© Yeni Arayış

Trump yönetiminin ekonomi politikaları dünya ekonomisini nasıl etkiler?

Kısa vadede, ABD ekonomisi için ekonomik büyüme, istihdam artışı gibi bazı avantajlar sağlasa da; orta vadede küresel büyüme negatif etkisinden ABD ekonomi de negatif etkilenecektir. Çünkü, dış ticarette korumacılık, misilleme koruma politikalarını doğuracaktır. Bu süreç, uzun vadede, korumacılığın, ticaret savaşlarının ve belirsizliklerin artışıyla sonuçlanarak, küresel ekonomide dengesizliklere neden olacaktır.

Trump yönetiminin dünya ekonomisini nasıl etkileyeceğini öngörmek için, bir önceki Trump döneminde uygulanan politikalara bakmak gerekir.

Dünya Ticaretini Etkileyen Politikalar

Çin'e ve diğer ülkelere karşı yüksek gümrük vergileri uygulandı. Bu, ABD ve Çin arasında bir ticaret savaşına yol açtı. Bu durum, küresel tedarik zincirlerini olumsuz etkiledi.

Örneğin; Türkiye, ABD'ye demir-çelik ve alüminyum ihracatı yapmaktadır. Trump döneminde bu ürünlere getirilen yüksek gümrük tarifeleri (çelikte %50 gibi oranlar), Türk ihracatçılarını doğrudan etkiledi.

NAFTA'nın yerine USMCA (ABD-Meksika-Kanada Anlaşması) getirildi ve Trans-Pasifik Ortaklığı'ndan çekilme gibi hamleler yapıldı.

ABD, 2019'da Türkiye'yi GTS (Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi) kapsamından çıkardı. Bu, Türk ürünlerinin ABD pazarında rekabet gücünü zayıflattı.

Bu politikalar, küresel ticarette yavaşlamaya ve belirsizliklerin artmasına neden oldu. Gelişmekte olan ülkeler ve küresel tedarik zincirlerine bağımlı olan şirketler ve dolayısıyla ülkeler zarar gördü. Trump yönetimi, korumacı ticaret politikaları uygulayarak dünya ekonomisini olumsuz etkilemeye devam edeceği beklenmektedir.

Vergi Reformu ve Yatırımlara ilişkin politikalar

2017'de Trump yönetimi, ABD'de kurumlar vergisini önemli ölçüde düşürdü. Bu, bazı yabancı yatırımların ABD'ye geri dönmesini sağladı. Bu durum, çok uluslu şirketler için vergi rekabetini arttırırken, bazı ülkeler yatırım kaybı yaşadılar. ABD ekonomisi için kısa vadeli bir büyüme desteği sağlayan bu politikaların devam edeceği beklenmektedir.

Trump’ın politikaları, doları güçlendirmiş ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışlarına neden olmuştur. Bu durum, Türk Lirası’nın değer kaybını hızlandırmış ve borçlanma maliyetlerini artırmıştır.

Doların Gücü ve Finansal Piyasalar

Trump yönetimi süresince, küresel belirsizliklerin artması, doları güvenli liman olarak daha cazip hale getirdi. Bu durum, gelişmekte olan ekonomilerdeki sermaye çıkışlarını hızlandırdı ve borçlanma maliyetlerini artırdı. Trump yönetiminin uygulayacağı politikalar, dolar endeksini tekrar güçlendirmesi beklenmektedir.

Trump’ın politikaları, doları güçlendirmiş ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışlarına neden olmuştur. Bu durum, Türk Lirası’nın değer kaybını hızlandırmış ve borçlanma maliyetlerini artırmıştır. Sonuç olarak, Koruma politikalarının yarattığı belirsizlikler, Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalara yönelik risk primlerini artırmıştır.

Küresel Tedarik Zincirleri

ABD-Çin ticaret savaşları, küresel tedarik zincirlerinde yeniden yapılandırmalara yol açtı. Şirketler, üretimlerini Çin'den başka ülkelere kaydırmak zorunda kaldı. Asya ülkeleri, Vietnam ve Hindistan gibi alternatif üretim merkezleri önem kazandı. Bu süreçte de birçok küresel şirket Çin’den diğer ülkelere yatırımlarını kaydırmak zorunda kalacaklardır. Bu durum, Türkiye gibi ülkelere de doğrudan yabancı yatırımların gelmesini destekleyebilir.

Küresel Ekonomik Büyüme

Trump yönetimince uygulanan, korumacılık politikalarının doğurduğu belirsizlik, küresel ekonomik büyüme üzerinde negatif yönlü baskı oluşturmuştu. Dünya Bankası ve IMF gibi kuruluşlar, ticaret savaşlarının küresel büyümeyi yavaşlattığını vurgulamışlardı. Trump yönetiminin daha güçlü bir otorite ile ABD’yi yöneteceği bir döneme girdiğini dikkate aldığımızda, küresel ekonomi için ciddi sıkıntıların oluşacağı beklenmelidir.

Enerji Politikaları

Trump yönetimi, enerji sektörünü desteklemek için çevresel düzenlemeleri gevşetti ve fosil yakıt üretimini artırdı. Bu durum, petrol ve gaz üretimini arttırdı ve enerji fiyatlarını düşürerek enerji ihracatçısı ülkelerin rekabet durumunu değiştirdi. Eğer alternatif enerji kaynaklarına da destekler verilirse, enerji maliyetlerinin düşüş eğilimi göstereceği bir dönem yaşanacaktır.

Küreselleşme Karşıtı Eğilimlerin Gelişimi

Korumacı politikalar ve uluslararası iş birliğine mesafeli yaklaşım, küreselleşme karşıtı eğilimleri teşvik etti. Avrupa ve Asya'daki bazı ülkeler, kendi ticaret bloklarını güçlendirme arayışına girdiler. Bu sürecin devam etmesi ve bölgeselleşmenin artması beklenmektedir.

Türkiye’nin en azından gelecek 5 yılın küresel ekonomik gelişmelerini tahmin ederek, ekonomik açıdan önemli planlamalar yapması zorunluluktur. Çünkü, Cari açık, Bütçe açığı, Tasarruf açığından oluşan üçüz açık problemine sahip bir ülkenin küresel risklerin ve belirsizliklerin arttığı bir dönemde uluslararası finansmana erişimi zorlaşacaktır.

TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ PLANLAMALAR YAPMASI ZORUNLULUKTUR

Sonuç

Kısa vadede, ABD ekonomisi için ekonomik büyüme, istihdam artışı gibi bazı avantajlar sağlasa da; orta vadede küresel büyüme negatif etkisinden ABD ekonomi de negatif etkilenecektir. Çünkü, dış ticarette korumacılık, misilleme koruma politikalarını doğuracaktır. Bu süreç, uzun vadede, korumacılığın, ticaret savaşlarının ve belirsizliklerin artışıyla sonuçlanarak, küresel ekonomide dengesizliklere neden olacaktır.

Küresel ticaret savaşları, Çin gibi büyük oyuncuların piyasalarındaki değişimle dolaylı olarak Türkiye'yi etkiledi. Örneğin, Çin'in ABD pazarında kaybettiği payı Avrupa ve Orta Doğu'ya yönlendirmesi, Türkiye'nin bu bölgelerdeki rekabetini zorlaştırmıştır.

Türkiye, ABD pazarındaki kayıplarını telafi etmek için Avrupa, Orta Doğu ve Asya ile daha yakın ekonomik ilişkiler geliştirme çabasına yöneldi.

Türkiye, korumacılık politikalarının yarattığı üretim yer değişikliklerinden faydalanarak, bölgesel bir üretim merkezi olma stratejisini güçlendirdi.

Türk ekonomisi güçlü dinamiklere sahip bir yapıdadır. Nitekim, Trump’ın korumacı politikalarının doğurduğu fırsat ve tehditlere uyum sağlamak için yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalmıştır. Öte yandan, ABD ile ticari ve diplomatik ilişkilerin dinamik yapısı, bu etkilerin zaman içinde nasıl değişeceğini belirleyecektir. Bu bağlamda, Türkiye’nin en azından gelecek 5 yılın küresel ekonomik gelişmelerini tahmin ederek, ekonomik açıdan önemli planlamalar yapması zorunluluktur. Çünkü, Cari açık, Bütçe açığı, Tasarruf açığından oluşan üçüz açık problemine sahip bir ülkenin küresel risklerin ve belirsizliklerin arttığı bir dönemde uluslararası finansmana erişimi zorlaşacaktır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER