© Yeni Arayış

Trabzonspor’un 2023-24 sezon değerlendirmesi

Trabzonspor’un 2023-24 sezon değerlendirmesi

35 yıldır taraftarı olduğum Trabzonspor açısından sezonun geneline baktığımızda, genel anlamda başarısız bir sezonun geride bırakıldığını söylemek haksızlık olmayacak. Sezona Hırvat teknik adam Nenad Bjelica ile başlayan Trabzonspor, henüz 8. haftada Adana Demirspor deplasmanında alınan mağlubiyetin ardından hocayla yolları ayırdı. Bjelica döneminde 8 maçta 4 galibiyet 4 mağlubiyet alan takım bariz şekilde başarısızdı.

Futbolda baş döndürücü bir sezonu geride bıraktık. Son dakikaya kadar heyecan içinde geçen, zaman zaman kirlendiğini ve çirkinleştiğini gördüğümüz, zaman zaman Türkiye’nin genel gidişatı gibi karamsar bir sahne arzeden bir dönem daha geride kaldı. Bu yazıda 203-24 futbol sezonunu temelde Trabzonspor’un performansı üzerinden ele almak istiyorum.

-38 haftalık maraton sonunda Galatasaray 102 puana ulaştı ve 99 puanla ikinci sırada yer alan Fenerbahçe’nin önünde 24. şampiyonluğunu elde etti. 100 puan bandına ulaşan her iki takımı da tebrik ediyorum, rekabetin seviyesini iyice yükselttiler ve bir daha kolay kolay ulaşılamayacağını düşündüğüm 100 puan bandına çıkabilmeyi başardılar. % 87’lik galibiyet yüzdesine ulaşan Galatasaray, maç başına 2.68 puan ortalamasıyla yine ulaşılması güç bir rekor kırmayı başardı. 

-Ancak hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’nin, kurdukları pahalı kadrolar ve sahip oldukları kariyerli isimlerle Avrupa’da katıldıkları turnuvalarda daha başarılı olmalarını bir taraftar olarak arzu ederdim. Zira Türkiye’de şampiyon olmanın, ekonomik getirisi itibariyle Avrupa kupalarında başarı elde etmeyle mukayese edildiğinde kayda değer bir başarı olmadığı ortada. Dolayısıyla kulüplerin ekonomik sürdürülebilirlik açısından da Avrupa’da grup aşamaları ve ötesindeki eleme turlarında ilkbahar aylarını görmelerinin mutlak bir zorunluluk olduğunun altını çizmekte fayda var.

-Futbolcu olarak da çok başarılı bir kariyere imza atan Okan Buruk, Başakşehir’le 2019-20 sezonunda yaşadığı şampiyonluğun ardından Galatasaray’ı üst üste son iki sezonda da şampiyon yapabilmeyi başardı. Kuşkusuz kurulan pahalı kadronun bunda rolü büyükse de Buruk’un antrenörlük becerisi ve kadroyu uyum içinde oynatabilme yeteneği gözardıedilmemeli. Umuyorum yakın zamanda, Avrupa’da büyük başarılar yakalayan eski futbolcu-yeni genç antrenör kuşağının (Guardiola, Arteta, Xabi Alonso, Gerrard, Xavi, Thiago Motta, Inzaghi vd) önemli bir halkası olarak Avrupa arenasında da büyük bir takımda kendini gösterebilme şansı bulur. 

***

-35 yıldır taraftarı olduğum Trabzonspor açısından sezonun geneline baktığımızda, genel anlamda başarısız bir sezonun geride bırakıldığını söylemek haksızlık olmayacak. Sezona Hırvat teknik adam Nenad Bjelica ile başlayan Trabzonspor, henüz 8. haftada Adana Demirspor deplasmanında alınan mağlubiyetin ardından hocayla yolları ayırdı. Bjelicadöneminde 8 maçta 4 galibiyet 4 mağlubiyet alan takım bariz şekilde başarısızdı, zirvenin çok uzağına düşmüştü ve 12 puanla 7. sıradaydı. Bjelica’nın ardından 9. haftada takımın başına getirilen Abdullah Avcı döneminde ise 37 resmi maçta 23 galibiyet, 4 beraberlik, 10 mağlubiyet alındı ve takım sezonu 67 puanla, tarihi bir sezon yaşayan Galatasaray ve Fenerbahçe’nin gerisinde 3. sırada bitirdi.

Unutmamak gerekir ki Trabzonspor sadece iki sezon önce, 2021-22’de bu ligi 81 puanla ve bitime üç hafta kala rakipsiz olduğunu ilan ederek şampiyon tamamlamıştı. Birkaç yıllık periyoda bakınca, şampiyon olunan sezonun hemen ertesinde altıncı sıraya düşülmesi, bir sonraki sezonda ligin üçüncü bitirilmesini başarı olarak sunmak elbette mümkün değil.

İKİ SEZON ÖNCE, BİTİME ÜÇ HAFTA KALA RAKİPSİZ OLDUĞUNU İLAN EDEREK ŞAMPİYON OLMUŞTU

-Bjelica döneminde maç başına puan ortalaması 1.50 olurken, Abdullah Avcı ile birlikte takım 1.97 puan ortalamasına kavuştu ki bu performans sayesinde lig üçüncü sırada tamamlanabildi.

-Yani Trabzonspor, alışılmadık performanslara imza atan ve başka bir seviyede oynayan bu iki takımı bir tarafa koyunca, geriye kalan 18 takım arasında birinci olabilmeyi başardı. Bir önceki sezon elde edilen 57 puan ve altıncı sırada kalınarak Avrupa kupalarına gidilememesini düşününce, bunun kısmi bir başarı olduğunu söyleyebilmek de mümkün. Ancak unutmamak gerekir ki Trabzonspor sadece iki sezon önce, 2021-22’de bu ligi 81 puanla ve bitime üç hafta kala rakipsiz olduğunu ilan ederek şampiyon tamamlamıştı. Birkaç yıllık periyoda bakınca, şampiyon olunan sezonun hemen ertesinde altıncı sıraya düşülmesi, bir sonraki sezonda ligin üçüncü bitirilmesini başarı olarak sunmak elbette mümkün değil.

-Bununla birlikte takımın üzerindeki ağır borç yükünü ve İstanbul takımlarıyla aradaki ekonomik makasın hızla açıldığını göz önünde bulundurunca, ligi ilk üç içerisinde bitirmenin başarısızlık sayılmayacağını savunanlara da hak veriyorum. Trabzonspor için önceliklerin; ligi ilk iki sırada bitirebilmek, Avrupa’da her sezon gruplara kalarak eleme turlarını görebilecek bir performansa imza atmak ve Türkiye Kupası’nda final oynamak olması, mevcut ekonomik şartlarda en makul ve gerçekçi hedefler olarak önümüzde duruyor. Bunu yaparken altyapıdan oyuncu yetiştirip Avrupa’nın büyük kulüplerine yüksek bonservis bedelleriyle ihraç edebilmek, yeni sponsorlarla mevcut ağır borçları mümkün olduğunca azaltmak ve Trabzonspor markasını şampiyonluk için yarışan seviyeden aşağıya düşürmemek diğer hedefler olmalı.  Aksi takdirde günlük kısır tartışmaların ve taraftar/şehir baskısının altında yapılacak aceleci ve büyük maliyetli transferlerle ligin ilk haftalarında havlu atılan sezonların tekrarlanması, kulübü geri döndürülemez bir girdaba sokabilir ki bundan mevcut yönetimin mümkün oldukça uzak duruğunu memnuniyetle gözlemliyorum.

Geride bıraktığımız sezonda Abdullah Avcı’nın takımın başına yeniden getirilmesinin “zararın neresinden dönülse kârdır” anlayışının yansıması olduğunu söylemeye gerek yok. İyi bir planlamayla önümüzdeki sezon ligde ilk iki için yarışabilecek bir kadro kurulmasının yanında, pozitif ve hücum futboluyla Avrupa kupalarında gruplara kalıp gruptan çıkabilmek büyük başarı olacak.

POZİTİF VE HÜCUM FUTBOLUYLA AVRUPA KUPALARINA KALIP KUPADAN ÇIKABİLMEK BÜYÜK BAŞARI OLACAK

-2023-24 sezonunda ligin üçüncü bitirilmesini büyük bir başarısızlık olarak sunmak doğru değilse de Türkiye Kupası finaline çıktıktan sonra kötü bir oyunla kupanın kaybedilmesi net bir başarısızlıktır. Ligi üçüncü bitirmenin getirdiği motivasyonla kupanın da alınması takıma ayrı bir özgüven getirebilirdi ki bu şanstan faydalanılamamış oldu. Ayrıca bu kaybedilen final, Avrupa sezonunu birkaç hafta daha erken açmak ve iki alt eleme turundan başlamak gibi bir yükü de takımın sırtına yüklemiş oldu. Takımın seri başı olarak katılacağı ikinci ön eleme turunun ardından, üçüncü tur ve play-off turunda başarılı olması halinde grup aşamasına katılabileceğini de eklemekte fayda var.

-Geride bıraktığımız sezonda Abdullah Avcı’nın takımın başına yeniden getirilmesinin “zararın neresinden dönülse kârdır” anlayışının yansıması olduğunu söylemeye gerek yok. İyi bir planlamayla önümüzdeki sezon ligde ilk iki için yarışabilecek bir kadro kurulmasının yanında, pozitif ve hücum futboluyla Avrupa kupalarında gruplara kalıp gruptan çıkabilmek büyük başarı olacak. Bu noktada taraftarın da gerçekçi bir beklentiyle hareket etmesi ve yönetimi ilave ağır borç yükü altına sokmayacak şekilde rasyonel davranması büyük önem taşıyor.

-Bireyse performanslarda ise Meunier, Visca, Enis Destan, Mendy ve Onuachu gibi isimler ön plana çıkıyor. Devre arasında transfer edilen ve 1 gol 7 asistle takıma kısa sürede büyük katkı veren Belçikalı sağbek Thomas Meunier, devre arası transferinin nasıl yapılması gerektiğinin de somut bir dersi oldu camia açısından. Bu performansıyla Belçika milli takımıyla Avrupa Şampiyonası’nda da boy gösterecek Meunier. 7 gol ve 17 asistle oynayan Visca ve kiralık olarak takıma katılmasına rağmen 25 maçta 17 gol ve 4 asistle oynayan Onuchu takımın en iyileri olarak ön plana çıktı. Yeni sezonda Onuachu’nun uygun bir formülle yeniden takımda tutulmasının çok önemli olduğu açık, takımın istikrarı adına da kritik olacak bu hamle. Burada bir parantez de Enis Destan’a açmak gerekiyor. Ümit milli takımın da santrforu olan Enis, 38 maçta 1730 dakikada 12 gol ve 5 asist üretti. Beşiktaş’ın genç oyuncusu Semih Kılıçsoy ise 35 maçta 2086 dakikada 12 gol ve 4 asistle oynadı. Tüm spor kamuoyunun haklı olarak övdüğü ve performansıyla A milli takıma seçilme başarısı gösteren Semih’ten daha başarılı olan Enis ise milli takım kadrosunda kendisine yer bulamadı, ulusal spor basınında da hak ettiği ilgiyi göremedi. Bu çifte standardı da bu vesileyle kayda geçirmek isterim.

-Trabzonspor, şampiyon olduğu 2021-22 sezonunda sezon başı transferleri henüz Haziranayında büyük oranda tamamlayıp, devre arasında Visca gibi çok kaliteli bir takviyeyle başarılı olmuştu. Bu sezon da 2024 Haziran ayı içerisinde takımın ana iskeletinin belirlenme hedefi bulunuyor ki 25 Temmuz’da başlayacak Avrupa kupaları eleme aşaması serüveninden önce takımın kadro planlamasının büyük ölçüde bitirilmesi büyük önem taşıyor. Şampiyonluk sezonunu hatırlatan bu tür bir başarılı planlama hamlesinin, yapılacak kaliteli ve uygun transferlerle camiaya ve kadroya da büyük bir özgüven aşılayacağı aşikâr. Ağustos ayında başlayacak yeni futbol sezonunun şimdiden tüm takımlara başarılar getirmesini diliyor, bilhassa A milli takımımızın Avrupa Şampiyonası’nda, ligi ilk beş sıra içinde bitiren takımlarımızın ise Avrupa kupalarında başarılı sonuçlar alıp göğsümüzü kabartmasını yürekten temenni ediyorum.  Trabzonspor’dan en büyük beklentim ise, üç yıl aradan sonra cefakâr taraftarına bir şampiyonluk daha hediye etmesi ve UEFA Avrupa Ligi’nde önce gruplara kalıp, sonra gruplardan bir üst tura çıkmayı başarması. 

***

Bu noktada birkaç cümleyle Trabzonspor’un “spor kulübü” vasfına da değinmek istiyorum. Hâlihazırda futbolun yanında voleybol, hentbol, judo, atıcılık, atletizm, masa tenisi ve boks dallarında da faaliyet gösteren Trabzonspor açısından bu sene yapılan en güzel işlerden biri de basketbol şubesinin kulübün resmi çatısı altında yeniden aktif hale getirilmesi oldu. Bir dönem kulüp çatısı altında olmadan “Trabzonspor” markasıyla Basketbol Süper Ligi’nde mücadele eden ve Avrupa’da da başarı kazanıp 2015’te [Avrupa’nın üçüncü önemli turnuvasında] EuroChallenge Cup finalinde Fransız Nanterre’e son saniye basketiyle 64-63 mağlup olarak kupayı kaybeden Trabzonspor, bu dramatik finalin ardında kısa süre sonra ekonomik nedenlerle kapanmıştı. 

Aradan geçen altı yılın ardından 202 Şubat ayından itibaren Erkekler Bölgesel Basketbol Ligi’nde başarılı olan kulüp çatısı altındaki takım, önümüzdeki günlerde Basketbol İkinci Ligi’ne yükselmek için final grubu maçlarına çıkacak. Trabzonspor’un yeniden Süper Lig ve Avrupa’da temsil edilmesi açısından bu hamleyi önemli ve gerekli buluyorum. Aynı şekilde kadınlarda da futbol ve basketbol takımlarına yapılan yatırımların artırılmasını şehrin “spor kültürü” açısından önemsiyorum.

Not: Bunu söylerken Okan Buruk’un şampiyonluk kutlamalarındaki küfürlü tezahürata katılmasını kınadığımı ve bunun yeterince çirkin olduğunu söylemek isterim. Bu çirkinlik için açıkça özür dilemesi gerekir. Sportif başarısını bu çiğ hareketle gölgelemesi yine bizim toplumuza has amatörlüklerden biri olsa gerek.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER