© Yeni Arayış

Toplumsal kurumların denetleyicisi olarak sosyal medya

Sosyal medya kullanıcılarının ortak politik tutum ve tepkilerinin halkın bir kısmının tepkisi olarak görülebilmesi için, ortak çıkar grubu şeklinde örgütlenmeleri daha isabetli sonuçlar doğurabilir.

Sosyal medyanın günümüzde siyasal mücadele alanında hiç etkinliğinin olmadığını söylemek doğru olmaz. Mevcut bir duruma ilişkin kullanıcıların tepkilerini bireyler olarak dile getirmesi de değerlidir. Ne var ki aktif olarak kullanan vatandaş sayısı kısıtlı olduğundan ve bireysel girişimle sınırlı kaldığından ideal demokratik sistemlerde geleneksel medyadan beklenen siyasal iktidarı denetleme işlevlerini yerine getirmesi oldukça zordur.

Medyanın 4. kuvvet olduğuna ilişkin ifadeyi çoğumuz duymuşuzdur. Bu cümlenin arka planı liberal temsili demokrasiyle yönetilen toplumlarda, kuvvetler ayrılığı prensibine gönderme yapmaktadır. İdeal temsili demokrasilerde yasama, yargı, yürütme prensip olarak, birbirinin yetki sahasına müdahale etmeyen toplumsal kurumlar olarak tasarlanmıştır. Kuvvetler ayrılığı prensibi, bu kuvvetleri hayata geçiren kurumların hem birbirlerine göre özerk olmasını hem de birbirlerini denetleyebilmelerini sağlar. Bu anlamda siyasi otorite yürütme görevini sürdürürken olası yetki ihlallerinin diğer kuvvetler tarafından denetlenmesi sağlanır.

Böyle bir demokratik sistemde medya vatandaşları bilgilendirme, bilgi sahibi olan vatandaşların vatandaşlık haklarını kullanmaları ve karar alma mekanizmalarına katılmalarını sağlamakta oldukça önemli bir yer teşkil eder. Medya siyasi kararların tartışılabildiği yayıldığı, siyasi otoritenin icraatlerinin sonuçları hakkında bilgilerin yayıldığı kamusal alanın en önemli unsurlarından biridir. Bu noktada adeta yasama veya yürütme yetkisini doğrudan elinde bulundurmayan ancak bilgi edinme haklarına sahip olan vatandaşlar medya yoluyla siyasi otoriteyi veya diğer kuvvetleri bilgi edinme yoluyla denetleme şansına sahip olabilirler.

Geleneksel medyanın bu ideal işlevi, günümüzde yeni medyanın dolayısıyla sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla daha bireysel ve interaktif bir şekle bürünmüş gibidir. Ancak mevcut gelişmelere toplumsal bir tepki geliştirebilmek ve/veya konsolide edebilmek için sosyal medya sınırlı imkanlar sunar. Bunun nedeni sosyal medyanın toplumun her bir bireyinin hesapları dolayısıyla kişisel fikirlerini ifade edebilmelerine olanak sağlamış olmasına rağmen, bu fikirlerin ses getirebilmesi ve geniş insan gruplarınca yankı bulabilmesi çok kolay değildir. Siyasal alan içinde vatandaşların da bulunduğu bir mücadele alanı olarak kavranırsa, iktidar sahiplerinin eleştirilmesi, denetlenmesi için de kolektif politik tepkilerin kamuaoyunda yankı bulması gerekmektedir.

Kamusal alan devleti, medya kurumlarını, eğitim kurumlarını ve vatandaşları içeren siyasal kararların alınması ve uygulanmasına zemin hazırlayan siyasi bir zemin gibi düşünülürse, etki grubu haline gelmek kolektif bir varoluş gerektirir. Temel olarak bireysel kullanımı esas alan sosyal medya ortamı, birlikte, tutarlı ve bütünsel bir tepki ve talep geliştirmekte sivil toplum kuruluşlarından daha bile zor olabilir.

Sosyal medya kullanıcılarının ortak politik tutum ve tepkilerinin halkın bir kısmının tepkisi olarak görülebilmesi için, ortak çıkar grubu şeklinde örgütlenmeleri daha isabetli sonuçlar doğurabilir.

Sosyal medyanın bireysel girişimlere yer vermek, çift yönlü mesaj akışı, zaman mekan sınırlarını ortadan kaldırmak gibi hususlarda geleneksel medyadan oldukça farklıdır. Bu bakımdan iletişim kanalı olarak teoride siyasal icraatlara ilişkin, ortak bir tutumun dille ifadesinde bireylere fırsat vermektedir. Ancak politik tepkilerin organize bir şekilde ifade edilip mobilize edilmesi ve böylece siyasal iktidar üzerinde baskı unsuru olabilmesi oldukça zordur.

Organize politik tepkilerin siyasal karar mekanizmalarında baskı unsuru olabilmesi sivil toplum örgütlerinin tüzel kişilik yapısında daha mümkün görünmektedir. Sosyal medya kullanıcılarının ortak politik tutum ve tepkilerinin halkın bir kısmının tepkisi olarak görülebilmesi için, ortak çıkar grubu şeklinde örgütlenmeleri daha isabetli sonuçlar doğurabilir.

Siyaset kavramının bizzat kendisi halkın farklı kesimlerinin kendi hak ve çıkarlarını öncelikle ifade etmek ve sonrasında savunmak için mücadele yürütülen bir arenayı temsil etmektedir. Somut kurum ve kanunların etknlik gösterdiği bu alanda varlık gösterebilmek için ortak çıkarlara ve/veya kimliklere sahip halk kesimlerinin örgütlenmesi gerekir.

Bunun yanısıra sosyal medyanın günümüzde siyasal mücadele alanında hiç etkinliğinin olmadığını söylemek de doğru olmaz. Mevcut bir duruma ilişkin kullanıcıların tepkilerini bireyler olarak dile getirmesi de değerlidir. Ne var ki aktif olarak kullanan vatandaş sayısı kısıtlı olduğundan ve bireysel girişimle sınırlı kaldığından ideal demokratik sistemlerde geleneksel medyadan beklenen siyasal iktidarı denetleme veya vatandaşların bilgi hakkını yerine getirme işlevlerini yerine getirmesi oldukça zordur.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER