© Yeni Arayış

Trabzonspor için Şenol Güneş mi Fatih Tekke mi? Bundan sonra ne olacak?

Avcı’nın ardından iki eski Trabzonspor efsanesi, şehrin yetiştirdiği iki büyük spor adamı Şenol Güneş ve Fatih Tekke ilk alternatifler olarak ortaya çıktı. Bu yazının yazıldığı saatlerde Şenol Güneş ismi ön plana çıkmış durumda, hâlbuki sadece 24 saat önce Fatih Tekke ile anlaşıldığı haberleri vardı sosyal medyada. Sözleşme imzalanana kadar iki ismin de göreve gelme şansının olduğunu, ama Güneş’in bir adım önde göründüğünü not ederek, bir mukayeseli değerlendirmeyle her iki ismin de artı ve eksilerini mercek altına yatırmak istiyorum. 

Trabzonspor’la ilgili yeni sezondan beklentilerimi kaleme aldığım, 25 Ağustos 2024 tarihli son yazımda olası kötü senaryolardan bahsetmiş ve dört gün sonra oynanacak UEFA Konferans Ligi play-off müsabakası için sezonun en önemli maçı olduğunu söyleyip eklemiştim: “Trabzonspor elenirse teskin olunamayacak bir kaosun başlangıcı olabilir bu maç. O zaman aylardır sabırsızlıkla beklenen Onuachu ve Weghorst, ertesi sabah aynı uçakla Trabzon’a getirilse bile, finansal ve sportif anlamda testi kırılmış olacak artık.”

Nitekim testi kırıldı. İlk fatura beklendiği üzere Teknik Direktör Abdullah Avcı’ya çıktı. Cılız birkaç tepki haricinde üzerinde uzlaşılan bir görevden ayrılma oldu Avcı’nın gidişi. Esasen, ilk dönemini mumla aratan ve vakitsiz bir şekilde şehre geri dönen Hoca, başarısız saha sonuçlarının ardından [kurduğu takım 8 resmi maçta sadece dört gol atabildi, zayıf Ružemberok maçları haricinde ligde de Avrupa’daki ön elemelerde de galibiyeti yok takımın], hiçbir şey vaat etmeyen oyunu eleştiren taraftarı da karşısına alınca, kendi çıkış yazısını kendi imzalamış oldu bir anlamda. 

Aylardır oynanan kötü oyun ve gelişme göstermeye dair zayıf bir umut ışığı bile verilememesi, bardağı taşırmış oldu. Avcı’nın ardından iki eski Trabzonspor efsanesi, şehrin yetiştirdiği iki büyük spor adamı Şenol Güneş ve Fatih Tekke ilk alternatifler olarak ortaya çıktı. Bu yazının yazıldığı saatlerde Şenol Güneş ismi ön plana çıkmış durumda, hâlbuki sadece 24 saat önce Fatih Tekke ile anlaşıldığı haberleri vardı sosyal medyada. Sözleşme imzalanana kadar iki ismin de göreve gelme şansının olduğunu, ama Güneş’in bir adım önde göründüğünü not ederek, bir mukayeseli değerlendirmeyle her iki ismin de artı ve eksilerini mercek altına yatırmak istiyorum. 

Güneş’in futbol ve taktik bilgisi Tekke’ye göre elbette daha üstte, ama artık 72 yaşına geldi ve geçtiğimiz sene sona eren Beşiktaş'taki son macerası istediği gibi yolunda gitmemişti.

ŞENOL GÜNEŞ Mİ GELMELİ FATİH TEKKE Mİ, İKİSİ BİRDEN Mİ, YOKSA HİÇBİRİ Mİ?

Şenol Güneş bu şehrin yaşayan en büyük futbol markası, efsanesi, kazanılan şampiyonlukların hemen tamamında vardı (son olarak 2010-11 sezonunda kazanılan ama tenekesi henüz kulübün müzesine girmeyen şampiyonlukta da takımın başındaydı).  Güneş’in futbol ve taktik bilgisi Tekke’ye göre elbette daha üstte, ama artık 72 yaşına geldi ve geçtiğimiz sene sona eren Beşiktaş'taki son macerası istediği gibi yolunda gitmemişti.

Şenol Güneş, sadece ismi ve tecrübesiyle bile saha kenarında güven veren bir profil, hem oyunculara hem taraftarlara hem de yönetime. Eski bir öğretmen olan Güneş, oyuncularına babacan yaklaşımı, motive eden, öğreten, geliştiren nitelikleriyle gerçek bir toparlayıcı karaktere sahip. Bu açılardan takıma da yönetime de şehirdeki özlenen pozitif havaya da katkısı olacağı tartışılmaz.

Fatih Tekke ise 46 yaşında. Kulübün efsanesi, bilhassa genç taraftarlar arasında çok sevilen bir isim. Futbolcuyken genellikle görmezden gelinen, St. Petersburg’un Zenit takımıyla 2008’de UEFA Kupası’nı alıp maçın en iyi oyuncuyu seçildiği dönemde dahi Türk kamuoyunda yok sayılan bir oyuncuydu. Daha ziyade duygusallığı, beklentisiz ve mert duruşu, Trabzon şehrine ve kulübe aidiyeti ile gönüllerde taht kuran bir isim. Tekke’nin bu açık aidiyeti çok yerde başına bela da olmuştu. 2010’da Rubin Kazan’dan transfer olduğu Beşiktaş’a imza attığı gün, hem de üzerine siyah-beyazlı forma varken, “Trabzonspor’da oynama isteğim hiç değişmedi, ben Trabzonsporluyum” diyebilecek kadar naif ve sadakatli, amatör ruhlu bir oyuncu oldu hep. 

2015’ten beri teknik direktörlük yapan Tekke’nin tecrübesi varsa da henüz ciddi bir başarısı yok. Her ne kadar kimi zaman alt ligde, zayıf ve hedefsiz kadrolarda kendisini gösteremediyse de ait olduğu kulüpte bir şansı hak ettiğini düşünen taraftar sayısı oldukça fazla. 

TEKKE’NİN HENÜZ CİDDİ BİR BAŞARISI YOK

Hocalık döneminde de bu tavrı değişmedi Tekke’nin. Oysa, Şenol Güneş’in yine aynı Beşiktaş ile yaşadığı başarılar sonrası 2021’de siyah-beyazlı takım için söylediği “Ben Trabzonluyum ama Beşiktaş camiası beni çok sahiplendi. Beşiktaş için canımı veririm” sözlerini ise Trabzonspor tribünleri hiç unutmadı. Şehirde kimse Şenol Güneş’in Trabzonluluğunu ve kulübe kattıklarını tartışmıyor, kulübün gerçek bir efsanesi olduğu hususunda kimsenin bir şüphesi de yok. Ama bu tür açıklamalar –farklı dönemlerde yine benzer çıkışları oldu Güneş’in- duygusal bir kırılma yarattı insanlarda. Taraftarların her iki açıklamayı yanyana getirip, iki ismin aidiyetini sorgulaması da bu açıdan duygusal ibreyi çok büyük oranda Tekke’den yana kaydırıyor

2015’ten beri teknik direktörlük yapan Tekke’nin tecrübesi varsa da henüz ciddi bir başarısı yok. Her ne kadar kimi zaman alt ligde, zayıf ve hedefsiz kadrolarda kendisini gösteremediyse de ait olduğu kulüpte bir şansı hak ettiğini düşünen taraftar sayısı oldukça fazla. İsmi bile duyulmamış ve tecrübesiz Eddie Newton’a dört sene önce açılan kredinin yarısının bile bu vakte değin Tekke’den esirgenmiş olmasını, bu açıdan anlamakta zorlanıyor şehirdekiler.

46 yaşındaki Tekke yaş olarak gençse de, 1988’de 36 yaşındayken Trabzonspor’un hocası olan Güneş’in de hiçbir tecrübesi yoktu; ilk hocalığıydı Trabzonspor, bir yılın ardından Boluspor’un yolunu tutmak zorunda kalmıştı. Ancak sonrasında daha güçlü şekilde kulübe dönmüştü her seferinde; 1993-97, 2005, 2009-13 dönemlerinde üç kez daha Trabzonspor’un hocası oldu. Geldiği her seferinde de daha başarılı sonuçlara imza attı; eğer bir kez daha göreve gelirse, hocalığa başladığı 36 yıl içinde Trabzonspor’un beşinci kez teknik direktörü olacak Güneş.

Her şeyden öte Tekke bu kulübü Güneş'ten daha çok benimsemiş durumda son yıllarda, bunun taraftar da gayet farkında. Güneş kendisini kulübün üzerinde ve Türkiye çapında marka olarak görürken, Tekke daha mütevazı ve “benim evim burası” havasında. İddiası var ama Trabzonspor söz konusu olunca bütün gardı düşüyor, hedefleri büyük ama hepsinin içinde de Trabzonspor var.

Fatih Tekke başarıya aç ve Avrupa futbolunda son yıllarda oldukça başarılı örnekleri olan “kulübün içinden gelen genç hocalar” trendinde kendini geliştirmeye açık, inatçı ve karakterli bir hoca. Tecrübesiz değil, 10 senedir kulüp çalıştırıyor ve artık büyük takım çalıştırma zamanının geldiği konusunda taraftarlar arasında büyük oranda uzlaşı var. Buna karşılık, Güneş'in bu yaşında, onca kupaya ulaşmışken ve başarıya “tok”ken, Trabzon gibi zor bir şehirde bu cadı kazanına girmeye yeniden heyecanı ve isteği var mı? Varsa bu zor şehre ve taraftar baskısına ne kadar dayanabilecek? Bu konuda herkesin zihninde soru işaretleri var haklı olarak.

Gelelim en kritik meseleye: Şehirde Güneş’e antipati besleyen önemli bir kitleye karşılık, Fatih Tekke'yi sevmeyen pek kimse yok. Lakin takım şu an hiç iyi durumda değil ve ciddi bir baskı var hem yönetimin hem de kulübün üstünde. Tekke’nin bu baskının altından sadece iyiniyeti, aidiyeti ve muhteşem bağlılığıyla kalkıp kalkamayacağına dair soru işaretleri var insanlarda. Zira sadece kulübü sahiplenmekle aşılamayacak kritik problemler var ki; yönetim zafiyetlerinden yanlış kadro mühendisliğine, taraftarla kulüp arasında açılan mesafeden yönetimin de motive edilmesi gerekliliğine kadar ciddi sorunlar söz konusuyken, şehrin en tecrübeli isimlerinden Şenol Güneş’in bu yükü daha kısa sürede ve maharetle kaldırabileceği konusunda da bir uzlaşı sözkonusu. Kalbi Fatih Tekke diyenler bile bu meseleler açıldığında, Şenol Güneş’in hakkını ve liyakatini teslim ediyor mantıklarıyla.

Ancak Fatih Tekke’ye açılan kredinin Şenol Güneş’e –yukarıda bahsettiğim aidiyet ve bağlılık tereddütleri nedeniyle- ne kadar açılabileceği tam bir soru işareti. Hâlbuki kulüp ciddi bir “yeniden oluş”un eşiğinde ve düştüğü yerden kalkmak için, belki ayları bulabilecek bir yeniden yapılanma ve kadro planlamasına ihtiyaç duyabilir. 

Gönül ister ki kulübün bu zor zamanında, Şenol Güneş’in teknik direktör/idareci olarak kuracağı teknik ekipte Fatih Tekke, Hüseyin Cimşir, Tolga Zengin gibi eski öğrencileri onun bilgeliğinin gölgesinde birlikte görev yapsın ve elbirliğiyle kulübü yeniden düzlüğe çıkarıp şampiyon yapsın. Lakin imkânsız olmasa da zor görünüyor bu.

GÖNÜL İSTER Kİ…

Bu süreçteki en büyük tereddütüm, birkaç başarısız saha sonucu sonrası taraftarın kulübe küsmesi ve Güneş’in istifaya davet edilmesi olasılığı. Bu durumda koca bir şehrin, tarihindeki en büyük birkaç efsanesinden biri olan Şenol Güneş’le ciddi bir kopuş yaşaması ihtimali var ve bu ihtimal hiç de küçümsenecek kadar ufak değil. Bunun hiç yaşanmamasını dilerim, ancak kulübün mevcut durumuyla şehrin sabırsızlığı ve aceleciliğini birlikte düşününce, bu ihtimal yeterince ürpertici. Hatta bugünlerde Tekke’nin takımın başına getirilmemesine sinirlenen büyük bir kitlenin, olası bir başarısızlık halinde tribünlerde her an tetikte olabileceği ihtimali de keza endişe yaratıyor.

Gönül ister ki kulübün bu zor zamanında, Şenol Güneş’in teknik direktör/idareci olarak kuracağı teknik ekipte Fatih Tekke, Hüseyin Cimşir, Tolga Zengin gibi eski öğrencileri onun bilgeliğinin gölgesinde birlikte görev yapsın ve elbirliğiyle kulübü yeniden düzlüğe çıkarıp şampiyon yapsın. Lakin imkânsız olmasa da zor görünüyor bu. O halde şimdi herkes kalbinin çağrısını bir kenara bırakıp, aklının ve mantığının çağırdığı seçeneği desteklemeli: kalpler Fatih Tekke’de olsa da, Şenol Güneş’i bu zor dönem için herkesin birlikte, amasız fakatsız desteklemesine ihtiyacı var Trabzonspor’un. 

Ve devamında da takım düzlüğe çıktıktan sonra, Şenol Güneş’in bir “kulüp kültürü” yaratma yolunda örneklik gösterip, önümüzdeki dönemde en uygun zamanda –umuyorum şampiyonluk sonrası- takımı Fatih Tekke’ye teslim etmesi, kulübün belki de kendi Guardiola’sını yaratma yolunda herkesi mutlu edecek bir senaryo olacaktır. Ama hepsinden önce yapılması gereken; hoca kim olursa olsun evvela onun etrafında kenetlenip, ilk iç saha maçında tribünleri doldurma, kötü sonuçlar da alınsa sabırla ve bıkmadan takımı destekleme ve şehrin bütünlüğünü yeniden tesis etme olmalı şimdi...

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER