyon sayısı artmış olmasına rağmen, yeterli veri alımı sağlanan istasyon sayıları 2022 yılına göre daha düşük. Dokuz ilde hiçbir istasyonda yıllık PM10 değerlerini hesaplamak için yeterli veri yok.

Üretimde fosil yakıt, özellikle de kömür kullanan ağır sanayinin yoğun olduğu bölgelerdeki partikül madde izlemesi çok sınırlı. Kirliliğin yoğun olduğu bilinen Sakarya -Hendek OSB, Kocaeli-Gebze OSB ve Kocaeli-Dilovası-İMES OSB 2 istasyonlarında 2022 ve 2023 yılları boyunca hiç PM10 ölçümü yapılmadı.

2023 yılında en yüksek PM10 ortalamasına sahip olan 10 il sırasıyla Malatya, Kahramanmaraş, Osmaniye, Hakkari, Aydın, Batman, Iğdır, Şırnak, Gaziantep ve Kilis.

Yıllık ortalaması, ulusal mevzuattaki yıllık ortalama PM10 limit değerinin (40 µg/m3) altında gerçekleşen, bir başka deyişle PM10 açısından havası görece temiz olan sadece 13 şehir var: Adıyaman, Bitlis, Karaman, Isparta, Antalya, Bilecik, Kırşehir, Trabzon, Giresun, Rize, Sinop, Afyonkarahisar, Samsun.

Ancak ulusal mevzuatta izin verilen yıllık ortalama PM10 kirliliği, Dünya Sağlık Örgütü’nün insan sağlığı için belirlediği kılavuz değerin 2,7 katı.

2022’de Türkiye’de kaza, yaralanma ve covid nedenli ölümler harici gerçekleşen 30 yaş üstü toplam 480 bin 991 ölümün yüzde 14,2’ü hava kirliliğine bağlıydı. Türkiye’de nüfusun en az yüzde 92’si kirli hava soluyor.

ÖNEMLİ RAKAMSAL VERİLERLE HAVA KİRLİLİĞİ

- Dünyada her yıl 4 milyondan fazla insan PM2,5 kaynaklı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor.

- 2022’de Türkiye’de PM2,5 düzeyleri Dünya Sağlık Örgütü’nün kılavuz değeri indirilebilseydi 68 bin 440 ölüm önlenebilirdi.

- 2022’de Türkiye’de kaza, yaralanma ve covid nedenli ölümler harici gerçekleşen 30 yaş üstü toplam 480 bin 991 ölümün yüzde 14,2’ü hava kirliliğine bağlıydı.

- Yeterli ölçüm yapılan 71 ilde Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği yıllık ortalama PM10 kılavuz değer olan 15 µg/m3 aşıldı.

- Türkiye’de nüfusun en az yüzde 92’si kirli hava soluyor.

- 2022’de İstanbul ortalama 38,41 μg/m3 yani Dünya Sağlık Örgütü’nün 2,5 katı PM10 kirliliğine maruz kaldı. Ankara’da 39,25 μg/m3, İzmir’de ise 45,18 μg/m3 oldu. İzmir’deki PM10 kirliliği ulusal limit değerin de üzerinde.

- Türkiye’de yaşayan bir kişi, yıllık ortalamada 26 µg/m3 PM2,5 kirliliğine maruz kalıyor. Bu değer Dünya Sağlık Örgütü’nün kılavuz değerinin beş katı.

- 2023’te SO2 (kükürt dioksit) oranı altı ilde, Manisa, Şırnak, Adana, Muğla, Konya, Kütahya’da aşıldı. Bu illerde kömürlü termik santraller ve enerji için kömür kullanan ağır sanayi bulunuyor. Kükürt dioksitin başlıca kaynağı kömürün yakılması.

- NO2 (azot dioksit) Kayseri, Kahramanmaraş, Kütahya, Erzincan ve Bolu’nun aralarında olduğu 10 il Dünya Sağlık Örgütü’nün 24 saatlik ortalama kılavuz değeri olan 25 µg/m3’ü en çok aşan iller oldu. Azot dioksit kirliliği en çok trafikte ve sanayide fosil yakıt tüketiminden kaynaklanıyor.

- NO2’deki (azot dioksit) her 10 μg/m3’lük artış, meme kanseri riskini 1,02 kat artırıyor. Her 10 μg/m3 PM10 artışıyla meme kanserinden ölme riski 1,05 kat çoğalıyor.

Türkiye enerjide fosil yakıtlara bağımlılığını hızla azaltmalı. Ağır sanayi bölgelerinde hava kalitesinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönetimi sistematik hale getirilmeli. Türkiye imzaladığı hava kalitesine yönelik uluslararası sözleşmeleri uygulamalı.

HAVA KİRLİLİĞİYLE MÜCADELE İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Temiz Hava Hakkı Platformu Kara Rapor 2024’te, Türkiye’de hava kirliliğinin ve buna bağlı sağlık sorunlarının yol açtığı ölümlerin azaltması için şu önerilerde bulunuyor:

- Türkiye enerjide fosil yakıtlara bağımlılığını hızla azaltmalı.

- Ulusal hava kalitesi standartları iyileştirilmeli.

- PM2,5 için ulusal limit değer belirlenmeli ve yürürlüğe alınmalı.

- Hava kalitesi izleme çalışmaları iyileştirilmeli.

- Ağır sanayi bölgelerinde hava kalitesinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönetimi sistematik hale getirilmeli.

- Hava kirliliğinin sağlık etkileri saha çalışmaları ile araştırılmalı.

- Çevresel etkisi olan tüm projeler için sağlık etki analizinin de yapılması mevzuata dahil edilerek zorunlu hale getirilmeli.

- Türkiye imzaladığı hava kalitesine yönelik uluslararası sözleşmeleri uygulamalı.

- Çevresel bilgiye ulaşabilmek için bilgi edinme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi sağlanmalı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER