© Yeni Arayış

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve ulusal sınavlar çelişkisi

Türkiye'de son 20 yılda program değişikliklerine harcanan emek ve kaynaklar, ölçme-değerlendirme sistemine yönlendirilseydi, bugün çok daha ileri bir noktada olunabilirdi. Eğitim reformlarının başarıya ulaşması için, Maarif Modeli ile uyumlu, süreç odaklı ve çok yönlü bir ölçme-değerlendirme sisteminin oluşturulması elzemdir. Bu, ancak profesyonel bir yapı, standartlaştırılmış süreçler ve uzun vadeli bir vizyon ile mümkündür.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, öğrencilerin çok yönlü gelişimlerini desteklemek amacıyla geliştirilmiş yenilikçi bir eğitim modeli olarak öne çıkmaktadır. Ancak, bu modelin sunduğu ölçme-değerlendirme yapısı ile mevcut merkezi ulusal sınav süreçleri (LGS ve YKS) arasında önemli bir çelişki bulunmaktadır.

Maarif Modeli: Süreç ve Çok Boyutlu Değerlendirme

Maarif Modeli, öğrenme sürecine odaklanarak öğrencilerin sadece akademik bilgi düzeylerini değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal gelişimleri ile beceri gelişimlerini de değerlendirmeyi hedeflemektedir. Bu model, ölçme ve değerlendirme süreçlerini sonuç odaklı olmaktan çıkararak süreç odaklı bir yapıya dönüştürmeyi amaçlar.

LGS ve YKS: Sonuç Odaklı ve Tek Boyutlu Sistem

Mevcut merkezi sınavlar olan LGS ve YKS, büyük ölçüde öğrencilerin akademik bilgi düzeylerini ve hızlarını ölçmeye odaklanır. Bu sınavlar, Maarif Modeli’nin çok boyutlu değerlendirme yaklaşımından farklı olarak tek boyutlu ve sonuç odaklı bir sisteme dayanmaktadır. Bu yapının temel problemi, öğrencilerin farklı beceri ve yeteneklerini göz ardı etmesidir.

Ölçme Sistemini Değiştirmeden Eğitimde Reform Mümkün Mü?

Maarif Modeli'nin önerdiği süreç ve çok yönlü değerlendirme yaklaşımı, LGS ve YKS'nin rekabete dayalı ve sonuç odaklı yapısıyla örtüşmemektedir. Bu uyumsuzluk, eğitim reformlarının etkili bir şekilde uygulanmasını engelleyen temel sorunlardan biridir.

Bununla birlikte, 6 ve 10. sınıflarda uygulanan merkezi sınavlarımız da bulunmaktadır. 6. sınıflarda yazılı sınavların bazıları çoktan seçmeli merkezi sınav olarak uygulanmakta ve sonuçları optik formlar aracılığıyla MEB’e iletilmektedir. 10. sınıflarda ise yine merkezi olmakla birlikte bazı sınavlar açık uçlu soruları içerecek şekilde yapılmakta ve öğretmenler tarafından okul ortamında puanlanmaktadır. 10. sınıf sınavlarında puanlama süreçlerinde standart bir yaklaşım benimsenmediği için puanlama öğretmenlerin bireysel yorumlarına göre değişkenlik gösterebilmektedir. Ayrıca puanlamalar başka biri tarafından kontrol de edilmemektedir. Bu da güvenilirlik ve tutarlılık sorunlarına yol açar.

Kağıt üzerinde mükemmel bir eğitim programı oluşturmak mümkündür. Ancak bir ülkenin merkezi ölçme ve değerlendirme sistemlerini değiştirmeden yapılan program değişiklikleri, uygulamada etkisiz kalmaya mahkûmdur.

Uluslararası Programlar ve Türkiye'deki Uygulamalar

Dünya çapında kabul gören uluslararası programlar da, ölçme ve değerlendirme süreçlerinde merkezi sınavlar kullanmaktadır. Ancak bu sınavlar, bizdeki uygulamalardan önemli ölçüde farklılaşmaktadır.

Profesyonel Değerlendiriciler: Uluslararası sınavlarda açık uçlu sorular, sınav okuma eğitimi almış profesyonel değerlendiriciler tarafından puanlanır. Standartlaştırma ve Çapraz Kontrol: Değerlendirmenin güvenilirliğini sağlamak için sınavlar, farklı okuyucular tarafından çapraz kontrol edilir. İkinci değerlendiricinin puanları ile ilk değerlendiricinin puanları karşılaştırılır ve uyumsuzluk varsa düzeltmeler yapılır. Elektronik Veri Analizi: Elektronik sistemlerle tüm değerlendirme süreçleri analiz edilerek tutarsız puanlama davranışları izlenir.

Bu standartlaştırılmış süreçler, bizdeki uygulamalara kıyasla çok daha profesyonel ve güvenilir bir yapı sunmaktadır. Türkiye’de sınav değerlendirme süreçleri bu tür bir profesyonellikten oldukça uzaktır.

Eğitimde Sürekli Değişim ve Ölçme Sorunu

Son 20 yılda Türkiye'de eğitim programları beş kez temel değişikliğe uğramıştır.

2004: Kapsamlı bir program değişikliği yapılmıştır. 2012: 4+4+4 eğitim sistemiyle müfredat yenilenmiştir. 2018: Program revizyonu ile kapsam daraltılmıştır. 2020: Pandemi döneminde dijital eğitime geçiş sağlanmıştır. 2024: Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli devreye alınmıştır.

Eğitim programlarının uluslararası kabul görmüş standartlara göre her 5+2 yılda bir güncellenmesi gereklidir. Ancak Türkiye'de bu değişiklikler genellikle Milli Eğitim Bakanı değişikliği ile gerçekleşmekte, plansız ve kısa vadeli bir yaklaşımla uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra, ölçme-değerlendirme sistemimizde sınav isimlerinin değişmesi ya da uygulanan sınavların kademe değişikliği dışında temel bir değişiklik yapılamamıştır.

Kağıt üzerinde mükemmel bir eğitim programı oluşturmak mümkündür. Ancak bir ülkenin merkezi ölçme ve değerlendirme sistemlerini değiştirmeden yapılan program değişiklikleri, uygulamada etkisiz kalmaya mahkûmdur. Türkiye'de son 20 yılda program değişikliklerine harcanan emek ve kaynaklar, ölçme-değerlendirme sistemine yönlendirilseydi, bugün çok daha ileri bir noktada olunabilirdi.

Eğitim reformlarının başarıya ulaşması için, Maarif Modeli ile uyumlu, süreç odaklı ve çok yönlü bir ölçme-değerlendirme sisteminin oluşturulması elzemdir. Bu, ancak profesyonel bir yapı, standartlaştırılmış süreçler ve uzun vadeli bir vizyon ile mümkündür.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER